Kimler kimleri, nasıl kullanıyor?..

A -
A +

Bugünlerde medyada, yine medya mensuplarının kendileri esas "malzeme"!.. Hapiste kaç tane medya mensubu bulunduğu yolundaki tartışmalardan tutunuz da, hangi gazetecilerin kimler tarafından ve nasıl kullanıldığına varıncaya kadar; bilgilendirmekten ziyade laf kalabalığının öne çıktığı, sevimsiz bir cedelleşme sürüp gidiyor... Gazetecilik serlevhası altında, girişilen pek çok kirli ve gizli ilişkiler neticesinde, başı kanunla derde girmiş kişilerin, mesleğin itibarını kullanarak paçayı sıyırma gayretleri, çoğu kez zihinleri fazlasıyla karıştırabiliyor! Her nasılsa "gazeteci" olarak kendisini tanıtmış veya başkaları tarafından o kimlikle lanse edilen; ama gazetecilikle hiç ilgisi olmayan suçlardan dolayı hapse düşmüş kimi isimler üzerinden, ülkenin demokrasi ve hukuk haysiyeti sorgulanıyor... Öyle ki, yüz kızartıcı suçlardan içeride bulunan tipler dahi, bu kategoride adeta "kahraman" mertebesine çıkarılıyor. Bu saçma sapan yaklaşımın tabii ki hukuk, özgürlük ve demokrasi ile alakası olamaz. Elbette suç vasfı ne olursa olsun, kişilerin adil yargılanma hakkı tartışma götürmez. Ama mesela adam öldürmüş, silahla yaralamış, soygun veya yolsuzluk yapmış, ırza tecavüz etmiş bir kişiyi de (mesleği gazetecilik olsa bile), gazetecilik yaptığı için yargılanıyor gibi göstermek, her şeyden önce topluma saygısızlıktır. Ne yazık ki, bazıları ısrarla bu saygısızlığı yapmayı sürdürüyor. Bölücü terör örgütünün uzantısı oluşumlarda, her türlü yasa dışı eylemin içinde yer alan müseccel militanlar, kanuni soruşturmaya uğrayınca, ülkede fikir özgürlüğünün kalmadığı söyleniyor. Kimi gazetecilerin de, darbecilik, cuntacılık, casusluk dâhil, her türlü karanlık ve kirli ilişkilere girdiği, mahkeme raflarını dolduran binlerce sayfalık bilgi ve belgeyle sabit. Ama onlar bile, fikir özgürlüğü elinden alınmış mağdur kişiler pozisyonunda. Yani öyle diyorlar!.. Acaba bu ülkede bazılarının suç işleme imtiyazı mı var? 13 Aralık günü, Silivri'de mahkeme basmaya cür'et edenlere bakılırsa öyle! Bu memlekette bazı 'gazetecilerin' kimler tarafından nasıl ve niçin kullanıldığı artık sır değil. Kendisini bu şekilde kullandıranların da sonunda mağdur rolleri oynaması bir şeyi değiştirmez. Temelinde menfaat yatan pek çok gizli ve kirli ilişkiler faş olup yargısal süreç başlayınca, özgürlük teranesi başlıyor. Yıllardır bu mavalları dinliyoruz. Artık sıktı ama... Gerçekten fikir ve basın özgürlüğünün ihlalinden dolayı mağduriyete uğramış meslektaşlara sahip çıkmak, onlara manevi destek vermek, medeni bir görevdir. Bu çerçevede her faaliyet takdir görür ve görmelidir de. Lakin hırsızlık, arsızlık ve eşkıyalık yapanı fikir işçisi diye yutturmaya kalkmak, düpedüz gazetecilik mesleğine ihanettir. Tekrar ediyorum, eşkıyanın ve hırsızın da adil yargılanma hakkı şüphesiz korunmalıdır. Ama hırsızı ve eşkıyayı, "fikir özgürlüğü" şemsiyesinin altına almaya çalışmak açıkçası ahlaksızlıktır. Dikkat edilirse, isimler üstünde durmadık. Her zamanki gibi prensipleri hatırlattık. Birilerine hücum etmek veya yaranmak gibi bir derdimiz de olmadığı için, meseleleri objektif çerçevede ele alıyoruz. Yoksa biz de az çok polemik yapmayı biliriz hani!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.