Gündeme yetişmek için, izin dönüşü parçalı bir yazıyı tercih edelim. Önce milli maç... "İnsanın parasıyla rezil olması..." diye bir laf vardır. Dünyanın en pahalı teknik direktörünü getirip milli takımın başına geçireceksiniz ve önceki akşam Hırvatistan karşısında yaşanan hezimeti hazmedeceksiniz!.. Guus Hiddink gerçekten başarılı bir teknik adam olabilir. Bu ayrı bir konu. Ama ilk günden beri, Hiddink'in Türkiye'ye isteksiz, âdeta metazori gelmiş bir hava içinde olduğunu kim inkâr edebilir? Her gün hakkında çıkarılan, (Gitti-gidiyor, yok bir başka kulüp takımını da çalıştıracak vs.) haberleri de, ateş olmayan yerden duman çıkmayacağının işareti değil midir? Nedir kardeşim? Bu kadar çaresizlik niye, Sayın Federasyon?!. Hiddink yerine, en acemi bir yerli antrenör dahi görevde olsaydı, yine de son hezimet yaşanmazdı. Belli ki Hırvat takımı, hiçbir şekilde doğru dürüst etüt edilmemiş. Doksan dakika boyunca rakip kaleye bir tek şut dahi çekemeyen milli takımın başarısızlığı, ciddi biçimde masaya yatırılmalı ve ilk elden Hiddink'in bileti kesilmeli!.. KAMER GENÇ ÇOK MU LAZIM? CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç, uzun yıllardan beri Meclis'i taciz ediyor. Evet resmen taciz ediyor. Her sözü tartışmaya, her hareketi kavgaya sebep oluyor... Hakikaten bu Meclis'e Kamer Genç çok mu lazım? Millet'in Meclis'i, işi gücü birleşimleri sabote etmek, huzursuzluk çıkartmak olan birine mahkum mudur? Tamam, Genç'e oy veren seçmenin iradesine saygılıyız ama, aynı seçmenler vekillerinin davranışları hakkında ne düşünüyorlar acaba? Genç'in bu halinden çok mu memnunlar?!. Onu ikaz etmeyi düşünmüyorlar mı? Doğrusu merak ediyorum. CHP'li Muharrem İnce, lüzumsuz şekilde meydan okuyacağına, öncelikle kendi partisine mensup milletvekilinin davranış biçimini irdelemelidir. Gerisi sadece laf-u güzaf ve şovdur, şov!.. YIKILMAKTA OLAN OTELİ İŞLETENLER... Van-Edremit merkezli ikinci deprem, ülkemizde yaşanan garabeti bir kez daha ayna gibi yüzümüze tuttu. Şu saate kadar, birinci depremde ağır hasar görmüş ve içine asla girilmemesi gereken iki otelin enkazından onlarca ölü ve yaralı çıkarıldı. Yazık değil mi? İnsan hayatı bu kadar ucuz mu? Bu ne sorumsuzluk! Ve bu sorumsuzluğun sorumluları kim? Kimler? Hakikaten bunlara ciddi şekilde hesap sorulacak mıdır? Sorulabilecek midir? 27 Ekimden sonra, devlet afetzedelere hızla yardım elini uzattı ve yaraları büyük ölçüde sardı diye sevinirken, akabinde gelen bu facia, toplum olarak bizi gerçekten altüst etti. Bu durumun izahı asla mümkün değil. Nereden bakarsanız facia, ciddiyetsizlik ve laubalilik. Bu saatten sonra yapılabilecek tek şey, sorumsuzluk zincirinin bütün halkalarının tespit edilmesi ve gerekenin mutlaka yapılması. Aksi halde benzer faciaların tekrarı kaçınılmaz olur. İster deprem, ister siyaset ve isterse spor olsun, hiçbir alanda ciddiyetsizlik ve sorumsuzluk doğru sonuca götürmez. Türkiye'nin gerçek sıkıntısı bu noktada yatıyor...