Leyla Zana'nın misyonu...

A -
A +

Cuma günü, 17 ilde, toplam 123 adreste, KCK örgütüne yönelik operasyon çerçevesinde, arama ve inceleme yapıldı. Otuzdan fazla kişi de gözaltına alındı. Aynı gün İstanbul'da 6.9 kg, İzmir'de de 5.9 kg C-4 patlayıcı madde ele geçirildi ki; emniyet müdürü Hüseyin Çapkın'ın ifadesiyle bu dehşet verici miktarda plastik patlayıcı idi. Şayet ele geçmeseydi, her iki şehirde de büyük facialar yaşanabilirdi... Operasyonda yakalanan 34 kişinin, kapalı devre ve özel şifreli haberleşme sistemi ile; teröristbaşının eylem mesajlarını örgüt üyelerine ulaştırdığı tespit edildi. KCK operasyonunun son dalgası, bilindiği gibi hayli gürültü kopardı. En çok da, BDP milletvekili Leyla Zana'nın, evine kapı kırılarak girildiğine dair maksatlı spekülasyonlar gündemi meşgul etti. Meclis Başkanı Cemil Çiçek dahi, bu konuda açıklama yapma ihtiyacı duydu... Oysa durum tamamen başka idi. İstanbul C. Başsavcı vekili Fikret Seçen, Zana'nın evinin aranmasına dair herhangi bir karar olmadığını resmen açıkladı. Zana'nın evinin kapısı filan kırılmamıştı. Üstelik bahse konu ev, Zana'nın değil; C.Y. isimli KCK ilişkili bir şahsın evi imiş. Kapı kırılarak değil, çilingirle açılarak arama yapılmış. Evin Leyla Zana tarafından kullanıldığı operasyon münasebetiyle ortaya çıkmış... Leyla Zana ismi, son yirmi yıldan beri hep, sansasyonel biçimde gündeme geliyor. Zana'nın üstlendiği misyonu anlatmak için bu köşe yetmez!.. 1991 yılında SHP kontenjanından vekil seçildiğinde, Meclis'teki yemin sırasında Kürtçe konuşunca ortalık karışmıştı. 1994'te beş tane DEP milletvekili ile birlikte dokunulmazlığı kaldırılarak hapse atılmıştı. 15 yıl ceza alan Zana, 2004 yılına kadar cezaevinde kalmıştı. Bu süre zarfında çeşitli uluslararası kuruluşlar Zana'nın ismini hep gündemde tuttular, ona ödüller verdiler... Kısacası bu on yıllık süre zarfında, Zana'nın şöhreti hayli genişledi. Leyla Zana birkaç gün önce, yine çok sivri bir çıkışta bulunarak; "Silah Kürtlerin sigortasıdır..." dedi. Ve bölücü örgütün silah bırakması çağrılarına karşı çıktı. Bunun üzerine, Kürt meselesine Zana'dan çok daha fazla kafa yormuş, bunun çilesini hapis ve sürgün olarak çekmiş olan, Kemal Burkay ve Orhan Miroğlu gibi Kürt aydınları, çok önemli ikazlarda bulundu. Hem Burkay, hem de Miroğlu, silahın Kürtler için asla sigorta olmadığını ve olamayacağını açıkladılar. Her iki ismin beyanları büyük yankı yaptı. Bir kadın ve bir anne olarak Leyla Zana'nın, Kürt meselesinin çözümünde yöntem olarak silahı göstermesi, gerçekten hayret verici. Oysa daha birkaç gün önce, Bingöl'de kendisini canlı bombanın üstüne atarak, daha büyük bir faciayı önleyen Nesibe Bilgin isimli Kürt annenin o olayda yaralanan üç çocuğundan biri ölmüştü... Bomba infilakında, Nesibe Bilgin ve bir diğer vatandaşla birlikte, canlı bomba olan militan da ölmüş, kafası kopmuştu... Nesibe Hanımın üç çocuğu da dahil, 21 vatandaş da yaralanmıştı!.. Leyla Zana'nın, silahı Kürtlerin sigortası olarak sunması, işte böyle facialara yol açıyor. Ama Zana, kendisine yüklenen misyonu ifa etme hedefine kilitlenmiş, anaların sesini duymuyor. Duysa da umurunda değil.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.