"Milletvekilinin" konuşma adabı...

A -
A +
CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in Aileden Sorumlu Bakan Fatma Şahin'e karşı, Meclis çatısı altında sarf ettiği çok çirkin sözlerden sonra, özellikle kadınlardan gelmesi beklenen reaksiyon, nedense ortaya çıkmadı. En azından Meclis'teki kadın vekillerin, parti ayırımı gözetmeden böyle bir tepkiyi koymaları gerekirdi. Ama siyasi taassup, çirkinliklere karşı sessiz kalmak, hatta dolaylı biçimde sahiplenme durumuna düşmek gibi, sakil vaziyetler doğurabiliyor... Neyse ki, bu çirkinliği hazmedemeyen değerli hemşehrim Sayın Mevlüt Aslanoğlu, Bakan Şahin'den özür dileme erdemini gösterdi. 
Meclis Başkanı Cemil Çiçek, bu olay üzerine CHP Genel Başkanlığına bir yazı göndererek, Kamer Genç için gereğinin yapılmasını istedi. Sen misin bunu isteyen!.. Sayın Çiçek, CHP'lilerce tarafsızlığını yitirmekle itham edildi. 12 Eylül Askeri Yönetimi tarafından Danışma Meclisine üye seçildikten sonra, otuz yıldır Parlamento çatısı altında bulunan K. Genç ise, bir başka yakışıksız ve seviyesiz harekete imza attı. "Cemil Çiçek CHP'ye yalvaracağına, gelsin bana yalvarsın..." demiş. Bu tıynetteki bir kişinin, Meclis çatısı altında bulunmasının, acaba ne gibi bir esprisi olabilir? Yetmiş yaşını çoktan aşmış, ama hâlâ daha edep ve adaptan nasibini alamamış, şimdiye kadar milletvekilliği ile hiç ama hiç bağdaşmayacak sayısız davranış ve söylemin sahibi Genç, herhalde siyasette uzatmaları oynuyor ama, dönem bitene kadar daha çok can sıkacağa benziyor!..
Başkan Çiçek, Meclis'teki kaba ve çirkin konuşmalarla ilgili olarak üç ay önce parti liderlerine birer mektup göndermiş. O mektubun ekinde, terbiye sınırlarını berhava eden bu kabil konuşmalardan örnekler de sunmuş. Dün, Sabah'tan Mehmet Barlas ve Hürriyet'ten Taha Akyol, bunlardan bir kısmını sütunlarına alıntılamıştı. Okurken hakikaten insanın yüzü kızarıyor! Ama vaziyete bakılırsa, bu çirkinliklerin kaynağı olan vekiller hiç rahatsız olmadığı gibi, tutumlarında ısrarcı. Liderleri de buna sessiz kalarak, en azından dolaylı biçimde bu çirkinliğin sürmesine zemin sağlıyor...
Siyasi partilerden ve onların üst düzeydeki temsilcileri olan milletvekillerinden beklenen, terbiyeli ve seviyeli bir siyaset sergilemektir. Küfür, hakaret ve kavga ederek toplumun sinirlerini bozmak değil! Ancak fikir bazında yeni şeyler ortaya koyamayan, olayları doğru okuyamayan; gelişmelerin peşinden sürüklenenler, işi toplumun asla tasvip etmediği bu tarz hal ve hareketlere indirgiyor. Bunun siyaseten bir getiri sağlayamayacağı açık. Zevahiri kurtarıyor gibi algılansa da, bu durum aldatıcıdır. Özellikle şu son dönemde, CHP ve MHP'li vekillerin bir kısmının zembereğinden boşalmış gibi bir görüntü vermeleri düşündürücü... Bugüne kadar daha çok BDP'li vekillerin çizdiği tabloyu bu defa onlar devralmış görünüyor. CHP'li Emine Ülker Tarhan ile BDP'li Pervin Buldan'ın genel kuruldaki tartışmasını izledikten sonra, bu kanaatim pekişti doğrusu. 
Bahse konu tartışmada Pervin Buldan'ı çok daha sağduyulu ve mütedil gördüm. "Benim kızımın doğduğu gün, babasını öldürdüler. Siz bunun ne ifade ettiğini hiç düşündünüz mü?" diye soruyor. Ülker Tarhan, "Siz onu külahıma anlatın.." diye karşılık veriyor!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.