Muhalefet boşluğu nasıl doldurulacak?!

A -
A +
AK Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, Deniz Baykal'ın; "İyi ki iktidara gelmedik, başımıza bela mı alacaktık!.." sözünü hatırlatarak; Kemal Kılıçdaroğlu ve Devlet Bahçeli'ye, "Yiyin, için hâlinize şükredin. İyi ki Başbakanımız var..." şeklinde salvo yapmış. Hep dile getiriyoruz, muhalefetin yeterince güçlü olamaması demokrasimiz için bir zaaf teşkil ediyor. Bu zaaf yüzünden meşru siyaset zemini yeterince değerlendirilemiyor ve böyle olunca da, memnuniyetsiz kitleler bir alternatif olarak sokak eylemlerine yöneliyorlar. Gezi olaylarının bu derece abartılmasının temelinde yatan sebep de budur. Eylemlere katılan genç kitlenin içinde oy kullananların yüzde 78'i, daha önce CHP'ye oy vermişti. Geri kalanlar ise, farklı oranlarda legal ve illegal sol örgütlere mensuptu. Yani o eylemlerin içinde fiilen yer alan sağcıların oranı yüzde bir veya iki mertebesinde idi...
Bu hatırlatmayı yapmamızın sebebi, Uluslararası Af Örgütü'nün Gezi olayları ile ilgili olarak hazırladığı raporda, mutat olduğu üzere, Türkiye'ye karşı çok sert ifadelerle suçlamalarda bulunmasıdır. Batı'nın etkisindeki enternasyonal kuruluşların inceleme ve raporları, ne yazık ki bize karşı hep sübjektif ve negatif yaklaşımlar içerir... Bu yüzden malum suçlamaları hiçbir zaman objektif ve saygıdeğer bulamadım. BMGK raporlarından tutunuz da, Avrupa Birliği'nin ilerleme raporları, ABD'nin her yıl yayınladığı insan hakları raporları ve de AF Örgütü gibi kuruluşların, giderek etkisini yitiren raporlarına kadar benzer durum söz konusu. Bu değerlendirmeyi fazla radikal bulanlara, hemen Suriye'de kimyasal silahlar dâhil, her türlü vahşet uygulamasıyla katledilen yüz binden fazla insanın hayatına karşı adı geçen bu kurum ve kuruluşların ortaya koyduğu veya koymadığı tepkiyi hatırlatmak durumundayım.
İşine geldiği, yani Obama'nın ifadesiyle "menfaatlerine uyduğu" vakit, icabında bir fok balığı için dünyayı ayağa kaldıran Batılı çevreler, Suriye'de, bırakınız gösterilere katılmayı; evlerinde uyurken kimyasal gazla öldürülen yüzlerce çocuğun hayatını, bir vahşi hayvanın değerinde görmüyorlar. Onlar için varsa yoksa "menfaat"... O yüzden, Af Örgütü'nün raporunu ciddiye almıyorum. Keza "Hükümete çakmak" için her fırsatı değerlendiren kimi kalem leşkerinin, bu gibi kuruluşları "en saygıdeğer" mertebeye çıkarmasına karşı da yalnızca gülümsüyorum. Af Örgütü'nün raporuna kredi vermekte bonkör davranan bu meslektaşlar, nedense demokratikleşme paketini, (Bölücü örgüt kalantorları beğenmediği ya da yeterli bulmadığı için) derhal başarısızlığa mahkûm ediyorlar. Kusura bakmasınlar ama bu kabil değerlendirmelerin de kıymeti harbiyesi yoktur. Aynı şekilde istihbarat teşkilatının suç örgütü ve uzantılarına dönük başarılı çalışmalarından memnun kalmayanların, yerli-yersiz her vesile ile bu kurumu hedefe koymasının da inandırıcı bir yanı yoktur.
Bir kısmı geçmişte postal parlatmış medya leşkerlerinin, muhalefetin boşluğunu doldurmak üzere, Paketle ilgili olarak durumdan vazife çıkarması şaşırtıcı değil. Lakin gittikçe irtifa kaybediyorlar!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.