Siyasetin üslubu yine çok sevimsizleşti. Daha miting meydanları bile doğru dürüst ısınmadan, parti liderlerinin karşılıklı atışmaları, ortalığı fazlasıyla kızıştırdı. Oysa bu yakışıksız gerilime hiç gerek yok! Tam da projeler konuşulmaya başlandı diye sevinmeye hazırlanırken, eski hastalığın nüksetmesi talihsiz bir durum... Başbakan Erdoğan YGS'deki şifre iddialarını bahane ederek gösteri yapan gençlerin provoke edildiğini anlatma sadedinde; "İstesek onların karşısına beş bin tane genç çıkarırız ama..." dedi ve aynı cümlenin devamında, gerilimden yana olmadıklarına işaret etti. Fakat nedense MHP Lideri Bahçeli, bu sözlere değişik bir tondan karşılık verdi: "Senin on bin gencini bin tane bozkurtla Taksim'den Kasımpaşa'ya kadar kovalarım..." gibi bir laf etti. Erdoğan'ın buna cevabı gecikmedi: "Sayın Bahçeli sen yanında bozkurtlarla mı geziyorsun. Ben eşref-i mahluk olan insanlarla dolaşıyorum..." Olay bu şekilde tırmandı. Bahçeli de "Bozkurtlarımı çakallarınla karıştırma..." dedikten sonra, Erdoğan'ın etrafındaki insanlara çok ağır hakaret içeren başka ifadeler de kullandı. Bu arada güya sakin hali sebebiyle, Gandi'ye benzetilen Kemal Kılıçdaroğlu da hepten işi şirazesinden çıkardı. Zonguldak mitinginde, son anda kelimenin yarısını yutmasa, korkunç bir skandala imza atacaktı. Ne oluyoruz beyler?.. Halkın sizden istediği seviye ve üslup bu mudur?!. Kılıçdaroğlu bir gün sonra kendi yanlışını düzeltmeye çalışırken, suçu yine "yandaş medya"ya yıkmaya kalkıştı. Sanki yandaş medya ona 'ağzını boz' diye telkinde bulunmuş... Mızrak çuvala sığmıyor tabii. İnsanlık hali olarak liderler de öfkelenebilir, zaman zaman kontrolsüz sözler ağzından çıkabilir. Ama unutmayalım ki, "LİDER" diye seçilen kişiler, herkesten daha ziyade dikkatli olmak mecburiyetindedir. Zira onların sırtına yüklenen sorumluluk daha büyüktür. Sebebi de kitleleri etkileme ve/veya yönlendirme güçleridir. Başbakan Erdoğan yıllar önce, protesto eylemi yapan bir kişinin "Anamla birlikte geldim..." sözüne karşılık, "Ananı al da git!.." dediği için, hâlâ daha muhalifleri tarafından eleştiriliyor. Bunu yıllarca diline pelesenk eden Kılıçdaroğlu, şimdi kalkmış daha beter bir üslupla konuşuyor. Hemen belirtelim ki, bu tarzın CHP'ye hiçbir getirisi olmaz ama götürüsü çok hem de pek çok olur. Aynı şekilde Devlet Bahçeli'nin haddinden fazla sert üslubu, hem kendi imajına hem partisine zarar veriyor. Sayın Bahçeli'nin bir taraftan kavga üslubu ile konuşması, diğer taraftan meydana gelecek gerginlik ve olaylardan iktidarı ve Başbakanı sorumlu tutması, çelişkilidir ve hiçbir biçimde inandırıcı değildir. Hem iktidar hem de muhalefete düşen sorumluluk, ölçülü ve saygılı bir dil kullanmalarıdır. İnsani olan da budur. Yani söz konusu olan hayvanlar değil, insan, insan, insan...