Evet, bir ülkenin vatandaşları dikkatli olmazsa, aleyhlerine kurulmuş olan tuzakları fark edemez. Bu arada kimileri de düşmanlarının değirmenine su taşırsa, maazallah o ülke bölünebilir de parçalanabilir de... Dün Kayseri'de, Jandarma Kıdemli Yüzbaşı Levent Çetinkaya'nın cenaze töreninde; bir şehide karşı son görevini yerine getirmekten ziyade, fitne ve fesat çıkarma gayretinde olan bazı tipler hemen fark ediliyordu... Kamera görüntülerinde bunların hâl ve hareketleri öylesine sırıtıyordu ki, niyet ve maksatlarını açıkça ele veriyordu. Ancak maalesef, alındığı iddia edilen tedbirlere rağmen, provokatörler eylem koyabildi ve Enerji Bakanı Taner Yıldız'a yumruklu saldırıyı gerçekleştirebildi! "YA DEVLET BAŞA, YA KUZGUN LEŞE!" diye bir atasözümüz var... Devletin nasıl davranması gerektiğini, aksi halde neticenin ne olabileceğini anlatır... Elan devletin bakanına yumruk atan şahıs ile onunla ilintili olduğu düşünülen dört kişi, devletin ilgili makamlarının sorgusundadır. Devlet bu olayı en kısa zamanda, bütün yönleriyle ve bütün bağlantılarıyla aydınlatmak ve kamuoyuna da doyurucu bilgi vermek zorundadır. Şayet bunu yaparsa, çıkarılmak istenen fitne ve fesadın önünü tıkamış olur. Aksi halde, şer güçleri amaçlarına ulaşmış olur. Buraya bir mim koyunuz. 2006 yılı mayıs ayında, Danıştay'a saldıran tetikçi suçüstü yakalanmayıp, olayın perde gerisi gün ışığına çıkarılmasaydı; bu ülkede nelerin olabileceğini, şimdi daha iyi anlıyoruz değil mi? Bir müddet önce Van'da Deniz Baykal'a yapılan taşlı-yumurtalı saldırı, daha sonra Samsun'da Ahmet Türk'ün burnuna atılan yumruk, ardından Samsun Ladik'te iki polis memurumuzun şehit edilmesi, Güneydoğu'da tekrar başlayan terör örgütünün saldırıları ve üç askerimizin şehit edilmesi... Nihayet o şehitlerden birinin cenazesinde, Enerji Bakanına yapılan saldırı... Bu olayları bir bütün olarak değerlendirdiğinizde, ortaya çok dikkat çekici sonuçlar çıkmıyor mu? İşte devletin asıl görevi, bu tezgâhı bozmaktır. Bu ülkede on yıllardan beri atılan sloganlar var. Mesela: "ŞEHİTLER ÖLMEZ, VATAN BÖLÜNMEZ..." Bizim inancımızda şehitlerin mertebesi bellidir... "Onlara 'ölü' demeyiniz" mealindeki emr-i ilahi mucibince, şehitlerin bizim idrak edemediğimiz bir hayat mertebesine yükseldiğine şeksiz şüphesiz iman etmişiz. Ancak şehitlerin ruhunu muazzeb edecek hâl ve hareketlerden de kaçınmamız lazım değil mi? "ŞEHİTLER ÖLMEZ..." demekle, vatan evlatlarının kalleş kurşunlara hedef olmasını önleyebiliyor muyuz? Terör üzerinden rant devşiren çevrelerin kirli ticaretine set çekilmedikçe, şehit vermeye devam ederiz. Çok yazık! Evet, şehitler ölmez ama, aklımızı başımıza devşirmezsek, hatta vatanı bölmek isteyen mihrakların emellerine bilerek veya bilmeyerek hizmet edersek, işte o zaman felaket kaçınılmaz olur. Yani vatan bölünebilir, anlıyor musunuz?!.