Silahlar nerede bırakılacak?..

A -
A +
Başbakan Erdoğan, Kanal D ve CNN Türk televizyonlarına verdiği mülakatta, Öcalan ile pazarlıklar ve verildiği iddia edilen tavizler konusunda, bazı ezberleri fena halde bozdu! Mesela öteden beri dillendirilen, (Öcalan'a ev hapsi vs.) formülünün hiçbir şekilde gündemlerinde bulunmadığını, tekraren kesin bir dille ifade etti... Erdoğan, yurt dışına çıkacak PKK militanlarının da; silahlarını bırakıp çıkacaklarını, (silahlı olarak çıkış yapılması durumunda) problem çıkacağına dikkat çekti ve kritik bir hususun altını önemle altını çizdi. "Silahlı vaziyette çıkış yapılmasının, birtakım provokasyonlara yol açacağını; örgüt militanlarının silahlı olarak sınır dışına çıkmasına, güvenlik kuvvetlerinin müsaade etmesi halinde, suç işlemiş sayılacaklarını" hatırlattı ve şöyle dedi: "İster gömsün, ister mağaraya bıraksın. Ama silahsız gitsin. Bizim güvenlik güçlerimiz de silahsız insana kurşun sıkacak değil..." Kaldı ki, Öcalan'ın yaptığı çağrıda da, (silahları bırakıp çıkma) ifadesi var.
Başbakan Erdoğan, bu köşede sık sık dile getirdiğimiz başka bir noktayı da teyit etmiş oldu: Devletin bu defa işi çok sıkı tuttuğu... "Silahların susması değil, bırakılması... Yeni bir Oslo sürecine müsaade etmem..." derken, hükümetin ne derece kararlı olduğunu ve çözüm sürecini her yönüyle en ince noktasına kadar planlayıp, buna göre yürütmekte olduğunu anlatıyor. Bazıları nedense, işin bu püf noktasını anlamak istemiyor!..  Bu yüzden de, Kandil'den veya BDP'den yapılan çeşitli açıklamaların üzerine atlayarak, buradan kendince bir şey çıkarmaya çalışıyor. Sürecin zorluklarını tekrarlayarak ve süreç dışındaki odakların ileri sürdüğü itirazları "işte pürüz" diye işleyerek, olumsuz tablo çiziyorlar.
Başbakan'ın Başdanışmanı Yalçın Akdoğan'ın, "Kendi pozisyonunu gündeme getirme ve bir nevi rol çalma" olarak değerlendirdiği; Murat Karayılan'ın son açıklamalarına sarılarak, olumsuz bir hava estirmeye çalışan yazarlar, beyhude uğraştıklarını eninde sonunda anlayacaklar. Aynı şekilde, "Kürtlerin artık az şeyle yetinmeyeceklerine, bu yüzden de onları sistemin merkezine çekmeden kesin çözüm olamayacağına" dair, analiz yapanlar da sonuçta gerçekleri kabullenecek. Bu arada egosu fena halde şişik, kimi dişi nüfuz ajanlarının da boyaları dökülecek!.. Bu sonucu, Erdoğan'ın "Teröre destek veren ülkeleri rezil edeceğiz..." sözünden çıkarıyorum. Az daha sabır.
Şu hususu göz ardı etmeyelim: Çözüm süreci tamamlanana kadar, muhakkak ki hariçten gazel okuyanların mesaisi bitmeyecek. Ama ilgili-ilgisiz her vesileyi değerlendirerek, devletin çözüm için örgüte büyük tavizler verdiğini, âdeta her şartını kabul ettiğini veya etmek zorunda olduğunu işleyen yazı ve yorumların ayağının yere basmadığını da bilelim. Bir doğrunun yanında süreçle ilgili en az dört tane de yanlış bilgi üreterek, toplumu aydınlattığını, ya da entelektüel görev yaptığını sananlara acımak lazımdır. Bunlar şimdiye kadarki bütün tezlerinin çökmüş olmasından kesinlikle bir ders çıkarmıyorlar. Ahmaklık derecesinde bir inat ve kibirle, yanlışları savunmayı sürdürüyorlar. Devam etsinler. Herhalde bir gün, örgüt aklının devlet aklına galebe çalamayacağını, onlar da öğrenirler!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.