Siz hâlâ yolsuzluk mu diyorsunuz?!

A -
A +
İç ve dış mihraklar el ele vermiş, şimdiye kadar misli görülmemiş derecede kirli bir oyun oynuyor... Öncelikle Türkiye'nin ekonomisi darbe üstüne darbe yiyor. Gerçekte hiçbir haklı sebebi yokken, piyasalarda olumsuzluk fırtınaları estiriliyor. Esnaf, iş adamı ve neticede bütün vatandaşlar, tedirgin oluyor. Kiminle karşılaşsak, aynı soruya muhatap oluyoruz: "Efendim bu işin sonu nereye varacak?.." Sadece ekonomi mi? Ülkenin itibarına, imajına, bütün stratejik menfaatlerine yönelik bir saldırı söz konusu! Sanki iç ve dış bütün şer odakları, bütün piyonlar, hainler, gafiller bugünü bekliyormuş. O yüzden Başbakan Erdoğan, olup bitenleri, "Bugüne kadar görülen en ahlaksız darbe teşebbüsü..." şeklinde tanımlıyor.
Bu ahlaksız darbe teşebbüsü içinde bizzat yer alanların çirkin yüzü, artık bütün çirkinliğiyle gün ışığına çıkmış durumda. Onların hesabına, durum sözün bittiği noktada! Fakat hâlâ daha, gerçeklerden habersiz, meseleyi "yolsuzluklarla mücadele" olarak algılayan varsa, bunlara da şaşmak ve acımak lazım... Bu olayı yolsuzluk diye algılamak, ağaca kilitlenip ormanı gözden kaçırmaktır. Bu hadise, kurulan müthiş tezgâhta bir biçimde rol alıp ön plana çıkarılan bazı savcı veya emniyet görevlilerinin, giriştikleri serüvenin çok ötesinde bir durum. Bunu herkesin anlaması gerek. Bunu anlamak istemeyenler; devlet mekanizmasının yapılmak istenen darbeye karşı direnişini ve karşı tedbirlerini, yargıya müdahale olarak nitelendiriyor.
Heyhat! Bazı yargı mensuplarının bu süreçteki yeri, işin sadece küçük bir kısmı... Fotoğrafın tamamına dikkat isterim. 28 Aralık 2011 tarihinde Şırnak Uludere'de meydana gelen feci hadise ve devamında 7 Şubat 2012 tarihinde MİT Müsteşarına ve onun üzerinden Başbakana yapılmak istenen operasyon... 11 Mayıs 2013'te Hatay Reyhanlı'da 53 kişinin ölümü ile sonuçlanan bombalı saldırı... (Bu korkunç olayın akabinde hadise mahalline gitmekte hiç de acele etmeyen savcının, Hatay Kırıkhan'daki TIR meselesine koşa koşa gitmesini, orada devletin istihbarat elemanlarının bulunduğu aracı aramakta ısrar etmesini, her yönüyle yetkisini aşmasını ve bütün bu gelişmelerin anında yabancı dillerde dünyaya servis edilmesini bize kim izah edecek acaba?) Reyhanlı saldırısından sadece iki hafta sonra tezgâhlanan Gezi parkı olayları... Bu arada kamuoyunun pek fazla haberdar olmadığı, ülkemize yönelik daha birçok gizli-açık operasyon... Ve nihayet 17 Aralık darbe teşebbüsü... Hepsi aynı zincirin halkaları!
Peki, hedef nedir? Hedef  Cumhurbaşkanının da dün işaret ettiği üzere, bizatihi Türkiye'nin istikrarı!.. Yaşanan bunca gaileden sonra, ülkenin son on bir yılda yakaladığı istikrar ve güven ortamının kıymetini bilmemiz için, Sayın Gül açık ve seçik, bütün kesimleri ikaz ediyor. Aksi halde, bugünleri mumla arar hale geliriz! Sadece üç hafta içinde, bu halkın sırtına en az 200 milyar dolarlık fatura yükleyen bir darbe teşebbüsünün neresi yolsuzlukla mücadele beyler? Çözüm sürecini dinamitlemek isteyen beynelmilel tezgâhtan, bu memleket adına hayır beklemek hangi ahmaklığın eseri olabilir acaba?!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.