Ezeli rakibinizle, üstelik de 25 senedir işlerin iyi gitmediği kupada, karşılaşacaksınız... Üstüne üstelik rakibinizin sahaya süreceği kadroda tek bir yabanca bile yer alamayacak...Yani yerliler bir şeyler ispat etmek zorunda kalmışlar... Ve siz, çok çağdaş olduğunu söyleyenler, resmi sitenizden öyle bir gereksiz, acayip, abuk bir sözüm ona, yazı yayınlıyorsunuz ki, rakibinizin yönetimini, teknik adamlarını veya deneyimli futbolcularını motivasyon zahmetinden kurtarıyorsunuz. İşte, Galatasaray'ın ortaya koyduğu hırslı, agressif oyunun altında yatan gerçek; "Fenerbahçe dopingi..." Bunu kim yaptı? Şayet bir kafanın eseri ise, eyvah! Ama yok, yönetimin bilgisi dahilinde ise o zaman on kere eyvah! Dunga yalancıları! Geçtiğimiz haftanın başından, derbi maçın oynanacağı günü kadar gazetelerde şöyle bir haber yer aldı: "Brezilya Milli Takımı Teknik Direktörü pazar günü Kadıköy'de olacak ve vatandaşlarını, özellikle de Alex'le, Carlos'u izleyecek... Hatta belki de Deivid'i bile göz altında tutacak" Yani, Dunga, milli takımı için Kadıköy'de olacak... Ne ayıp! Fenerbahçe taraftarının sırtından tiraj kapmak adına, onca mali külfet altına girip, Dunga'yı ödül törenine çağıran, sizin mesleğinizin icra edildiği Zaman Gazetesi'ne ayıp etmediniz mi? Bobo gol atamazsa Beşiktaş kazanamaz ki... Beşiktaş onca flaş transfere ve Tigana'sından Del Bosque'sine kadar yerli-yabancı hocalarla çalışmasına rağmen neden bir türlü istenilen, beklenilen başarıyı elde edemiyor? Cevabı çok basit... Beşiktaş yazarlarının yazılarını, bir ikisi hariç, dikkatle okuyun... Otorite (!), Rizespor maçından sonra diyor ki: "Bobo olmazsa Beşiktaş gol atamaz ki..." Otorite (!), Fenerbahçe-Galatasaray maçı yazısında diyor ki: "Ofsayt olmadan Lugano topla oynadı, bu penaltıydı..." Ne kural biliyorlar, ne de futbolu... Hayırlı işler Beşiktaş! Bedri Baykam ne müthiş yazmış! Resmin büyük ustası Bedri Baykam, aynı zamanda futbol tutkunudur da... FB TV'deki programında, yanındaki amigolar gibi de aynı yöne yontmaz... Ama ne var ki, onu da fanatizme bulaştırdılar. Galatasaraylıların, "Brezilyabahçe" benzetmesine karşı demiş ki, "UEFA Kupası'nı kazanırken, biz de 'Romensaray' mı deseydik..." Yapma be Bedri usta! O takımda toplam kaç yabancı vardı, kaçı Romen'di? Altı artı üçü bekliyorum! Fenerbahçe kötü oynadı, yenilgiden kurtuldu... Galatasaray, arızalar yüzünden tek bir yabancıyı bile oynatamadı... Beşiktaş, Rize'de çok gol kaçırdı, turu tehlikeye attı. Trabzonspor sıkıntılı... O halde, Federasyon göreve! Hangi göreve mi? "Artı Üç" görevine... Süreyya Ayhan örnek olur mu? Türk atletizminin önünü açmasını, bu sporu uçurmasını beklediğimiz Süreyya Ayhan, bana göre, bir tutkunun faturasını ödedi... Sadece kendisi mi? Hayır, Türk atletizmi ödedi... Artık bu tutku, tam bir dizilik veya yerli senaryo işi haline geldi. Ama önemli olan, erkeği ile, bayanı ile, ülke sporcularının bu tatsız gelişmeden kendilerine ders çıkarmalarıdır... Erhan Öztürk'ün fotoğrafı ne olacak? Sabah'ta Erhan Öztürk adlı, belli ki tam araştırmacı gazeteci, meslektaş, bu defa da tuttu, Aziz Bey'in bir işte yabancı işadamına destek olduğunu yazdı... Vay sen misin? Hemen resmi siteden yalanlama... Bir kere, resmi siteye ne? Yalanlayacaksa Aziz Bey kendisi yalanlasın... İkincisi, bu yalansa, fotoğraftaki Aziz Bey montaj mı? Bu ne güzel lig böyle! Yok yok bizim, sözüm ona Süper Futbol Ligimizden söz etmiyorum... Çünkü Sivasspor'un teslim oluşu ile birlikte ve pek yakında şampiyonluk adaylarının sayısının ikiye ineceğinden, futbolun rengi yine kaçacak... Ama ülkede öyle bir lig var ki, parmak ısırmamak mümkün değil... Tabii Basketbol Ligi'nden söz ediyorum... Tepeden aşağıya doğru inerken, bir bakıyorsunuz ki, mağlubiyet sayıları beşle başlıyor... Yakında yedilere, sekizlere yükselecek... Play-off'ta çok kaza izleyeceğiz... Bu açık ve net... Tekrar ediyorum; bu sezon basketbole yaptıkları kaliteli yatırımlardan dolayı bütün kulüpleri kutluyorum. Destek mi? Futbol varken kim takar basketbolu... Ne zahmet Tümer kardeş! Tümer Metin, Yunanistan'ın Larissa kulübüyle anlaştıktan sonra, müthiş (!) bir röportaj vermiş. Tümer demiş ki; "Ben Larissa'ya, Avrupa Futbol Şampiyonası'nda oynamak için gittim... Yoksa askerliğimi yapacağım..." Hadi yahu! Ne zahmet Tümer kardeş; Terim Hoca, nasıl olsa takımlarında oynamayanları kadroya almakla ünlü... Bu biiiir... İkincisi; kaç gün askerlik düşünüyorsun? Bu önemli... Sizce suda bir arıza var mı? Ne diyelim; vatan sağ olsun! Beşiktaş'ın pantolon-ceket davası! Taaa geçtiğimiz yılın son günlerinden bu yana, Beşiktaş'ın talip olmadığı stoper kalmadı neredeyse... Sayı bir aralık on iki- on üç civarındaydı. Sonra bir Hırvat'ta karar kılındı... Ama ne var ki, futbolcunun 'Noumavari" tavrı işi yatırdı. Sonra da Alman kökenli, Noumavarinin takımından bir başka oyuncu alındı. Yani tam anlamıyla "Pantolon uyduramadık, ceket alalım..." işi... Türban, siyasi simge diyemeyen gazete ilanları! Başlık uzun oldu ama, kafadan anlatabilmek için öyle gerekti. Mesele şu: Gazetelerde, türban karşıtı kuruluşların ilanları gırla gidiyor. Ben de meraklıyım ya... Takip ediyorum... Geçen hafta içinde Hürriyet'te çıkan iki ilan, türbanın nasıl kaos haline getirildiğinin açık kanıtı idi... Türkiye Lions Kulüpleri Konfederasyonu diyor ki; "Biz Türk Lionları bir siyasi simge olarak algıladığımız türbanı..." Yani bunlar siyası simgedir diyemiyorlar... Peki, ya koca Hacettepe Üniversitesi Derneği'ne ne demeli... Onlar da diyorlar ki: "Ülkemizin pek çok sorunu çözüm beklerken, son günlerde siyasal bir simge olduğu tüm taraftarca kabul edilen türbanın..." Kafaya bakın! Bunlar da "siyasal simgedir" diyemiyorlar... Kim kabul etmiş? Tüm taraflarca ne demek? İşte böyle... Tüm taraflarca ve algılama... Vah ki vah! Çıka çıka Barusso çıktı! Galatasaray, ara transferde bir faaliyet bir faaliyet gösterdi ki... Amanın... Adnan Sezgin neredeyse Avrupa haritasında basmadık yer bırakmadı. Sanırım Güney Amerika'ya da uğradı... Sonuç? Sadece Barusso... Emre'yi saymazsak, tam bir ara transfer taarruzu... Yeter mi? Şayet Barusso'dan bir Lincoln olursa, belki de... Piyango Bobo'ya vurdu Dunga'nın İstanbul geçişi, rüzgardan, rakibin öksürmesinden veya hızlı nefes alışından topu hemen teslim eden Bobo'ya yaradı. Brezilya'nın duyduğuma göre Olimpik Takımı'na davet edilmiş. Eee Dunga çok iyi ağırlandı. Gazetelere manşet oldu. Giderken tabii ki bir kıyak yapacaktı, o kıyak da Bobo'ya çarptı.