Bizim gazetenin geçtiğimiz hafta sonu sayılarından birinde FİFA’nın bizim kulüplere ceza yağdırdığı haberi vardı. Okudum ve şoke oldum. Sayılarını saymak istemediğim birçok kulübümüze iki yıl transfer yasağı getirilmiş. Vah ki vah! Acaba diyorum bizim TFF zamanında dimdik davranıp bu eziyete mahal veremez miydi?
Önce tribünde 4-0, sonra sahada da 3-0... İşte Beşiktaş’ın yeni hocası ile iki maçta aldığı sonuçlar. Kadro mu? Neredeyse tamamına yakını yerli malı... Şimdi insanın aklına kötü şeyler geliyor. Kendi sahasında ve rakip alanda toplam üç maçta 9 gol yiyen takım mı bu? Neyse, en azından Feyyaz ile Samet oh çekmişlerdir.
Vallahi artık içimden gelmiyor maç izlemek... Nedir bu yahu? Başlıkta yer alan yeni ofsayt kontrol işi... Bari bundan böyle sahaya da insan süreceğinize robot gönderin. Aklıma hep Maradona’nın Dünya Kupası’nda İngiltere’ye elle attığı gol gelir. Hem de yarı finalde. Şimdi soruyorum hangi futbol daha çekici idi?
Ve önümüzdeki sezondan itibaren galiba 5 sezon, takımlar sahaya 11 yabancı ile çıkabilecekler... Daha da detayları var bu kararın. Ama benim burası canımı sıktı. Peki sormak isterim, acaba millî takımda da yabancılar mı oynayacak? Kim bilir belki de TFF’de çok esaslı isimler vardır millî takımda forma giyebilecek. Yahu kimin etkisi altında kalıyorsunuz be?
Vallahi şaşırıp kalıyorum. Yorumcu diye bir kadın çıkmış. Adı da Meliha Okur. En düşük emekli maaşının 4 binlerde olduğunu söylüyor. Hemen ardından, yaklaşık bir dakika sonra sunucu bir tabelayı gösterip en düşük emekli aylığının 7.500 lira olduğunu ifade ediyor. Böyle bir tiyatro olabilir mi? Muhalefetin hâline bir bakın...
F.Bahçe kalesini uzun bir zaman büyük başarı ile korumuş, Romanya Millî Takımı’nın efsane ismi Datcu aradı. Sokakta kalmış. Yanlış aklımda kalmadıysa şimdiki eşinin damadı tüketmiş Datcu’yu... Sağa sola başvurmuş. Hatta bizim Erman Toroğlu’nu da aradı. İçim acıdı be!
Fenerbahçe, Gaziantep’te sahaya Cengiz Ünder ile çıktı. Son haftaların formda adamı İrfan Can ise kulübede idi. Maç bir türlü kopamıyordu. İsmail Hoca baktı ki veya birileri kulağına fısıldadı; İrfan Can’ı oyuna attı. Ve aynı İrfan Can kafa ile liderliği sürdürdü. Yani gollerin fazlalığı falan gibi denk gelmiş işler bir kenara konup neyse o doğruda karar kılınmalı...
Tamam eksik çok gibi. Ama kalede Muslera var. Savunmada Boey de iyileşince gerisi zaten on numara... Torrera ve Mertens de sahada ise mesele kalmıyor. Ön taraf mı? Aman Yarabbi tam bir felaket... Ndombele zaten zıplayıp hopluyor... Yani Galatasaray kendi sahasında zorlandığı Kayserispor maçını 7 kişi ile kazandı. Var mı itirazı olan?
Büyük ustayı 2012’de kaybetmiştik. Geçtiğimiz hafta da anıldı. Tabii ki benim anılarım daha bambaşka... 1953 yılı idi. Yani Lefter’in gol kralı olduğu sezon... Bir maç öncesi yine rahmetli annem ile maça gitmiştik. O da sahaya çıkarken bana rastlamış ve beni kucaklayıp öpmüş idi. O maçta iki gol atmış idi. Ve de devamla beni her maç öncesi soyunma odasının kapısı önünde bekler ve öperek sahaya çıkardı. En son Büyükada’da oturduk. Ama rahatsız idi. Zor tanıdı. Ben de ısrar etmedim. Yanında da Beyoğlusporlu eski bir top arkadaşı vardı. Gözüyle idare et demişti bana...
Antalyaspor maçına bakarken acaba yanlış kanal mı seçtim diye irkildim. Ama baktım ki doğru yerdeyim. Peki nedir beni rahatsız eden... Tabi ki Trabzonspor takımının sahadaki kadrosu... Çok oyuncuyu tanımadım. Bizim gazete “Fırtına dindi” diye bir başlık atmıştı... Vallahi o kadro bu kadarla kaldı ise ne âlâ...