Fenerbahçe'nin son Divan toplantısında gözyaşları döküldü. Ne hazin! Ama asıl hazin olan son yılların yenilmez armadası kadın basketbol takımının "Yüksek ödeme yapmamız artık imkânsız. Bu nedenle talibi olan sporcularımız istedikleri gibi transfer yapabilirler" bildirisi ile dağılma noktasına gelişidir. (Haber basında çıkmıştır. Kimse de yalanlamamıştır. Hatta yalanlama makinesi site bile.) Kim bilir belki de yarın bir başka sponsorsuz takım da aynı hazin sonla karşılaşacaktır. İşte Divan bunu dile getirmeliydi. İşte Divan, Güiza'nın bonservisi için Uruguay'da bir ikinci kulübe 5 milyon 330 bin euro verilişini de sormalıydı. Bu Güiza işini Ali Koç ve Şekip Mosturoğlu'nun bile bilmediğini bilmeliydi. Dolayısıyla bugünkü Aziz Bey fotoğrafının deklanşörüne aslında o Divan ve genel kurul basmıştır. Şimdi gözyaşı ancak kâğıt mendil israfından başkaca bir şeye yaramaz. Keşke gözyaşlarınızı sekiz adet villa kulübe satıldığında dökebilseydiniz. Bunu yapabilseydiniz, şimdi Şampiyonlar Ligi'nde yeni bir çeyrek final hayalleri kurabilirdiniz. Az kalsın unutuyordum. Divan Başkanı yaptığı açıklamada, tarikat ve cemaatlerden söz ediyor. Neyse ki Mao'dan falan dem vurmuyor. Buna da şükür! Q7'nin raporu! Beşiktaş'ın büyük fiyakası Quaresma, şu andaki kadronun geçen sezondan daha güçlü olduğunu söylemiş. İyi güzel de direksiyonunda ehliyetli şoför olmayan araba ne kadar doğru gider, varmak istediği yere zamanında ve hasarsız gidebilir mi? Bence Beşiktaş zaman geçirmeden, Tayfur Hocayı da kalbine gömerek, direksiyona, bu takımın taşıyabilecek, yönetebilecek bir teknik adam getirmelidir. Baksanıza, Eskişehirspor, doğru veya yanlış, takımı Skibbe'ye emanet etti bile... Uruguay'dan bize düşenler! Son Dünya Kupası'nın üçüncüsü ve dünkü Güney Amerika Kupası'nın sahibi Uruguay'dan bize kaptanı Lugano ve kalecisi Muslera düştü. Her ikisi de önemli oyuncular. Acaba Forlan ve Sanchez dışında kalanlardan, ya da bu ülkenin başkaca oyuncularını düşünmek doğru olmaz mı? Yani bir zamanların Fransa malzemesi gibi... Hani transfer politikasından söz edilir ya... Yayıncı kuruluş geleceği mi gördü? Amerikan Kadınlar All-Star maçında bizim ligden yedi oyuncu oynadı. Harika! Eh, erkek takımlarımız da müthiş transferler yaptılar, yapmaya da devam ediyorlar. Ne dersiniz? Bu sezon statlar yerine salonlara mı abone olsak? Acaba diyorum, futboldaki gelişmeler yüzünden sıkıntıya düştüğü söylenen futbolun yayıncı kuruluşu da geleceği görmüş olup, bir başka kanalından erkek basketbol ligini yayınlamayı uygun görmüş olmasın! Mesela deduk! Fatih Hoca, acaba mı? İnter maçının birinci yarısını izleyebildim. Orta alanda Sabri, Ayhan ve Selçuk vardı. Acaba dedim, Fatih Hoca yeni bir Okan, Suat, Emre oluşumu arayışında mı dedim... Ama uzaktan yakından çağırışım yapmadı. Bence, gerçi daha çok erken ama Fatih Hocanın pas tezgâhlı Barcelona modelini benimsemesi gerekir gibi... Tabii elindeki eleman potansiyeli uygunsa... Bekleyelim görelim. Ancak ne var ki, son üç-dört yılın uyuşuk, sistemsiz, ne yaptığını bilmeyen Galatasaray'ın yerini hırslı, diri, başarmaya çalışan bir takım gördüm. Hele hele genç emekli Arda, sanki yeniden Manisa'dan dönmüş gibiydi. Etik Kurul marifeti Futbol Federasyonu Etik Kurulu'nu benim spor medyam da, hukuk ulemaları da gerek gazetelerde, gerekse ekranlarda adeta "Engizisyon" gibi tanıtmaktadırlar. Oysa bu kurul sadece rapor hazırlar ve federasyon yönetimine sunar. Kararı da federasyon verir. Hatta öylesine ki, Etik Kurul'un çalışmasına hiç katılmayarak... Bilin de yazın ve konuşun! Son dakika! F.Bahçe Yönetimi, 3 Temmuz'dan bu yana yaşanan gergin ortamı adeta unuttururcasına geçtiğimiz pazartesi günü bir bildiri yayınladı. Bu bildiride Federasyon'a olan güven vurgulanırken, gerçekleştirilen titiz çalışmaya da saygı duyulduğu ifada edildi. Neyse, ayakları yere basmadan yürümeye çalışanlar tarihlerini yavaş yavaş öğrenmeye başlamışlar. Helal olsun bu hükümete! Ülkenin altı kentinde Dünya Basketbol Şampiyonası (Hem de çok özel bir ildeki salon, belediye başkanı tarafından özellikle bitirilmemesine rağmen), Erzurum'da Üniversiteler Arası Kış Oyunları ve son olarak da Trabzon'da Gençlik Oyunları... Ufukta Dünya Kupası, Avrupa Futbol Şampiyonası var! Ama temiz futbol kayd-ı şartıyla tabii ki... Kim bilir belki de bir Olimpiyat... Parti marti bilmem, ama Allah, Tayyip kardeşime uzun ömür versin!