Aykut Kocaman, Fenerbahçeli futbolculuğundaki son şampiyonluğunun keyfini, zevkini, mutluluğunu yaşayamadan dönemin başkanı Ali Şen tarafından kulüpten yollanmıştı. Sebebi de Aykut'un ağzından çıkan şu kelimelerdi: "Şimdi biz seviniyoruz, ama ardımızda çok tepki alacak meslektaşlarımızı bıraktığımızdan aynı zamanda da üzüntülüyüm..." Peki, günümüz Fenerbahçe'sinin teknik direktörünün futbolcuları neler söylüyorlar? "Tam anlamıyla sahibinin sesi..." Hiç yakışmadı beyler! Aykut'tan biraz ders alın! Helal olsun Erol Ünal! Voleybol Federasyonu başkanı Erol Ünal Karabıyık, bir gazeteye verdiği söyleşide, "2050 yılına kadar başkanlığa adaylığımı koymaya devam edeceğim. Çünkü voleybolun yabancılarla istilaya uğranmasına asla izin vermem..." İşte ilkeli spor adamı duruşu... Candan kutlarım. Acaba futbolun başındaki on yabancılı sistemin kaşifleri (!) ders alırlar mı? Hiç sanmam. Peki, o zaman şunu sormak hak olmuyor mu; "Uluslararası arenada futbol nerede, voleybol nerede?" G. Saray kaçıncı oldu? Bu sütunların okurları çok iyi hatırlayacaklardır. Daha lig başlamadan çok kısa bir süre önce, bütün otoriteler, bütün yöneticiler, şampiyonluğun en güçlü adaylarından biri olarak Galatasaray'ı gösterirken, bendeniz sezonu en iyi altıncılıkla sekizincilik arasında bitireceğini iddia etmiştim. Sekizinci oldu... Peki, bu görüşümü neye dayandırarak dile getirmiştim? Tabii ki önce yakışıklı, karizmatik Rijkaard, sonra Sayın Polat'ın çok bilgiç (!) baş danışmanı ve de bu tabloya alkış tutan ülkenin müthiş yorumcuları... Çok alemsiniz Sinan Engin ve Saffet Sancaklı! Pazartesi günü bizim Çarıkçı yokuşundan inerken bir televizyon programının sesleri yankılanıyordu. Kulak kabarttım; Saffet'le Sinan... Diyorlar ki, "Fenerbahçe defansının göbeği iyi değil, ağır... Yenilenmeli..." Yapmayın yahu! Biri dünya üçüncüsü Uruguay'ın kaptanı, diğeri Nijerya'nın stoperi... Siz böyle mi top oynadınız? Ayaklarınız tamam da, kumanda merkezi hiç çalışmamış. O golleri Fenerbahçe acaba neden yiyor ki? Beşiktaş'ın Hüsamettin, Samet, Ulvi, Kadir dörtlüsü nasıl olmuştu da üç sezon şampiyonluğu tatmıştı? Öyle ya hiçbiri milli bile olamamıştı. Onların dördünü bedava versem alır mıydınız? Sakın ola ki o savunmanın sırrı Metin, Ali, Feyyaz, Rıza, Şenol beşlisinde yatıyor olmasın? Hatta Şifo da bile... Hamit hepsini solladı! Hamit Altıntop, Real Madrid'e imza atarak ülke futbolunun bütün zamanlardaki bir numaralı ismi oldu. Neden mi? Önce Alman futbolunun bir numarası Bayern Münih... Sonra dünyanın bir numarası Real Madrid... Var mı daha büyük kulüplerde birbirinin peşi sıra oynayabilen? Allah yardımcısı olsun! Tebrikler! Lig TV amigo mu? Şampiyonun belli olacağı pazar günü ekran başındayım. Bağdat Caddesi'nde yayıncı kuruluş Lig TV'de bir genç konuşuyor... "Şu anda herkes şampiyonluğa hazırlanıyor. Müthiş bir hareketlilik var. Herkes kutlamalara hazır... İnşallah maç sonrası da aynı tablo yaşanır." Saat 17.15 civarı falan... Şenol Hocam hiç olmadı! Trabzonspor Teknik Direktörü Şenol Güneş, Karabükspor maçı sonrası otobüse binerken kısa bir demeç verdi. Keşke dinlemez olaydım. Şenol Hocaya o sözler hiç mi hiş yakışmadı. Sen ki dünya üçüncüsü bir hocasın, böyle mi yaklaşmalıydın? Keşke önce aynayla bir hesaplaşsaydın o maçtan önce... Kendine sorsaydın; "Acaba ben nerelerde hata yaptım da, o dokuz puan uçtu..." Örneğin benim Trabzon'daki 6-1'lik Sivas galibiyeti hemen sonrasında televizyonda, "Aman dikkat! Bu sonuç kimseyi aldatmasın. Çok yakında Trabzonspor'u bir felaket bekliyor" yorumuma itibar etseydin keşke... Pardon; o maçtan beş gün sonraki Manisaspor maçı ne olmuştu ki? Aziz Bey, son altı maçı mercek altına alalım mı? Aziz Yıldırım, Denizli'de şampiyonluğu kaptırdıktan sonra, "Son altı hafta mercek altına alınmalı" diyerek kendini kurtarmaya çalışmıştı. Oysa o maçtan iki hafta önce Fenerbahçe, Manisa'da beş yemişti. Şimdi ister misiniz Trabzonspor da çıksın, "Son altı hafta mercek altına alınsın" desin... Ama önlem çoktan alınmıştır. Nasıl mı? "Futbolun dışına çıkılmasın, sahada kalınsın" denildi ya... İşe o kadar... Ayna mı? O da ne be?