Galatasaray'ın yedek üyelerinden Tunca Hazinedaroğlu, Rizespor'un başkanı sevgili dostum Kadir'e, maçın hakeminin MHK'ya Fenerbahçe tarafından fısıldandığını söylemiş. Olur mu böyle şey? Olmaz! Çok ayıp ve etik değil... Varsa elinde kanıtın gider federasyonun önüne koyarsın... Hoş, devletin ta kendisi bunun kanıtlısını da savcılıklara bildirdi de ne oldu? Hiç... Taa meclis komisyonuna kadar getirildi de ne oldu? Hiç... Peki, bu ayıba tepki gösterene ne demeli? Sen, geçen sezon kupa yarı finaline atanan hakemle ilgili maç öncesi bildiri bile yayınladın... Yani tencere dibin kara meselesi... Bekleyin sırada ne senaryolar var... Hele şampiyonluk yarışı biraz daha alevlensin, siz asıl o zaman görün telefon ihbarlarını, senaryoları, bildirileri... Cezası var mı? Var; biraz daha şöhret, biraz daha itibar! >> Ahmet Çakar; başka adrese! Futbol meraklısı, spor programlarını artık ince eleyip sık dokuyor... Palavraya, uçuk hareketlere, organize tartışmalara, özellikle de amigoluk düzeyindeki sözüm ona yorumlara itibar etmiyor... Bunun en açık kanıtı da, rekabet kanalları arasında TRT'nin Stadyum'un açık ara fark atmasıdır. Gelelim Ahmet Çakar Hocaya... Yarışma bile takdim etmeye başladı. Öyle ama, futboldaki yorumlarında sınıfta kalıyor... İzleyici de artık itibar etmiyor. Baksanıza, Galatasaray maçının ertelenmesi gerektiğinin altında yatan en önemli nedeni bir türlü dile getiremedi. Ya yeni federasyona ayıp olur diye, ya da çapı bu kadar. O maçın ileri bir tarihe ertelenmesi, Galatasaray'ın üç gün sonra maç oynayacağı mazereti değil, Konya'dan İstanbul'a nasıl, ne zaman ve hangi koşullarda döneceğinin sıkıntısı idi... Eeee bunu söyleyemezsen, yanında bazılarının yağ makineleri de bulununca programın da raytinglerde ilk yüze giremeyerek sıfır çeker böyle... Hem de tek başınayken... Atv mi? Bir ölçümde direkten dönerek 92. olmuş, diğerinde 62... Hem de o saatlerde tek başına olmasına rağmen... Nerede Denizli'nin programı, nerede Star'ın Futbolig'i? Fox'un Verkaç'ı mı? O çoktan yarıştan çıktı bile... >> Dikkat; Bobo treni kaçacak! Gazetelerde yine Bobo manşetleri vardı. Neymiş, Marsilya başta olmak üzere birkaç kulüp Bobo için Beşiktaş'a 15 milyon euroya kadar bonservis ödemeye hazırmış. Menajeri açıklamış hem de... Peki, sonuç? Beşiktaş uyuyor mu? Tren bir kaçarsa, bir daha zor yakalanır... Ya bu haberler yalan, ya da Beşiktaş gerçekten uyuyor... Ya da bu oyuncuya hayran olan Sinan Engin kardeşim sıkı sıkı sarılmış... >> Bakıyorum da, hakeme ateş ediliyor! Yunus Yıldırım Hoca, Beşiktaş- Ankaraspor maçını, karda kaybolan topla oynattı. Olacak iş değildi. Cüneyt Çakır Hoca, Ankaragücü-Trabzonspor maçında öyle bir penaltıyı es geçti ki, otuz yıldır böylesini görmemiştim... Selçuk Dereli Hoca da, Kayseri buzhanesinde sponsorun topunu tercih etti. Barış Şimşek Hoca, Konyaspor'a korneri attırmadı... Peki, böyle görüntülerden sonra dün ne oluyordu? Vurun Hilmi Ok'a, vurun Haluk Ulusoy'a... Ya şimdi? Vurun hakeme... İşte çifte standart! >> Taraftar ve küfür! Beşiktaş, Ankaraspor'dan ikinci golü yedikten sonra, VIP'ten, Başkan Demirören'in olduğu yere doğru küfür edilmiş... Beşiktaş galibiyet golünü atınca da, başkan küfrün sahibini tespit etmiş ki, o yöne doğrulup öfke kustu. Yetmedi, emniyete de bu küfrün sahibini yakalattı. Sonuç? Küfrün sahibi, hedefinin Ankaralılar olduğunu söyleyince, salıverilmiş... Küfürbazlara duyurulur; yakalanırsanız, rakibin adresini verin! >> Çok şükür Ronaldo yalanları bitti! Bir futbolcunun futbol hayatının bitişine insan sevinebilir mi? Hele ben, asla... Ama gelin görün ki, bu ülkenin başta spor gazeteleri olmak üzere, yalan haber üretim merkezleri, iki yıldan bu yana Brezilyalı Ronaldo'yu Fenerbahçe'ye transfer edip duruyorlardı. Şimdi ünlü futbolcuyu en az dokuz veya on aylık bir tedavi süreci bekliyor... Ondan sonrası da, şüpheli... Demek ki, en azından gelecek ara transfer dönemine kadar rahatız... >> D-Smart'ın kağıdını gören var mı? Yahu bu kadar da olmaz artık... Bu kadar bilgisizliğe de pes artık... Neymiş efendim, Galatasaray-Leverkusen maçını anlatan spiker kardeşim Emre Tilev maçtan sonra Servet'in yakasına yapışıp sormuş: "İkinci yarının ortalarında eline verilen kağıtta ne yazıyordu?" Tabii ki Servet şaşırmış, "Ne kağıdı?" deyip, soyunma odasına koşmuş... Mesele şu sevgili okurlar: Maçın ikinci yarısının ortalarında, Leverkusen aut atışı için hazırlanırken Servet, kulübeye daha yakın olan Emre'ye -tahminim o ki- bunu futbol oynayan bilir, "Bana bir şeker versinler" dedi... Emre de kenara yaklaşıp şekeri alıp, Servet'e uzattı. Yoksa ne kağıdı yahu? Oyunla ilgili bir talimat olsa, karşıda Alman takımı varken mektup mu yazılır yahu? Biraz fazla "yahu" oldu ama, bu tiyatroya da başkaca laf bulunmaz. >> Aaaa bu kadarı da fazla! İş gene başa düştü... Ama bu bizim görevimizdir... Çünkü meslek yerlerde sürünmeye başladı... Birilerinin el uzatması gerekiyor. Sonuç alırız, almayız, ama görevimizi yapmalıyız... Efendim; genel yayın yönetmenince hayal satıldığı açıklanan gazetenin (kendi deyimidir) geçtiğimiz perşembe günkü sayısında, Galatasaray taraftarının yeni açığa astığı "Marlon Brando" posteri, "Atatürk" posteri olarak yer aldı. Ne benzerlik ama... Sırası geldi... Zamanın çok sevdiğim bir büyük futbolcusunun şimdiki yazılarında oynamayan oyuncuları eleştirişini yazmamayım dedim ama, bu "Baba" işi zorladı... İnanmak istememiştim ama, gerçekten de hayal satılıyormuş... >> Ya Ersun Hoca böyle işte! Ersun Yanal Hoca, binmişti bir hücum sandalına gidiyordu felakete... Hep söyledik, hep yazdık; iyi savunma yapmayı beceremeyen takım başarılı olamaz diye... Baktım Rize'de savunma vardı... Hele hele Ankara'da iki katı... Sonuçlar ortada... Umarım bu iki galibiyet "Tamam artık, yırttık" deyip, sandalı yeniden suya indirmez. >> Acaba kesilen kabloları da yakalar mı? Fenerbahçe, Şükrü Saraçoğlu'nu 178 yeni kamera ile donatmış. Bu yenilik yaklaşık 1,5 kilometrekarelik alanı izleyebilecekmiş... Desenize, artık kesilen kabloların failleri de yakayı hemen ele verecek... >> Ya Galatasaray şampiyon olursa! İster misiniz, Galatasaray, tepeden tırnağa bu yerli kadrosuyla şampiyon olsun... Ya da yabancısız başarılı olunamayacağını iddia edenleri geride bırakarak ligi bitirsin... Ne olurmuş demeyin... İnsan sokağa çıkmaya utanır... Tabii söylediklerini hatırlarsa... Ayrıca Türk çocuklarıyla başarılı olunamaz iddiası da böylece yine Türk çocuklarınca çöpe atılır, olur biter... >> Krita ve yerli hocalar! Hep söyledim, hep yazdım; Krita tandemde oynamaz diye... Nurullah Sağlam inat etti, battı. Şimdi de Hakan Kutlu aynı hatayı sürdürüyor... Adam Samsun'da ön libero oynadı, şutlar attı, paslar verdi, goller yaptı... Şimdi neden hem adamı, hem de kendinizi yakıyorsunuz? Yerli hocalar bizimdir. Ama ne olur takım çalıştırmadaki başarılarını, takımı doğru kurgulamakta, oyuncu kullanmada da göstersinler artık... >> Bir Kosova'ya, bir Cizre'ye bakın! Sık sık spordan çıkıp, başka konulara da giriyoruz... Bu seferki içler acısı... Kanal-7'de "Türksoy'la İpek Yolu" adlı programda geçen hafta sonu Kosova ile ilgili bir bölüm vardı. Nasıl da candan, yürekten konuşuyorlardı oralardaki Türkler... İnsanın içine sokası geliyordu bu insanları... Bu arada da Cizre'de Türk bayrağı çekildiği yerden bağlı olduğu direği ile birlikte alaşağı ediliyordu... Oradakiler de Türk'se, bunda bir yanlışlık yok mu? >> Şu Antu-com! Fenerbahçeli fanatiklerin sitesinde denildi ki: "Başkanımız nasıl olur da, hakem Zafer Önder İpek'le aynı uçakta bulunur ve onunla konuşur... Çünkü Fenerbahçe maçlara özel uçakla gider..." Fenerbahçe'nin maçlara özel uçakla gittiği doğrudur... Peki, Fenerbahçe takımı perşembe günü Trabzon'a özel uçakla uçarken, başkan neredeydi? Ben söyleyeyim; Ankara'da federasyon kongresinde... Bir daha uçarken dikkat edin!..