Spor basınında rezaletin üst perdesi!

A -
A +

Olacak şey değil... Bilgin Gökberk kardeşimiz geçtiğimiz cuma günü köşesinde, TRT'deki Stadyum Programı ile kendisi, dünü ve yarını ile ilgili bir yazı yazmış, dudaklarınız uçuklar... O programdan nasıl gitmiş, falan filan... Yani TRT'de neler olmuş neler... Böyle bir rezalet yaşandığını hatırlamıyorum... Yani Bilgin diyor ki, "Yeni müdür beni unutma..." Eeee peki, şu anda yeni müdürün yardımcısına ettiğin sözlerden sonra bu olur mu? Bilmem... Bu arada aynı gazetenin televizyon eleştirmeni bu programla ilgili yorum yaparken, Bilgin'li iki sene önceki fotoğrafı kullanıyor... Eh, TRT'de yeni oluşum var ya... Hani belki... Hey gidi günler hey... Kalk Namık Ağabey kalk; mirasın ne hallerde! >> Sabri'nin çok derse ihtiyacı var! Galatasaray'ın artık gençlikten olgunluğa doğru giden oyuncusu Sabri, milli maç sonrası atv mikrofonlarına "Ders verdik" gibi bir cümle kurdu. Oldu mu? Olmadı... Daha Sabri'nin alacağı o kadar çok ders var ki... Örneğin, Helsingborg maçında yedirdiği iki golden sonra kement yemesi gibi falan... >> Onlar bizim çocuklarımız! Bosna maçı sonrası, yayıncı kuruluş atv 'ye ayrılmış bölümde konuşurken, bize on-on beş metre uzaklıktaki bir locada hareketlilik gördüm... Yayın biter bitmez de neler olduğunu öğrenmeye çalıştım. Meğerse Terim Hocanın kızı fenalık geçirmiş, annesi Fulya Hanımın kucağında yatıyor... Hemen koştum... Kızımız uzun uçak yolcuğu sonrası bir de aç gelmiş maça... O heyecanı da kaldıramayarak annesinin kucağına yığılmış... Bizim Ökkeş, Müfit'in hanımı Nur Hanım falan telaş içinde... Hemen 'kola var mı', dedim. Varmış, kızıma yavaş yavaş içirdim, anında kendine geldi... Aklınızda olsun, şeker düşmelerinde birebir ilaç koladır... Tabii ki diyet olanı değil... >> Eeee, Aziz bey şimdi ne der acaba? Zico, "Tuncay'a hayranım... O müthiş bir oyuncu" demiş... Şenes Erzik de, "İngiltere'nin elenişinden sonra, yabancı sayısının artırılması konusunda hâlâ fikir yürütenler, ısrarcı olanlar, ne düşünecekler" demiş... İkisi de yandı... Zico'nun kulağına asılmak kolay da, Erzik'in görüşüne tavır ne olur? Bekleyelim görelim... Kokusu yakında çıkar... >> Anons rezaleti! Aradan zaman geçti ama gündeme getirmekte yarar var... Milli maçın anons kulübesini teslim alan zat-ı muhterem, saçma sapan anonslar yaparak herkesi çılgına çevirdi. Ben zaten, çok yüksek tonda müzik yayının da yanlış olduğunu Macar maçından sonra da yazdım... Söylerler mi, dünyanın acaba hangi stadında o kadar yüksek volümlü yayın var? Bırakın da taraftarın sesi duyulsun... Müzikle rakip takıma ısınma yaptırılır mı hiç? >> Trabzonspor nereye? Günümüz Trabonspor'unun, hemen söyleyeyim, iyi futbol oynaması, tempo basması, yani çağdaş bir takım görüntüsü vermesi asla mümkün değildir. Bu takımın yenilenmesi ve yenilenirken de nokta transfer yapılması kaçınılmazdır. Yoksa, "dördüncü büyük" rozeti yakadan düşmektedir. Dikkat! >> Beşiktaş böyle kanıyor! İnönü'deki Liverpool galibiyeti Beşiktaş takımını da, hocasını da, yönetimini de kandırmıştı. Sağ olsun bizim medya, o akşam Beşiktaş'ın muhteşem oynadığını falan yazmıştı. Sonra takke düştü, kel göründü. Şimdi de tek pozisyonlu maçta OFTAŞ yenildi... Bu yazının çıktığı günün akşamında Marsilya da yenilebilir... Ama bunlar kandırmacadan öteye gitmez... Benden söylemesi... >> MHK başkanları! Bizim Ömer Faruk'un TGRT Haber'de cumartesi akşamları çok keyifle izlenen bir hakem programı var. Son olarak da, Türkiye Gazetesi'nin, bana göre, yazılı basındaki tek gerçek müdürü Sadık Söztutan ile bizim Hasan Sarıçiçek konuk oldular. Ve üçlü, çok ama çok önemli bir vurgu yaptılar. Dediler ki; "MHK'nin ve Temciler Kurulu'nun en iyi yönetildiği dönemler, başkanlıkta hakemlikle ilgili olmayanların bulunduğu dönemi idi... " Harika! Yani Ahmet Güvener, Ufuk Özertem ve Ömer Üründül dönemleri... Haluk Başkana duyurulur! >> Cüneyt Hoca nereye gittin öyle? Cüneyt Çakır, bir orta alan mücadelesi sırasında, topun Hürriyet'in bacakları arasında sıkıştığını yakından izliyor... Top oradan kaçınca, ya da daha doğru bir deyişle Alex tarafından oynanınca da, top oyunda kaldı diye devam diyor... Ama yerde yatan Hürriyet'e önce sol, sonra da sağ tekme atan Alex'i görmemek için dönüp gidiyor... Dördüncü hakem, yardımcı falan, koca FIFA hakemi o tavrı takınınca, yüreklerini düşürüyorlar... Ve Hürriyet, yediği tekmelere isyan edince sarı kartı yiyor... Yaşasın adalet! >> Kalli'nin yeni manevrası! Dünyada, Etoo sahada iken, uç adamsız oynayıp, altılı bir manga ile dönerek rakibin savunma tedbirlerini dağıtan Barcelona'dan sonra Galatasaray da Trabzon'da aynı kurgu ve felsefe ile maça çıktı. Tabii ki Galatasaray, Barcelona değildi... Tipik uç adamlarından ikisini kulübeye oturtan, ikisi de İstanbul'da bırakan Kalli'nin bu yeni manevrası acaba devam eder mi? Ederse, hep böyle doksandan vurur mu? Bekleyelim ve görelim... Ama bu bizim futbolda ilk defa uygulanıyordu. >> Biraz da spor dışı! Emre Aköz, Sabah'taki köşesinde 22 Kasım'da İlhan Selçuk'la ilgili muhteşem bir yazı yazmış... Solun, öteden beri sergilediği çifte standardı gözler önüne sermiş... Zaten büyük solcular değil miydi ilk olarak bizim meslekte maaşlarını o günlerin Alman markı ile alanlar... Tabii ünlü ODTÜ de, hani şu malum kişilerin saklandığı, tutmuş hazine arazisini Vakfı'na devretmiş... Maskeler bir bir düşüyor... >> Ay sevsinler! Fenerbahçe Basketbol Takımı'nın, Avrupa Kupası maçında geçtiğimiz hafta Abdi İpekçi'de ağırladığı Alman rakibi dişli çıktı. Yine de Solomon sazı eline alıp, maçı kurtardı. Ancak bu maçta çok dikkat çeken bir görüntü vardı. Widmar, sol koluyla rakibinin omzuna basıp, smacı vurduğunda, hakem hücum faul çaldı. Vay sen misin? Murat Özaydınlı yerinden fırladı, Aziz Bey de "Ne biçim karar bu" gibilerinden acı acı güldü... Eh, basketi de öğrenmişler ya (!), artık karada ölüm olmaz... >> Aslan Hamza! Hamza Yerlikaya, yani milletvekilimiz, belki de yeniden minderlere dönecek bizim Moda'nın çocuğu... Moda İlkokulu'nu bitirenler derneğinden dostumuz... Geçtiğimiz hafta dünyanın en iyi üçüncü güreşçisi olarak ilan edildi. Ne büyük mutluluk, ne büyük gurur... İşte "Türk gibi kuvvetli" böyle olunuyor...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.