1959 dış borç konsolidasyonu anlaşması

A -
A +

1946'da Maliye Müfettişi Muavini olarak başladığımız kamu hizmetimiz 1989'da sona ermişti. O zamandan beri de yine iktisadi konularla meşgul oluyoruz. Bu itibarla yarım asırdan fazla zamanda ekonomik hayatımızda, iyi ve kötü çok günler gördük. Ama, şimdi yaşadığımız dönemdeki kadar hak etmediğimiz kötü günler hiç görmedik. Bize göre bunun sebebi; ekonomik değil, hükümete güvensizlik ve aynı zamanda mecburen içinde bulunduğumuz globalleşmedir. Nitekim, geçen hafta Arjantin'in konsolidasyon yapacağı dedikodusunun olumsuz etkileri ortaya çıkmış, parasal durum altüst olmuştu. Alacaklılara karşı bir meydan okuyuş havası oluşturan bu mali haber, devletimizin "bizzat ödeyeceğini kabul ettiği" borçlara karşı öteden beri gösterdiği, güven verici tutumu bir kere daha ortaya çıkarmıştır. Şahısların, ithalat borçlarının ödenmesinde güçlükler ortaya çıkınca da ilgili devletlerle diyalog kurularak çözüm yolları daima bulunmuştur. Bilindiği gibi 1953'lerden itibaren döviz durumumuzda başlayan aksaklıklar dolayısıyla ithalatçıların bedelini peşin ödemeden yurda getirdikleri malların karşılıklarının ödenmesinde gecikmeler başlamıştı. Bu suretle, şahısların biriken borçlarının ödenmesi için zamanın hükümeti alacaklıların devletleriyle ariyere anlaşmaları imzalayarak şahısların dış borç ödemelerinin de düzenli olmasına çalışılırdı. Bu anlaşmaların esası, bazı ihraç gelirlerimizin belli bir bölümünün şahısların yurt dışındaki mal bedeli borçlarının ödenmesine tahsisiydi. Bu tür devlete ait olmayan şahısların borçlarıyla ilgili büyük anlaşma 1959'da imzalandı. Sözkonusu anlaşmanın yapılmasından on ay önce, 2 Ağustos 1958'de Paris'ten döndüğü zaman gazetelere verdiği beyanatta merhum Maliye Bakanı Hasan Polatkan, sağlanan kredi ve yardım anlaşmalarından bahsettikten sonra ayrıca gecikmiş transferlerin ve taksitlerin tecili için de mutabakata varıldığını belirtmişti. 4 Ağustos 1958'de ilan edilen devalüasyon ve yürürlüğe konulan istikrar programının uygulamaya geçilmesinden sonra, 22 Eylül 1958'de rahmetlinin bahsettiği "dış borç konsolidasyonu" müzakerelerine Paris'te başlanıldı. Görüşmeler, OECE (Avrupa İktisadi İşbirliği Teşkilatı) patronajı altında ülkemizle alacaklı şahısların devletleri arasında oldu. Sekiz aya yakın devam eden toplantılar sonunda 11 Mayıs 1959'da anlaşma imzalandı. Söz konusu borçlar için, eşit taksitler halinde 12 yıllık bir ödeme süresi kabul edildi. Faiz % 3 idi. Böylece, devletimiz vatandaşlarının bedellerini peşin ödemeden yaptıkları ithalattan doğan borçların da tediyesini mümkün hale getirdi. Devletin devletlerden aldığı dış borçların taksit ve faizleri ise mutlaka gününde ödenir, bu konuda en ufak aksaklık olmazdı. Hatta bazen, petrol için para lazım olduğunda aynı zamanda dış borç taksidi varsa, evvela o ödenir, bu yüzden de ülkede benzin ve diğer madde yoklukları meydana gelirdi. Bu müzakerelerin son 6 aylık kısmına Maliye Bakanlığı temsilcisi olarak olarak katıldığımız için ülkemizin saygınlığını orada her gün yaşadık. Aslında müzakereler çok teknik ve oldukça zor şartlar altında geçmişti. Heyet başkanı sonradan büyükelçi olan Oğuz Gökmen idi. Gökmen'in toplantılarda borçlu değil, alacaklı devlet temsilcisi gibi hareket etmesi, müzakereleri ülkemiz yararına yönlendirmesi heyetimizin bütün üyelerini çok etkilemişti. Neticede aralarında İngiltere, Batı Almanya, Fransa gibi devletlerin bulunduğu 8 ülke temsilcisinin katıldığı bu toplantılar sonunda yaklaşık 400 milyon dolarlık bir konsolidasyon yanında aynı zamanda büyük bir manevi kazanç da sağlanmıştı. Fakat, şimdiki ekonomik durumumuz değil böyle anlaşmalar yapmak, bunları düşünmemize bile gerek bırakmayacak derecededir. Tek eksiğimiz, devlete olan güven duygusunun azalmasıdır. Bunun sebebi de kamuoyunda her gün tekrarlanmaktadır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.