Her gün gazetelerde radyo ve televizyonlarda mali krizden bahsedilmekte, bu konuda tenkidler ve yol göstermeler yapılmaktadır. Fakat ülke ekonomisinin güçsüzlüğünün ana sebepleri üzerinde durulmamaktadır. Ülkemizde bugün mevcut ekonomik hastalıkları: a) Enflasyon, b) Gelir dağılımı bozukluğu, c) İşsizlik diye üç başlık altında toplayabiliriz. Biz toplumumuzu sinsi sinsi kemiren birinci sorun üzerinde durmak istiyoruz. Her şeyden önce ifade edelim ki, enflasyonun süratle nasıl giderilebileceği hususundaki suale verilecek cevap, "bunu doğuran sebepleri ortadan kaldırmak" şeklindedir. Bu bakımdan evvela enflasyon sebeplerini bilmek gerekir. Bu konuda çeşitli makalelerde, konuşmalarda, raporlarda da belirtildiği üzere sebeplerin başında "kamu giderlerinin, gelirlerden fazla oluşu" gelmektedir. Hükümet tarafından da bu kabul edilmiş ve nitekim uygulama durumunu iyi bilemediğimiz tasarruf tedbirleri alınmıştır. Enflasyonun bunun dışında kalan sebepleri hususunda ise hükümetin görüşleriyle bu konuda fikir yürütenlerinki arasında fark vardır. Başka bir ifade ile her iktidardaki hükümet aldığı kararların doğruluğuna ve bunların zamanla olumlu sonuç vereceğine inanmaktadır. Bu görüş ve inancın karşısında bulunanlar ise genelde şu hususlar üzerinde durmaktadırlar: 1. Hükümetler siyasi amaçlara dayalı olarak istikrarlı bir para politikası gütmemekte, zikzaklı bir tutum benimsemektedirler. Bu ise birbiriyle çelişen kararların alınması sonucunu doğurmakta, neticede "Ekonomik yaz-boz tablosu" ortaya çıkmaktadır. 2. Sanayiciler teşvikten çok, cezalandırılma durumu ile karşı karşıya bulunmaktadırlar. Ayrıca TL değeri ekseriya, yabancı paralara karşı yüksek tutulmakta, bu ise sınai ürünlerimizin ihracını sınırlı da olsa mevcut teşviklere rağmen zorlaştırmaktadır. Bütün bunlar da üretimi olumsuz yönde etkilemektedir. 3. Dış ekonomik hayatta çelişkili durumlar mevcuttur. Dış ödemeler dengemize göre döviz fazlası vardır. Diğer yandan da iç tasarruflarda yetersizlik görülmekte bu ise ekonomi ilminin gereklerine ters düşmektedir. Bu durum iktisadi hayatta bir anormallik belirtisidir, nitekim yatırımlar yetersizdir. İşte ülkemizdeki enflasyonun sebepleri ile ilgili görüşlerin bazıları bunlardır. Bütün bu bahsettiğimiz hususlar içerisinde şüphesiz doğrular ve yanlışlar mevcuttur. Fakat biz bu yazımızda başka bir gerçeği vurgulamak istiyoruz. O da fazla nüfus artışının ortaya çıkardığı ihtiyaçlar sebebiyle bütçe giderlerinde etkili bir kısıntının güçlüğüdür. Nüfus artışı, bilhassa eğitim ve sağlık hizmetlerinde büyük ihtiyaçlar doğurmaktadır. Kamu gelirlerinin ise istenilen düzeye erişmesi bizce uzun zaman içinde mümkün olabilecektir. Bu durumda yapılabilecek olan; evvela fiyat artışını frenleyecek ekonomi ilminin gösterdiği ve ülkemizin şartlarına uygun tedbirleri almak, sonra da nüfus artışı konusunda adeta bir seferberlik ilan etmektir. Bilmeliyiz ki, "Etkili bir aile planlaması başarılamadığı takdirde; ekonomik güçlükleri yenmemiz çok güçtür."