3 Haziran'da ilan edilen ve korkulduğu gibi yüksek düzeyde çıkmayan fiyat artışlarından başka ülkemizin ekonomik hayatını yönlendiren faktörlerden biri de destekleme alımlarıdır. Bunlardan her birinin tesbitinde eski sorumlu bir bürokrat olarak daima heyecanlı günler yaşamış ve çeşitli olaylarla karşılaşmışızdır. Bu yıl da benzer olaylar olduğu için, bunlardan birisini naklederek bir de temennide bulunmak istiyoruz. Normal şartlarda Toprak Mahsulleri Ofisi, her yıl Mayıs'ın sonundan itibaren Güneydoğu'dan başlamak üzere hububat destekleme alımlarına girişir ve ülkemizin iklim şartlarının yönlendirdiği istikamette bunu devam ettirir. Diğer taraftan her sene genellikle Tarım Bakanlığı ve diğer bazı teşekküller hububat rekoltesi hakkında tahminlerde bulunur. Bunların ışığı altında ve olayların gelişmesi istikametinde hububat piyasası teşekkül eder. Sene 1981, o yıl çeşitli mercilerde hububat rekoltesinin iyi olacağı ifade ediliyordu. Fakat, Toprak Mahsulleri Ofisi yetkililerinin bize verdiği bilgiler durumun pek parlak olmadığı şeklinde idi. Nitekim, Güneydoğu'da başlayan alımlar, geçen yıllara nazaran iyi değildi. Bunun manası, o yıl ithalatın gerekeceği idi. O sıralarda Ticaret Bakanı olarak İzmir'de bir gazetecinin buğday durumu ile sorduğu suali şöyle cevaplandırdık. "Toprak Mahsulleri Ofisi'nin alımları, bu yıl buğday rekoltesinin hem ihracat taahhütlerimizi, hem de dahili ihtiyacımızı karşılayacak miktarda olmayacağını göstermektedir. Bunun için buğday ithaline karar verdik." Aslında o ana kadar ne hükümet içerisinde, ne de diğer kurullarda bu konu hiç konuşulmamıştı. Ankara'ya döndüğümüz zaman İzmir'deki sözlerimizden dolayı bazı tenkitlerle karşılaştık. Bunun üzerine konunun Sayın Devlet Başkanımızın başkanlığında yapılacak bir toplantıda ele alınması hususunda mutabakata varıldı. Sonunda Sayın Devlet Başkanı Kenan Evren'in huzurundaki müzakerelerde haklılığımız ortaya çıktı ve derhal buğday ithaline karar verildi, bu süratli hareketin sonunda da ithalat zamanında gerçekleştirildi... Bütün bunları şunun için yazıyoruz. Bu yıl iklim şartlarımız tarımsal bakımdan arzu edilmeyen bir şekilde gelişti. Bu itibarla hükümetimizin muhtemel hububat rokoltemizi ve dünya piyasasını gözönünde tutarak konuyu süratle değerlendirmesinde yarar görmekteyiz. Zira, hububat konusunda mal bulma ve ulaşım zorlukları daima büyük problemlere sebep olur. Bu mevzuda bir başka olay da şöyle olmuştu: Haziran başlarında bir sabah Ankara Silosundan ancak bir haftalık buğday kaldı haberini almıştık. Tabii bu, adeta Ankara'nın bir süre sonra ekmeksiz kalacağı demekti. Verdiğimiz emirle güneyden çok acele şekilde getirttiğimiz buğdaylarla ekmeksiz kalmaktan kurtulmuştuk. Bu olayı da ülkemizdeki skandallar ortamına yeni biri eklenmesin diye zikretmeyi uygun bulduk.