Mali krize çare arayan hükümete karşı, toplumda isyana varan tepkiler oluşmaktadır. Gelirleriyle giderleri arasında dengeyi tutturmakta zorluk çeken toplumun büyük bir kısmının bu zamlar karşısında, aradığının tam tersini bulmuş insanların, ruh yapısının taşıdığı muhakkak. Bu büyük kitlenin duyduğu üzüntü şüphesiz hükümeti siyasi açıdan büyük sıkıntılara soktu ve sokacak da. Fakat, bu olumsuz tablo bugünkü şartlarda hangi hükümet iktidara gelirse gelsin kaçınılmazdır ve bu tablo içinde yaşadığımız dünyanın sosyolojik kanunlarının önlenemez sonuçlarıdır. Şu anda zam konusuda hükümet bunları yapmamalıydı diyenlere, "Peki ne yapılsa idi" diye sorulduğunda verilecek malum cevaplara göre hareket edilse, o zaman neler olacağını insan düşünmek bile istemez. Çünkü, bunlar yapılmasa, bize göre bugünkü feryatlar yarın isyan sınırına varan insanların acı haykırışlarına dönüşür. Hükümetlerin konu olduğu her münakaşada gözden kaçan temel unsur, hükümetin aldığı kararlarla ortaya çıkan kaçınılmaz sonuçları oluşturan sebeplerin ne zaman doğduğunun gözden uzak tutulmasıdır. Zamların yapıldığı şu sırada kararları tenkid edenlerin tamamı, bu zamları oluşturan faktörlerin ne zaman ortaya çıktığını hiç düşünmezler ve bu nedenle de zamları yapanları suçlarlar. Bu sosyal yanılgı müspet ya da menfi açıdan birçok olaylarda görülür. Mesela, şu anda Ankara'da metroyu günlük hayatında ulaşım aracı olarak kullanan Ankaralıların tamamı herhalde şimdi görev başında olan belediye idaresine dua ediyorlar, veya Dikmen vadisinin güzelliğini seyredenler metroda olduğu gibi buranın da manevi sahibi olan Karayalçın'ı hiç hatırlamıyorlardır. Tıpkı, bunun gibi şimdi, zamları yapanlar halkın büyük ekseriyeti gözünde antipatik insanlar olarak görülüyorlar. Meselenin ekonomi ilmi bakımından görüntüsü gayet basittir. Çünkü, herkesin bildiği arz talep kuralı burada rolünü oynamaktadır. Geriye doğru on dört yıllık dönemde, bu kuralın temel felsefesi düşünülmeden alınan birçok kararlar ekonomik durumu bugünkü hale eriştirmiştir. Bu noktaya geliş sırasında, halka şirin görünmek için ya da tepkilerden çekinildiğinden alınmayan gerekli kararlar, ekonomiyi bugünkü sıkıntılı noktaya getirmiştir. Bu noktadan kurtulmak için yapılacak olanların tamamının küçük veya büyük kitlelerin canını acıtmaması mümkün değildir. Bu noktada tabiat kanunlarının benzerinin sosyal kanun olarak da mevcut olduğunu ifade etmek itiyoruz. Başka bir ifade ile dünyada mevcut sosyal bünyeye ait kanunlarla tabiat kanunları gerçekte aynı esasa dayanırlar, fakat her iki bünye de ayrı ayrı şekillerde görülürler... Kamu harcamalarında devletin gerçek gelirinden ya da ilerde geriye ödeyeceği paralardan gayri başka nakit imkanını kullanmak mümkün değildir. Bunun aksini yaptığınız takdirde, yani banknot matbaasını çalıştırdığınız, gerçekte olmayanı kullanmaya kalktığınız takdirde, işte şimdi içinde bulunduğumuz ekonomik durum hasıl olur. Bize göre, hükümet yukarıda bahsettiğimiz gerçeklere uygun olarak bir yandan kaçınılmaz zamları yapmakta, bir taraftan da kamu gelirlerini arttırmaya çalışmaktadır. Dileğimiz, hükümetin çekinmeden doğruları yapmakta kararlı olmasıdır.