Öyle anlaşılıyor ki, IMF'den sağlanan 19 milyar dolar krediye rağmen, Türkiye'nin tamamen krizden kurtulabilmesi için, fedakârlık yine halka düşüyor. Gerek IMF çevreleri, gerek bizzat Ekonomi'den Sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş'in sövlev ve demeçlerinde, sık sık "tasarruf"tan bahsediliyor. Nereden bakılırsa bakılsın; "tasarruf" dendi mi, ister istemez akla öncelikle geniş halk kitleleri geliyor. KEMER SIKA SIKA Oysa, halk kitlelerinin şimdiye kadar "kemer sıkmak"tan takatleri tükenmiş durumda... Değil tasarruf etmek, elde avuçta zaten nakitleri yok. Şiddetli bir geçim sıkıntısı içindeki halktan, "tasarruf" istemek veya beklemek, peşinen yanılmak anlamına geliyor. "Sadece halk tabakalarından değil, bütün milletten tasarruf isteniyor" denilebilir. Bu görüş, bizleri yanıltmamalı. Zira, zaten milletin büyük bir bölümü, sıkıntıyı iliklerine kadar duyuyor ve çekiyor. ÖNCE DEVLETTEN Tasarrufun yanı sıra, temel gıda maddelerine, mutfak gazına, elektriğe, suya, ulaşıma yapılan zamlar halkı giderek perişan ediyor. Eğer, yeni ekonomik programın sağlıklı bir şekilde uygulanabilmesi için mutlaka "tasarruf" gerekiyorsa, buna acil olarak devletten başlamanın tam zamanı yaşanıyor. Üstelik, Türk milletinin sırtında bir kambur gibi duran, KİT'lerden kurtulamadıktan sonra, halktan istenen fedakârlığın ne anlamı kalıyor ki. Müsteşarlar, danışmanlar, uzmanlar, müstahdemler saltanatının sürdüğü bir devlet organizasyonunun, basite indirilmesi ile başlayacak, yapısal reformdan başka çıkar yol yoktur sanırız. ÇARÇUR EDİLMEMELİ Bu arada, yeri gelmişken, IMF'den zorlukla elde edilen kredinin artık çarçur edilmemesi icap ediyor. Özellikle bürokratik engellemelerin, keyfi yatırımların hiç mi hiç yeri olmamalı. Bakınız iki üç günde yeni bir yasaya kavuşan TELEKOM'un satışının bile ancak 3 yılda gerçekleşebileceği, bizzat Derviş tarafından seslendiriliyor. Yıllar yılı büyük ümitler beslenen özelleştirme, hâlâ yerli yerinde sayıyor. YAPISAL REFORMLAR Aslında, programın temel dayanaklarının istikrar ve yapısal reformlara bağlı olduğu da resmen ifade ediliyor. Ancak, istikrar ve yapısal reformlar adına, faturanın halka çıkarılmamasına azami gayret gösterilmediği de şimdiden anlaşılıyor. Velhasıl, Derviş, kendisine gönül bağlayan geniş halk tabakalarını sukutu hayale uğratmamanın yollarını mutlaka bulmalı...