Öfke ile kalkan kriz ile oturur!..

A -
A +

Gerçekten de; ötedenberi çoğu insanlarımız arasında öfkenin tahribatı sanıldığından da büyük oluyor. Aslında, son ekonomik bunalımın temelinde öfkeyi aramamak gerekiyorsa bile, startında büyük rol oynadığı görülüyor. Üstelik, Cumhurbaşkanı, Başbakan ve nihayet Başbakan Yardımcısı Bakan arasında gelişen diyaloğun, öfke denilen illet yüzünden krizi başlattığı da biliniyor. Devlet ve öfke Oysa, öfkenin devletin en üst kademesinde hiçbir yeri bulunmamalı. Belki çok zorluklar içinde geçen günlük hayatımızda, ister istemez öfkeleniyor fakat çoğu kez sonra da pişmanlık duyuluyor. Ama, öfkenin devlet kademesinde yuvalanabilmesinin izahı gerçekten de zor. Nitekim, öfkenin nelere mal olduğu, bütün dehşetiyle yaşanıyor. Ekonomik sıkıntıdan mı, siyasi bunalımdan mı, sosyal çöküntüden mi, yediden yetmişe artık herkes bir "öfke" içinde. Daha doğrusu; artık çok çabuk kızıp, hemen öfkeleniyor ve bir çırpıda bütün köprüleri uçuruyoruz. Yanlış beklenti Gerçekten de; özellikle siyasetcilerimiz ve çoğu üst düzey yöneticilerimiz hatta bazı ünlü işverenlerimiz, işçi liderlerimiz devamlı bir hırçınlık ve kızgınlık içinde bocalıyor. Ard arda gelen olaylar, çıkan sorunlar beklenmedik gelişmeler, belki insanlarımızı böylesine tedirgin ediyor. Tedirginliğin doğurduğu öfke, gün geçtikçe toplumu kemiriyor. Zaten öfkenin, sahibine de hiçbir şey kazandırmadığı ötedenberi biliniyor. Oysa; insanoğlunun, özveri göstereceği, fedakârlık yapabileceği alanları, fırsatları olmalı. Özellikle politik hayatımızda, kendini gösteren "zaaf", aynı zamanda ülkenin kalkınmasını, vatandaşlarımızın huzur ve refah içinde yaşamasını önlüyor. Yıllardan beri partizanlık illetini aşamayan Türk siyasi hayatının içinde bulunduğu duruma göz atıldığında, yürekler acısı bir tablo ile karşılaşılıyor. Bunca dış problemimiz ve düşmanımız varken, olayları büyütüp büyütüp, kriz haline getirmemizin acı faturasını da bizzat halkımız çekiyor. Kaynağı ne olursa olsun, öfkenin bir an önce dinmesi gerekiyor. Frene basılmalı Ülkeyi saran bu belâdan ne kadar çabuk kurtulabilirsek o kadar mesafe alabileceğimizi söylemek için uzman veya kahin olmaya lüzum yoktur sanırız. Burada önemli olan, gerçeklerin ışığı altında olayları değerlendirip kabullenmek... Her şeyden önce, olaylar ve sorunlar karşısında hareket kabiliyetimizi yitirmememiz, gerektiğinde frene basmamız icap ediyor. Gerçi, bir haksızlık, bir temelsiz suçlama karşısında insanın kızmamasının, sinirlenmemesinin çok güç olduğu biliniyor. Tarihi sorumluluk Her şeye rağmen, "öfke ile kalkıp, kriz ile oturan" devlet ve hükümet büyüklerimizin, tarihi sorumlulukları unutulmuyor. Gerçi, ekonomik "krizin" kapıda hazır beklediğini ısrarla savunanlar bulunuyor. Yani MGK'nın çatısı altında en üst düzeyde çıkan kavganın, krizi sadece çabuklaştırdığı öne sürülüyor. Nereden bakılırsa bakılsın, böyle bir krize engel olmayanların; uzmanından bürokratına hatta bakanlarına kadar tam kadro yönetimde kalması, artık imkansız gibi görünüyor. Türk halkının öfkesini süratle dindirmek gerekiyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.