Sümerzede Trabzon

A -
A +

"Tartışmasız" büyüklüğü tartışılır oldu... Sıradanlaştı, Anadolu beyi... Dışarı çıkamaz oldu, Avrupa fatihi... "Büyüktü" büyüklük "tarifesinden" de düştü... Gitti, ligin "tadı, tuzu, rengi" Trabzonspor, gitti... ... Güya 31 Aralık 2000'de liderlik koltuğunu ele geçiren Özkan Sümer, bu kongreyi bir nevi camiasına "kurtuluş savaşının" kazanılması olarak müjdelemişti... Güya bordo-mavili camia, acıları, kahırları unutacaktı... Güya bu camia kurtuluş savaşını kazanmıştı... Ama hiçbir Trabzonspor'lunun, hiçbir zaman akla hayale getirmeyeceği, getirmek de istemediği acıları, kahırları yaşadı, bordo-mavili camia bu son 22 aylık Sümer döneminde... Bakın, o kazandığı savaşı camiasına "kurtuluş" olarak nitelendiren, yeni dönemin yeni lideri Özkan bey, bu topluluğa neler vaad etti , neler yaptı, neler yaşattı ?... Trabzonspor'da yeniden "hesap vakti" yaklaştı... Birilerinin, "sandık" öncesi yaptığı gibi, camianın "yüzüne" değil, "önüne" ışık tutmak istiyoruz... İşte bir kaç "basit" örnekle, son "Sümer tarihi" ... "Biz biriz, biz biziz, biz Trabzonspor'luyuz" dedi... Birlik ve beraberliği görevlerinin ilk sırasına yerleştirdi... Ama, camiası onun döneminde en büyük bölünmeleri, kavgaları yaşadı... Bütünleşmenin aksine, bölünmede başrol oynadı... "Kendi öz kaynaklarımıza yöneleceğiz" dedi... Yerliyi, yerlinin yerlisini hedef gösterdi... Ama, Trabzonspor onun döneminde Türkiye'de kadrosunda en çok yabancı bulunduran takım ünvanını elde etti... "Hiç bir futbolcuyla özel sözleşme imzalanmayacak" dedi... Lange ile yapılan "özel" anlaşmayı kınadı... Ama Marco ve Jarro ile "özel anlaşma" imzaladı. "Diktatör değil, demokratik başkan olacağım" dedi... Ama, kısa dönem içinde yönetiminin 6 önemli ismi yönetimden, 2 yöneticisi görevlerinden, Sümer'i "diktatör" olmakla, kararları tek başına vermekle suçlayarak istifa etti... Seçildiği gün "Sağlıklı, uyumlu, plan ve projesi hazır bir yönetim kurulu oluşturduk" dedi... Ama, seçimin ertesi günü, kongrede delegelerin en çok oyunu alma başarısı gösteren iki önemli ismi, "Bizim yönetimde olduğumuzdan haberimiz yok" açıklamasını yaparak, yönetimin ne denli sağlıklı (!) olduğunu gösterdi. "Teknik direktörlerin asla işine karışmam" dedi... Ama, Trabzonspor'un kimi alacağına, satacağına, hatta hangi sistemle oynayacağına karar veren kişi oldu. "Hatır-gönül ilişkisiyle hiçbir futbolcu başka kulübe verilmeyecek" dedi... Ama, bir değil 5 futbolcusunu birden, dönemin bir bakanı hatırına Malatyaspor'a "hesapsız" verdi. "Kasetten izlenerek futbolcu alınmayacak" dedi... Ama kasetten futbolcu izleyerek transfer etti... "Trabzonspor bugünlere işbilmezlerin yanlış transfer politikaları ile düşmüştür" dedi... Ama tek yetkili olarak yaptığı transferlerin yüzde 90'ı kulübe zarar getirdi. Bu nedenle, yönetimi ikinci dönemde kendisine transfere el sürdürtmedi. "Trabzonspor gibi bir kulüp futbolcusuna başkanın, yöneticisinin ofisinde imza attırmamalı" dedi... Ama, onun döneminde futbolculara menecer ofislerinde, otel köşelerinde imza attırıldı... "Yönetim futbolcusuna verdiği sözü her ne şartta olursa olsun tutmalı. Bu konuda yaşananları bildiğimizden hassas olacağız" dedi. Ama, 1.5 sezon içinde transfer ettiği üç önemli futbolcu söz ve sözleşmenin gereği yerine getirilmediği gerekçesiyle Trabzon'u terketti... Futbolcular bu kısa dönemde iki kez para isyanı çıkarttı... "Teknik kadro ve futbolcu kadrosunda istikrarı sağlayacağız" dedi... Ama, 1.5 sezonluk dönemde takımın başında üç ayrı teknik adam çalıştı. Bu dönem içinde kadrosu en fazla sirkülasyona uğrayan takım Trabzonspor oldu. Sonuç; Sümer'in 5. sırada aldığı Trabzonspor, tarihinde hiç görülmedik biçimde, küme düşmekten zar-zor kurtularak 14. sırada sezonu tamamladı... Bu sezon ise 12. sırada... Şimdilik, taraftarı kendi evinde 210 gündür galibiyete hasret...Takımın "değeri" düştü...Kulübün gelirleri "geriledi"... Neredeyse "pul parası" olan bilet fiyatlarına rağmen, taraftarı tribünleri terketti... Sözün özü; Tarih, bu dönemi; sağlıksız oluşan yönetimiyle, bilinçsiz yapılan transferleriyle, çelişki dolu kararlarıyla, sürekli iç çatışma yaşayan yönetimiyle ve "tarihi" başarısızlıklarıyla anacak... Ama dönemin lideri, 2 yıllık sürede yaptıklarıyla değil yapamadıklarıyla yargılanacak... mtkum@tg.com.tr

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.