Kadıköy’de Başak hasadı

Süper Lig ormanının bu sezonki hâkimi, Kanarya namlı, Kartal pençeli yok edicisi dün gece Kadıköy savanında avdaydı. Bir zamanlar dişli, şimdi ise ismi var cismi yok şehirli çocuklar gemi azıya almış, bu korkunç güç karşısında başaklar gibi biçilmeyi kabul edercesine sahnedeydi. Yaklaşık 40 bin hayran av sahasındaydı. Onların coşkulu tezahüratlarıyla her şey bir çırpıda olup bitti. Rakibin turuncu renginin kırmızıyı andırmasından mıdır bilinmez, beklenenden daha iştahlı bir giriş yaptı mekânın sahibi… Evet Fenerbahçe’nin Başakşehir karşısındaki iştahı, güçlü bir yırtıcının çaresiz kurbanı karşısındaki vahşi bir avı gibi sahnelendi gözümün önünde.

Takım olmanın farkı

Bosna dağlarının aslanı Dzeko, komşunun oğlu Tadic’le birlikte saldırıyor, pençelerini Amazonlarda bilemiş Fred nefes aldırmıyordu. Küllerinden doğan İrfan Can kanattan bastırıyor, hemen arkasından Ferdi bindiriyor. İsmail basmadık yer bırakmıyor, Szymanski bir anlık gafletin bedelini ödetmek istercesine fırsat kolluyordu. Rakip sadece bedenen sahadaydı. İlk darbe, hücumculara nazire yapan bir performansa sahip Djiku’dan geldi. Şehirli çocuklar o kadar çaresizdi ki, halı sahada “Biz de para verdik, biraz da biz oynayalım” diyen garibanlar kadar bile seslerini çıkartamıyordu.

Yenisine bakalım…

Sanki yer gök sarı lacivertti, sanki Fenerbahçe çok daha fazla oyuncuyla oynuyordu. Kanat ortaları, şutlar, kusursuz pas trafiği… Aklınıza gelen her türlü hücum organizasyonu denenirken, Livakovic ancak takım arkadaşları tarafından “uyumasın” diye kendisine verilen toplarla kadraja giriyordu. Bütün bunlar olurken sadece 20 dakika geride kalmış ve skor 3-0’a gelmişti bile. Başakşehir ancak bundan sonra daha fazla yememek adına çabalamaya başladı. Kapanışı, Batsman-Szymanski işbirliğiyle yapan Fenerbahçe, ligdeki en net galibiyetini alıp, 13’te 13 yaparak yeni avını beklemeye geçti.