Afganistan-Pakistan gerginliği!

A -
A +
Asya karışıyor…
Güney Asya’da Afganistan ve Pakistan arasındaki gerilim, bölgesel istikrarı tehdit eden bir karabulut gibi yükseliyor. Ancak dünya henüz bu gerginliğin farkında değil!
9 Ekim 2025 tarihinde Pakistan Hava Kuvvetleri’nin Kabil, Host, Celalabat ve Paktika bölgelerine düzenlediği hava operasyonları, iki ülke arasındaki hassas dengenin bozulduğunun bir göstergesi. Operasyonların hedefi, Pakistan Talibanı (TTP; Tehrik-i-Taliban Pakistan) lideri Noor Wali Mehsud’un saklandığı iddia edilen kamplardı. Bu saldırılarda 15 sivil hayatını kaybetti ve 100’den fazla kişi yaralandı.
Ertesi gece, Taliban güçleri misilleme olarak Spin Boldak, Torkham ve Chaman sınır karakollarına saldırılar düzenledi. Pakistan ordusu, 23 askerinin hayatını kaybettiğini bildirirken, Taliban 58 Pakistanlı askerin öldürüldüğünü iddia etti. Çatışmalar, Kandahar ve Helmand bölgelerinde insansız hava aracı saldırılarıyla devam etti ve 19 Taliban mensubu hayatını yitirdi.
 

Durand Hattı tarihsel bir bagaj!

 
Bu gerilim tarihsel bir mirasın ağır yükü aslında. 1893’te Britanya İmparatorluğu tarafından çizilen Durand Hattı, 2.640 kilometrelik bir sınır olarak iki ülkeyi ayırıyor. Pakistan için bu hat, ulusal egemenliğin sembolü olsa da Afganistan için sömürge döneminin tartışmalı bir kalıntısı. 2021’de Taliban’ın Kabil’de kontrolü ele geçirmesinden bu yana, TTP’nin Pakistan’a yönelik saldırıları dramatik bir artış göstermeye başladı.
Kimi uluslararası verilere göre, 2025 yılı, 600’den fazla TTP saldırısıyla son on yılın en kanlı dönemi oldu. Pakistan, Afganistan’ı TTP’ye güvenli liman sağlamakla suçlarken, Taliban bu iddiaları reddediyor ve Pakistan’ı provokasyonla itham ediyor. Dolayısıyla her iki ülke de ağır bedeller ödüyor! Pakistan, "Hayber Pahtunhva" bölgesinde 2.400’den fazla güvenlik görevlisini kaybetti! Afganistan ise ekonomik çöküşle mücadele ediyor ve gıda ithalatının %80’ini Pakistan’dan sağlıyor!
 

Bölgesel dinamikler ve küresel aktörler

 
Bu gerginlik, yalnızca iki ülke ile sınırlı değil; bölgesel ve küresel aktörlerin gölgesi altında şekilleniyor. Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi’nin bir parçası olan Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru (CPEC), Pakistan için hayati bir öneme sahip. Afganistan ise, Hindistan’ın artan diplomatik ilgisine mazhar ve bir şekilde kendi politikasını üretiyor. Taliban Dışişleri Bakanı Amir Khan Muttaki’nin yakın zamandaki Delhi ziyareti bunun bir göstergesi. DEAŞ-Horasan gibi grupların kaos ortamından beslenmesi, her iki taraf için de ortak bir tehdit aslında...
 

Peki, bu krizden çıkış mümkün mü?

 
Diplomasi, şüphesiz en umut verici yol. 15 Ekim’de, Katar ve Suudi Arabistan’ın ara buluculuğuyla 48 saatlik bir ateşkes sağlansa da bu geçici sükûnet, derin sorunların çözümüne yetmedi. Afganistan son aylarda başta Rusya, Hindistan olmak üzere süper güçlerle taktiksel manevralar yapıyor. ABD’nin yeniden Afganistan’da bir askerî üs kurma isteği de masada duruyor! ABD bölgeye geri dönmek istiyor. TDT Liderler Zirvesi’nde de “Afganistan Çalışma Grubu” adıyla yakından iş birliği yollarını açan bir misyondan söz edildiğini hatırlatalım!
Öte yandan Pakistan’ın da Çin ile gittikçe artan temasları dikkat çekici. Pakistan Türkiye ile geçmişten günümüze sıcak ilişkileri olan bir dost ve kardeş ülke konumunda. Türkiye’nin de yakın zamanda her iki ülke arasında bir ara buluculuk girişiminde bulunacağını değerlendiriyorum. Bölgesel istikrar Afganistan, Tacikistan gibi küçük ülkelerin istikrarıyla yakından ilişkilidir zira.
Hasılı kalıcı barış için, Durand Hattı’nın statüsü, TTP’nin faaliyetlerinin kontrol altına alınması ve ekonomik iş birliği gibi temel meseleler çözüme kavuşturulmalı. Her iki ülke, ortak tarih ve kültürel bağlarla birbirine bağlı ve bu bağlar, çatışmadan çok iş birliğini teşvik etmeli. Ticaretin durması, mülteci akınlarının artması ve bölgesel istikrarsızlığın derinleşmesi ne Pakistan’a ne de Afganistan’a fayda sağlar nitekim.
Kronikleşen bu sınır sorunu acilen çözüme kavuşturulmalı.  
Dolayısıyla diyalog ve uzlaşma, yalnızca bir seçenek değil, bir mecburiyet.
 
 
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.