Önceki gün Millî Eğitim Bakanlığı 15 bin gencimizin öğretmen atamasını yaptı... Beştepe Millet Kütüphanesi’nde gerçekleştirilen törende Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan kürsüdeki butona basarak atamaları resmen gerçekleştirdi. Toplam 15 bin sözleşmeli öğretmen Millî Eğitim Bakanlığı kadrolarına atandı. Bu atama ile Türkiye’de fiilen görev yapan öğretmen sayısı 1 milyon 49 bin 564’e yükseldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptığı konuşmada bugün görevdeki her 10 öğretmenden 8’inin AK Parti döneminde atandığını söyledi. Erdoğan;
“Öğretmen, kendisine emanet edilen, cevher olan öğrencisini büyük bir sabırla, şefkatle, merhametle işleyen mücevher ustasıdır. Öğretmen, öğrencisine sadece bilgi aktarmaz, aynı zamanda onun fikrini değiştirir, ufkunu genişletir, hayata ve kendisine yönelik bakış açısını tıpkı bir kuyumcu titizliğiyle ilmek ilmek dokur, işler, tekemmül ve inkişaf ettirir” dedi.
Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin bütün gün 81 ilden gelen öğretmenlerle birlikte birçok etkinliğe katıldı. Bakan Tekin bana göre son otuz yılın gelmiş geçmiş en vizyoner, en üretken bakanı olmasının yanı sıra bir mefkûre ve mücadele adamı. Çünkü Bakan Tekin uzun yıllar görmezden gelinen bütün konulara el attı, çözüm yolları aradı. Ve buldu da…
Cumhurbaşkanımızın eğitime verdiği itina ve önemi biliyoruz. Öyle ki en yüksek bütçenin Millî Eğitim Bakanlığı’na verildiğini söyleyelim. Ancak Cumhurbaşkanımızın eğitimle ilgili arzu ve beklentisini hayata geçiren mimar hiç şüphesiz Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’dir.
Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli millî ve manevi değerlerimizin, binlerce yıllık kadim kültür ve medeniyet kodlarımızın kırık cam parçaları gibi bir türlü bir araya gelemediği, bizatihi getirilmediği bütün ihmaller zincirinin kırılıp yerine Türk-İslam kültürü ve seciyesinin, ikame edildiği modelin adıdır.
İlim ve irfanın, hikmet ve ahlakın eksik olduğu bir eğitim sisteminde, kaliteli insan yetiştiremezsiniz nitekim. Bakan Yusuf Tekin bu gerçeği gördü. Bugün Millî Eğitim Bakanlığında uzun yılların ihmaller zinciri bir bir kırıldıkça, öze dönüldükçe birilerinin çıldırmasının tek nedeni de tam olarak budur!
Türkiye Yüzyılı Maarif modeli bir yandan ülke sathında hayata geçirilirken Nizam-ı âlem ve Türk Cihan Hâkimiyeti Mefkûresi ruhu “Türk Yüzyılı” mefkûresiyle kucaklaşıyor. Nasıl mı?
Millî Eğitim Akademisi Başkanlığı’nın düzenlediği 24 Kasım etkinliklerine Türkistan coğrafyasındaki Türk cumhuriyetlerinde ve diğer dost ülkelerde bulunan Türk maarif okullarında görev yapan yabancı öğretmenler de ilk kez bu programa davet edildi.
Türkistan’dan gelen öğretmenlerle tanışıp sohbet ettim. Türk okullarında çalışmaktan çok mutlu olduklarını ifade ettiler. Millî Eğitim Akademisi Başkanlığı’nın bu ince ve zarif yorumu gerçekten de bu etkinliğin en etkileyici yanı oldu diyebilirim.
Türk Akademisinin hazırladığı Ortak Türk Edebiyatı, Ortak Türk Tarihi ve Ortak Türk Coğrafyası gerek Türkiye’deki gerekse de Türk Cumhuriyetlerindeki liselerde okutuluyor. Türk Cumhuriyetleri ve Türkiye Millî Eğitim Bakanlıkları arasında yakın iş birlikleri artarak devam ediyor. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nin Türk Cumhuriyetleri tarafından da hayata geçirilmesi en büyük arzu ve beklentimizdir. Bu beklentinin neşvünema bulacağı günler uzak değildir.
24 Kasım Öğretmenler Günü etkinliği dolu doluydu. Öğretmenlerle birlikte kahvaltı edecekleri salona Bakan Yusuf Tekin ve Bakan Yardımcısı Ömer Faruk Yelkenci’nin ellerinde çiçek sepetleriyle girmeleri ve tek tek öğretmenlere çiçek takdim etmeleri gerçekten de çok şıktı.
Millî Eğitim Akademisi Başkanı Prof. Dr. Ali Fuat Arıcı’nın öğretmenleriyle yakından ilgilenmesi, her etkinlikte yanlarında olması yanında, Daire Başkanı Bekir Şirin’in güzel Türkçesiyle hitapları ve nazik diyalogları, öğretmenlere mihmandarlık yapan Şube Müdürü Uğur Bayram’ın dikkatli, hassas ve zarif yaklaşımları gerçekten sıra dışıydı.
Özel bir okuldan gelen bir öğretmenle yaptığım sohbette bana söylediği şu sözler her şeyi özetliyordu aslında: “Ben buraya gelirken ön yargılarım vardı. Ancak şahit olduklarım karşısında artık o noktada değilim!”
Daire Başkanı Bekir Şirin’in büyük Malatya sevdasına tanık oluyorum bir de. Hayır hayır, kendileri Malatyalı değil! “Ben Trabzon asıllı Malatyalıyım” diyor bana. Gençlik yıllarında Malatya’da öğretmenlik yapmış. Malatya öyle bir iz bırakmış ki; kalbinde bir sevdaya dönüşmüş. Bir Malatyalı olarak bundan iftihar ettim elbette.
Hasılı çok güzel duygularla programdan ayrılıyor ve Millî Eğitim Bakanlığı’na bizatihi teşekkür ediyorum...

