İran’ın savunma doktrini dört dörtlük yara aldı!
İsrail’in "Demir Kubbe’si" de Siyonizm’in başına çökerek yüzde yüz prestij kaybettirdi. Katil Netanyahu, son rezilliklerini icra ediyor. Onun da miadı dolmak üzere!
Esasında biri tarih boyunca bölgede bozgunculuk yapan bir fitne ve şer yuvasını temsil ederken öteki bölgede huzursuzluğun fitilini ateşleyen katil ve terörist uydu devleti olarak bu fitne ortamına benzin dökme, odun taşıma faaliyetlerini icra ediyor!
İran, son bir yılda direniş ekseni dediği doktrininin niçin binbir yerinden paramparça olduğunu doğru okuyamadı. Paralel devlet yapılanması, ikircikli siyasi tutum İran’ı yeni dünya düzeninde hızlı karar almada ve ülkenin dış politikasını yapılandırmada zorluyor, tabiri caizse sendelemesine neden oluyor.
İran, son yıllarda peşi sıra gelen suikastlar ve sabotajlarla sarsıldı. İstihbarat sistemindeki derin zaaflar, Tahran’ın hem iç güvenliğini hem de Orta Doğu’daki etkisini tehdit ediyor. MOSSAD’ın pervasız operasyonları, İran’ı kendi evinde savunmasız bırakırken, Tel Aviv’in sivilleri hiçe sayan ahlaksız yaklaşımı barış umutlarını yok edip bölgesel bir paniğe yol açıyor.
İran’ın istihbarat sistemi, tarih boyunca rejimi koruma odaklı bir yapı sergiledi, ancak yapısal sorunları hep eleştiri konusu oldu. Pehlevi döneminde kurulan SAVAK, ABD ve İsrail desteğiyle güçlense de halk nezdinde meşruiyet kazanamadı. 1979 Devrimi sonrası kurulan İstihbarat Bakanlığı (VEVAK) ve Devrim Muhafızları Ordusu’na (DMO) bağlı birimler, yeni rejimin güvenlik aygıtını oluşturdu. Ancak bu iki yapı arasındaki rekabet, İran’ın en büyük zaafı hâline geldi. VEVAK iç ve dış tehditlere odaklanırken, DMO bölgesel operasyonlarda öne çıktı. Kurumlar arası çekişmeler, koordinasyon eksikliği ve siyasallaşma, sistemi hantallaştırıp körleştirdi.
Son iki yılda İran’da gerçekleşen suikastlar, bu zaafı bütün çıplaklığıyla ortaya koydu. 2024’teki Haniye suikastı, Tahran’ın kalbinde bir güvenlik skandalı olarak yankılandı. MOSSAD’ın nükleer tesislere yönelik sabotajları ve siber saldırıları, İran’ın teknolojik eksikliklerini gözler önüne serdi.
Medya, bu operasyonları MOSSAD’ın başarısı olarak lanse etse de gerçek başka: Çünkü İran’ın istihbarat sistemi, öngörüsüzlük ve çürümüşlük batağında. İsrail, bu zayıflığı sömürerek İran’ı hem içeride hem dışarıda köşeye sıkıştırıyor. Tel Aviv’in bu pervasızlığı, yalnızca Tahran’ı değil, bölgedeki tüm direniş dinamiklerini hedef alıyor.
İran’daki istihbarat zaafları, ülkenin iç istikrarını da tehdit ediyor. Kurumlar arası rekabet, Tahran’ın hızlı karar almasını engelliyor. İçerideki toplumsal huzursuzluk, istihbarat birimlerinin dikkatini dağıtarak dış tehditlere karşı savunmasızlığı artırıyor. İsrail’in bu kaosu fırsat bilerek düzenlediği operasyonlar, İran’ın bölgesel etkisini temelinden sarsmaya başladı.
İran’ın bu krizden kurtulması için köklü reformlar şart. Öncelikle, VEVAK ve DMO arasındaki rekabet sona ermeli; istihbarat birimleri arasında koordinasyon güçlendirilmeli. Siber güvenlik ve teknolojik altyapı yatırımları, İsrail’in siber saldırılarına karşı kalkan oluşturabilir. Ancak Tahran’ın ikircikli ideolojik duruşu ve siyasallaşmış istihbarat yapısı, bu reformları zorlaştırıyor.
İran’ın istihbarat sistemi, rejimi koruma hedefinde kararlı olsa da hem iç hem dış tehditler karşısında hayli kırılgan. İsrail’in MOSSAD operasyonları, bu zaafları sömürerek Tahran’ı dize getirmeye çalışıyor. Tel Aviv’in bölgedeki yıkıcı rolü, barışa değil, kaosa hizmet ediyor. Ve İran, hep aynı fitne fücur İran! İsrail hep aynı katil İsrail!
Orta Doğu, bu krizden bakalım nasıl bir ders alarak çıkacak?
Meryem Aybike Sinan'ın önceki yazıları...