OYUN İÇİNDE TEHLİKELİ OYUN! -1-
HAZIRLAYAN: M. Kurtbay ÖNÜR
Gencecik bedenleri hapseden oyunlar, bilgisayar dünyasının adeta sanal suç dünyasına dönüşmesine sebep oldu. Çocuklarımız, çete savaşları, kirli para ve suç dürtüleri içinde büyüyor, gerçekle yalanı ayırt edemez hale geliyor
Birkaç yıldır ülke gündemi oldukça hareketli... Ergenekon, darbe girişimleri, topraktan fışkıran, denizden su üstüne çıkan silahlar, kafes operasyonları, ıslak imzalar, otobüslere atılan molotoflar, polis taşlayan çocuklar, kağıt yutan subaylar, başdöndüren bir gündem, ucunu bir türlü yakalayamıyorum. Gasteci tabiriyle; artık bombayı patlatmalı, gündeme oturacak bir habere imza atmalı. Ülke geleceği için faydalı bir şeyler yapmalı. Araştırıyorum, kafa patlatıyorum. Ve mevzuya ortasından iniyorum. Yeraltına...
BAŞIMIZA İŞ ALDIK!
Evet bir zamanlar çok kovaladım. Cinayetler, çete ve uyuşturucu operasyonları. Sonra ipin ucunu bıraktım gitti, baktım ki olmuyor. Bunları düşünürken hiç beklemediğim bir anda telefon çalıyor. Fısıltı mırıltı karışımı ama çok gergin bir ses "tamam" diyor, seni baba ile tanıştıracağım bu akşam... Benimle iş birliğine giden haber kaynağım, konuşmasını kısa kesiyor. Ve peş peşe yağan talimatlar... "Araba alma, taksi tutma, otobüs durağında in, sağa sola bakma, yanına kimseyi alma, kafana bir bere tak. Bir de cigara yak. Seni izliyor olacağız, şüpheli bir tavrını hissedersek daha çok beklersin orda!.." Bu sefer ben tırsıyorum. ne o iş mi alıyoruz yoksa başımıza...
Gençler kendilerini bilgisayar oyunlarına öyle kaptırıyor ki, gerçek hayatta bile kendilerini suçlu hissediyorlar. FİLM GİBİ...
İstanbul trafiği malum. Belirlenen mıntıkaya zahmetli bir yolculuktan sonra varabiliyorum. Sağa sola bakmıyorum, bakın şu işe ki bere de almamışım yanıma... Ama cigara yakıyorum, yeni bıraktım halbuki. Bir de ceza keserler mi? Yasak hemşerim, keserler valla. Stres, sıkıntı ben ki Nurtepe'de bozkurt rozeti ile 1 Mayıs takip etmiş, Taksim'de uyuşturucu satıcılarını izlerken Dolapdere çetesi tarafından linç edilmiş bir adamım. Ama bu iş başka!
Yanıma gri bereli bir genç yaklaşıyor. Koluma giriyor ve "Soru sorma yürü" diyor. Bu ne disiplin adımını adımıma uyduruyor. Yaklaşık 500 metre yürüyüyoruz. "Kıta dur!" yüzüme bakıyor, "Sakin ol korkma!"
Halbuki girdiğimiz kafe nezih bir yere benziyor. Bu kadar protokole ne hacet, adresi verseler bulurdum pekâla... Kafenin dibinde loş ışık altında oturan bir kaç kişiyi görüyorum. Gençlerden biri beni tepeden tırnağa süzüyor. "Adamım boynundaki makinanın küçüğü yok muydu? Dikkat çekeceğiz yav" diye, iş birlikçiyi fırçalıyor. Aman Allahım Kurtlar Vadisi gibi... İşte karşımda bir mafya babası ve sağ kolu... Öteki de koruması olmalı. Koruma üstümü başımı arayıp, yokluyor. Ne olur, ne olmaz diye getirilen "tetikçi"leri. Beni baştan aşağıya inceliyor. İrtibatçı arkadaşım, "Baba bu adamdan zarar gelmez. Biz ona 'hoca' deriz. Yanlışı olmaz. Ne konuşursak onu yazar!" diyor. Ve 'yüksek müsaade'yle röportaj başlıyor...
BABA KONUŞUNCA
Yeraltı dünyasından birkaç ismin, bir gazeteciye itirafta bulunacak olması, çok garip bir duygu. Röportaj sırasında hiç bir ayrıntıyı kaçırmamaya çalışıyorum. Bizim "godfather" Bir parmak şıklatıyor, çaylar geliyor. Baba bana dönüp soruyor: "Seni buraya neden çağırdık biliyor musun?"
>> Tahmin edebiliyorum!
- Tahmin bile edemezsin. Sana yapacağımız itiraflarla ölümü göze aldık. Gözünü ve kulağını iyi aç ayrıntıları kaçırma... Tekrarı olmayacak zira! Adamlarından birine kaş, göz yapıyor; "Psiko" sen başla!
OYUN SATILIYOR
Psiko tam bir gangster, Sicilyalılardan fazlası var eksiği yok. Bir konuşuyor, pir konuşuyor; "Bazı internet kafelerde, büyük paralar dönüyor Kurtbay abi" diyor, "Misal mekan sahibi 7-8 çocuğa Knight oynatıyor. Bedavaya tabii... Çocuk parasını alıyor. Kafeci cukkasını.
>> Anlayamadım!
Anlatayım. Oyun '83 level' yani kademe... Mesela sen 50. kademeye geldin, koskoca 'Çar' oldun. Bu makamı satın almak isteyen bir sürü adam var ve aylarca da uğraşsalar gelmeleri mümkün görünmüyor. Halbuki bazı arkadaşlar için, bu on dakikalık olay... Bu para çocuklara kalmıyor tabii, cafe sahibi cukkayı alıyor. Eline bir harçlık kalırsa ne alâ...
MUSA OLAYINI HATIRLA
>> Bu paranın miktarı?
-Bir oyun karakteri 500 liradan, 5-6 bin liraya kadar alıcı buluyor. Ne kadar güç o kadar para. Eğer sen 83'üncü kademeye gelebildiysen imparatorsun, mevkiine paha biçilmiyor.
>> Oyun oyna para kazan, oh ne alâ ne alâ...
- O kadar da değil, o mevkiye gelebilmek bir yılını alır zira. İyi de artık kokuşmaya başladı. Mesela Erzurum'daki Musa olayı... Bazı internet kafe sahipleri bizzat işi organize ediyor. Hızlı çocukları oynatırlar, zaten onlar bağımlı 20 saat kalkmasa sıkılmıyo. Karakterler hastası olana 200-300 TL fiyat çekilip satılıyor. Öyle level, kademe atlamak kolay değil.
BASKINA BİLE GİDİLİYOR
>> Yani oyun içinde oyun var!..
Esas muhabbet ne biliyor musun. Musa olayı gibi... Oyunun datalarına giren zeki tipler var. Verileri değiştiriyorlar. Oyun karakteri güçleniyor, ya da level atlıyor. Misal 'süre kısaltmak' için 'Premium' denen bir atraksiyon var. Bu premium 100-200'e satılıyor. Premium alan oyun hastası, bağımlısı parayı ödeyemezse, her gün fiyat yükseliyor. Oyunu satan 'tefeci' gibi, bazen saflardan 400-500 TL. koparıyor. Bir olaya şahit oldum ki...
>> Nasıl bir olay!
- Mekan Büyükçekmece... Oyunun verilerini değiştiren bir uyanık... Kafe sahibinin karakterlerini hileyle çalınca, kafe sahibi "Bin lira borcun var. Eğer paramı vermezsen, ya ailene söylerim. Ya da parayı vermezsen seni vurdururum" diyor. Ve o çocuk bacağından vuruluyor.
Para hangi internet kafede daha çok dönüyorsa, "Hoopp!", bir semtteki kafe, ötekine 'baskına' gidiyor.
Sopalar, dayak gırla... İlçelerarası savaş!.. Offff.... Yeter... Salla gitsin ağabey.. Derenin boyu boğazı geçti...
BANKA SOY, ADAM ÖLDÜR
Psiko susma kararı alınca, bizim "godfather" sağ kolunu bir el hareketiyle konuşturuyor. Bölge şefimiz Aranbesk "Emrinle!", diye başlıyor dökülmeye, "Suskunluk yasasını bozduk ağabey. Ama ne yapalım. Banka soy!.. Adam öldür, uyuşturucu kaçakçılığı yap! Arabanla adam ez!.. Gasp et!.. Savaş ve döğüş, ayakta kal ve kazan!.. Nereye kadar abi. Bu dünyada işler hep böyle yürüyor. Artık insanlığımızdan utandık.
>> Suçlu gibi konuşuyorsun!
- Resmen suçun bağımlısı oldum. Artık nasıl olsa öldük. Bir sürü cinayet işledim. Araba çaldım, kuyumcu soydum. Kumarhanelerim bile var. Bir kalemde siliyorum suç kariyerimi. Çünkü hayata dönmek istiyorum. Ben bir bağımlıyım. Omerta bağımlısıyım. Omerta sanal dünyada çokca oynanan bir organize suç oyunu. Yaptıklarımız suç provası. Omerta'da tek başına bir şey yapamazsın. 5-6 kişi toplarsan, çete işleri yaparsın. E-5'te silahlı gasp yaparsın. Adam öldürüp para çalarsın, tek hedef gangster ya da mafya babası olup, servet yapmaktır. Burası sanal bir dünya. Oyun yüzünden defalarca derslerimi ektim. Ailemle arama duvar ördüm. Bunun bir oyun olduğunu unuttum. Kendimi öyle kaptırdım ki, gerçek hayatta bile suçlu hissediyorum. Suç provası yapa yapa, rüyalarımızda bile suç işliyoruz.
ARKADAŞIM HASTA OLDU
>> Oyunlar seni çok mu etkiledi?
Bunun beni değiştirdiğini sonra farkettim. F.Y. isimli bir arkadaşım oyun yüzünden anne ve babasıyla büyük problemler yaşadı. Psikiyatriste gittiler. Ders aldım. Gerçek hayata dönme zamanı geldiğini anladım. Hiçbir gerçek suça bulaşmadım. Ama böyle devam ederse olacağı o...
BENİ TAKİP EDİYORLAR
>> Bu oyunlarda etkin biri misin?
- Benim işim cinayet işlemek. Ailenin içine girmeye çalışan 'nob' yani bizim tabirimizle amele ya da çaylakları ben temizliyorum. Aileler arası çatışmalarda 'babaya', yamuk yapana sıkıyorum. Bu nasıl bir oyun ki, yolda yürürken arkamdan gelen var mı?.. diye geriliyorum. Geceleri kalkıp, acaba Omerta'da beni vurdular mı?.. diye yoklama çekiyorum!" Beni oyundan iten şey, bir arkadaşımın oyun yüzünden bilgisayarın fişini çeken ailesiyle tartışmasıydı. Bir şeylerin yanlış olduğunu o zaman farkettim. Tetikçiydim! Artık bir öğrenciyim.
ÇOCUK MUYUZ NEYİZ?
Mafya babası sazı tekrar eline alıyor,
- Bak abi seni buraya boşuna çağırmadık. 36 saat uyuyamadığım günler oldu. Oyunda kalabilmek, serveti ve adamları kontrol edebilmek için öteki suç örgütlerini yokluyorum. Sürekli mücadele ve takip halinde olmalısın. Bu oyuna yıllarını ve sıhhatini yatıranlar var. Çocuk olduğumuzu bile unuttuk. Bu yarış içerisinde yükselme ve kazanma kaygısı var. Bir nevi kumar. Benim yerimde baba olabilmek için arabasının anahtarını teslim eden oldu. Kabul etmedim. Çünkü oyun kumara dönmeye başladı. Biz elimizi eteğimizi çekmeye karar verdik. Tövbe ettik. Sanal dünyada ölüm fermanımızı imzaladık. Artık bizi yaşatmazlar. İtirafçı olarak sana ötüyoruz ya, örgütü, aileyi ele veriyoruz. Bari adam gibi haber yap da herkes ibret alsın!.. Sağ kolu ve muhasebecisi olan "Bölge Şefi"ne "Defteri kapat!" diyor. Herhalde beni indiricekler diyorum, neyse ki, (Muhasebeci hesabı ödüyor.)
OFFLINE ONLINE OLUNCA!..
Bir zamanlar "off line oyunlar" daha revaçtaydı. Yani al eline "joystick"i tek başına oyna... Oyunlara, "online oyunlar" yani farklı kişilerin de katıldığı organize oyunlar eklenince, bilgisayar dünyası adeta sanal suç dünyasına dönüşmeye başladı. Çocuklar, bilgisayar oyunlarının içine hapis olmaya, saatlerce ekran karşısında 'suç provası' yapmaya başladı. Erzurum'da vahşice öldürülen 12 yaşındaki Musa Kang olayı, Amerika'da onlarca çocuğun katledildiği okul baskınları, Almanya'da öğretmenini acımadan öldüren bir çocuğun psikolojisi, bilgisayar oyununda bir üst kademeye ilerlemek için çocukların ortaya koyduğu ürkütücü mücadeleyi gözler önüne serdi.
YARIN: SANAL DÜNYADAN ÇOCUĞUNUZU NASIL KORUYACAKSINIZ