İktisat, çok karmaşık zannedilse bile, özünde basit ilkelerle hareket eder. Neticede pratik ve pragmatik bir bilim disiplinidir iktisat. O kompleks teoremlerin, matematik formüllerle dolu finansal modellerin hepsi özünde bir şeyi hedefler : Fayda-maliyet analizi. Zira her beşeri ilimde olduğu gibi, iktisatta da mutlak doğru veya yanlış yoktur. Önemli olan optimum faydanın sağlanmasıdır. Ve tabii süreklilik ile devamlılığın temini. Türkiye'de cari açığın giderek artması, kısa vadede dış ticaret dengesinde bir iyileşme beklenmemesi birçok insanı tedirgin ediyor. Yine duvara toslar mıyız endişesi ufaktan da olsa zihinlerde yeşeriyor. Tabii her daim durmaksızın ve bıkmaksızın "işler iyi değil, vaziyet kötüye gidiyor" diyenlere de gün doğuyor. Zira kötümser olmak, hele medyada yorum yapıyorsan her zaman ekmek yedirir. İşler iyi giderken kötümser "temkinli yorumcudur"; gün gelip de işler biraz bozulur gibi olduğunda ise keyifle "ben dememiş miydim" diyebilme imkanını da elinde tutar böylelikle. Yani kötümserlik konforludur. Rakam ve halk Son günlerde revaçta olan bir görüş var: Ekonomik parametreler iyi durumda ama halkın ekonomisi ile makro ekonomi arasında bağ yok deniyor. Enflasyon düşüyor, bütçe disiplini işliyor, faizler geriliyor, büyüme devam ediyor, dış ticaret hacmi artıyor, turizm gelirleri rekor kırıyor ama halkın ekonomisi bundan etkilenmiyor! Böyle birşey nasıl olabilir? Makroekonomi dediğimiz şey, piyasadaki iktisadi değişimin rakamlarla ölçülmesinden başka bir şey değil ki... Devlet enflasyonu hesaplarken fiyatları uzaydan toplamıyor, çarşı-pazardan alıyor. Konut satışları da kredileri de patlarken, kredi kartı kullanan insan sayısı katlanarak büyürken, otomobil ve beyaz eşyanın satışları artarken bunlar başka ülkenin değil bu ülkenin insanlarının talebi. 2001'de üzerinden silindir geçen bir ülkeden bahsediyoruz. Dört yılda gelinen noktaya bakalım ve biraz insaflı, biraz hakkaniyetli olalım lütfen. Sıkıntılar var tabii ki ama ekonomideki gelişmeleri "halkın hayatından kopuk rakam salataları" olarak tarif etmek için biraz idrak ve iz'an yoksunu olmak lazım.