Aşkım sana ne diyorlar?

A -
A +

Dünya ülkeleri enflasyon denizine düştü, faiz yılanına sarıldı! Belki boğulmayacaklar, ama zehirlenmekten kurtulamayacaklar. Yağmurdan kaçarken doluya yakalandılar. İnsanlar işlerini kaybediyor, fabrikalar çalışmıyor, herkes ümitsiz. Tutundukları kurtuluş formülü: “Üretim daralacak, hayata pahalılaşacak, talep kesilecek, fiyatlar düşecek...” Adam demiş ya, “Başlarım ben böyle aşkın ızdırabına” diye, aynen öyle. Avrupalı ve Amerikalı yaktın beni TÜFE diye haykırıyor. Duyan yok. Faizleri arttırdıkça batıyorlar hâlâ uyanmıyorlar. Türkiye tam tersini yapıyor. Faizi öldürüyor, firmaları canlandırıyor, yatırımda patlama yaşanıyor,  Cumhurbaşkanı Erdoğan "Faiz her geçen gün, her ay inmeye devam edecek" dedi. Kurlar yükseleceği yerde düşüşe geçti. Neden? Rusya'dan kaçan para Türkiye'ye akıyor. Ağustos ayında 1261 yatırım teşvik belgesi alındı. Belge alan projelerin yatırım tutarı 47 milyar 473 milyon lira. Bu yatırımların gerçekleştirilmesiyle 31 bin kişi istihdam edilecek. Piyasalarda bayram var. Peki bu nasıl oluyor? Bir defa üretim artışıyla birlikte işsizlik 9,6 ile tek haneye indi. Bu son 8 yılın en düşük rakamı. Bakmayın siz pahalılık var diye şikâyet edenlere. Onların tamamı enflasyona duacı! Nasıl mı? Fiyatlar yükseliyor ama maaşlar da katlanıyor. 

 

Yılbaşında 2.800 lira olan asgari ücret bugün 5.500 lira… Gıda fiyatlarının enflasyon üzerindeki ağırlığı %25,32… 2.800 lira maaşın 708 lirası mutfak harcamasına gidiyor, asgari ücretlinin elinde 2.092 lira kalıyordu. Bugün 5.500 liranın 1.392 lirası gıdaya harcanıyor. Asgari ücretlinin elinde 4.108 lira kalıyor. Yani %100 artış var. Yıl sonunda asgari ücretin 8.000 lira olacağına kesin gözle bakılıyor...

 

Buradan şuraya geleceğim, enflasyonu önceden "insan yiyen dinozor" olarak resmederlerdi. Bugün bunu "pamuk prenses" olarak tanımlamak gerekir... Alay etmiyorum gerçekleri yazıyorum.. Enflasyon bugün bizim düşmanımız değil bir numaralı kurtarıcımız oldu... Emin olun. Bakın çalışanların ve emeklilerin maaşları enflasyona bağlı olarak sürekli yükseltiliyor... Paraların büyük bölümü tüketime gidiyor. Talep yoğunluğu sebebiyle fiyatlar zirve yapıyor. Ama şirketler büyük paralar kazanıyor… Daha çok üretim daha çok tüketim getiriyor. Ekonomide büyük canlılık yaşanıyor. Evet etiketler çok şişti, ama cepler de doldu. Vatandaşta korku yok parası var harcıyor. Hükûmetimizden Allah razı olsun. Halkını ezdirmiyor, "Veren el alan elden üstündür" diyerek imkânlarını sonuna kadar kullanıyor. Yüzler gülüyor. Alışveriş merkezleri ağzına kadar dolu. Herkes kapıdan iki eli dolu çıkıyor...

 

Bu durumda şirketlerin kârları katlanıyor çok vergi ödüyorlar, devlet de kazanıyor, vatandaşına daha büyük hizmet götürüyor... Şaka yapmıyorum... Olaya böyle bakarsanız ne kadar doğru tesbitte bulunduğumu göreceksiniz. Avrupa ekonomisindeki durgunluk dolayısıyla Türkiye’nin yaptığı ihracatta daralma yaşandığı haberi kocaman bir yalan. Sanayi sektörünün 9 aydaki ihracatı 140 milyar dolara dayandı. Sadece Almanya’da bu sürede 14.2 milyar dolarla rekor mal sattık. Hamzabeyli Sınır Kapısında 38 kilometrelik tır kuyruğu oluşmuş durumda. Avrupa’ya mal yağdırıyoruz. Talep daralsa bu tablo yaşanır mı?

 

Şirketlerin yüksek üretim yüksek satış yüksek kazanç elde etmeleri değerlerini arttırıyor. Borsa İstanbul’daki hisseleri kapışılıyor. Endeks 4 bin puana koşuyor. Yatırımcılar büyük paralar kazanıyor. Peki bunun kaybedeni kim? Muhalefet... "Hayat pahalılığına rağmen AK Partinin oyu nasıl artıyor?" diye hüngür hüngür ağlıyorlar… Bu nasıl oluyor? İşin başı enflasyon. Dedik ya önceden o bizim için bir dinozordu, Ama onu ehlileştirdik, uysal koyun hâline getirdik.

 

Şimdi o bizden biz de ondan razıyız... Yahu biz bu enflasyonu sevmeyelim de kimi sevelim ha, kimi?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.