Türkiye Gazetesi E-Gazete
Arama
Kaydet
a- | +A
Galatasaray, Arsenal zaferi ile "Türkiye''yi ayağa kaldırmıştı!" Sadece Türkiye''yi mi? Dünya''nın dört bir yanında, "nerede Türk varsa" orayı da!. ABD''den, Çin''e... Azerbaycan''dan Avustralya''ya... TV''lerde "durmadan zaping yaparken", bir yandan "Zaferin kahramanları olan Terim''leri ve talebelerini, sevinçleriyle, sözleriyle" takip etmeye, bir yandan da "milyonların coşkusunu, tepkisini görmeye" çabalıyordum!. Bir yandan da, "bütün bir gençliğim ve meslek hayatım" bir film şeridi gibi gözlerimin önünden geçiyor, "Türk sporundaki, Türk futbolundaki başarıların içinde, böyle bir coşkuyla, böyle bir heyecanla başka yaşadıklarımın olup olmadığını" hatırlamaya çalışıyordum!. Baba Gündüz''leri, Reha''ları, Turgay''ları, Suat''ları, Kadri''leri, Metin Oktay''ları, Mustafa Denizli''leri, ve daha bir çoklarını anıyor, "içlerinde bugünleri yaşayanların" kimbilir ne kadar mutlu olduklarını düşünmeye çabalıyordum!. Bir ara Kopenhag''daki spor yazarlarıyla "maç sonrası röportajlar yapan" bir kanalda durukladım; hangisiydi şimdi hatırlamıyorum! Ama, Attila Gökçe''nin "söyledikleri" bana göre "gecenin en değişik ve çarpıcı" lâflarıydı!. "Tabii", benim dinleyebildiklerim içinde!. Gökçe, "Bu başarıda, Galatasaray''ın kurucusu Ali Sami Yen''den başlayarak, bugüne gelişte Galatasaray''a omuz vermiş herkesin payı olduğunu, zaferin alt yapısını da Galatasaray kültürünün oluşturduğunu" söylüyordu!. İşte "o anda" içimde "giderek büyüyen bir sızıltı" hessettim!. Elbette Ali Sami Yen''lerin "Baba" Gündüz''lerin ve "çağdaşlarının" bugünleri görebilmeleri zordu!. Keşke görebilselerdi! "Keşke" Metin Oktay görebilseydi!. Ve de, keşke... Keşke... "Rahmetli" Turgut Özal görebilseydi!. Keşke... Keşke... "Rahmetli" Turgut Özal "Parken Stadı''nın şeref tribününde" oturmuş olsaydı!. Keşke... Keşke... Sanayide, ticarette, modernleşmede, çağ atlamada ve "Batı uygarlığında olan herşeyin Anadolu''da da olması" atağında, "Türk Sporuna sağladığı büyük desteğin", bugün verdiği "büyük muhteşem meyveyi görebilmenin keyfini" yaşayabilse idi!. Türk Futbol Kanunu''ndan, yemyeşil sahalara, gece ışıklandırılmalarına kadar "futbolumuza getirdiği vizyon", elbette ki Galatasaray''ın UEFA Kupası''nı kazanmasının temelindeki harçların en güçlüsüydü!. Ve işte o sırada, "rahmetli" Özal''ın gülen yüzü ve "elveda" der gibi "son el sallayışı" gözlerimin önüne geldi!.. Göz pınarlarımda tutamadığım yaşlar, yavaş yavaş kirpiklerimin arasından yanaklarıma doğru yuvarlandı!. Sevinçten mi, elbette!. Hüzünden mi, belki!. Keşke... Keşke... Özal bu geceyi yaşayabilseydi!. Keşke...Keşke... Galatasaraylılar "kucaklarında getirdikleri" büyük kupayla "Onu, evinde ziyaret edip" teşekkür edebilseydiler!. Ben Galatasaray yönetiminin, ben Fatih Terim''in, ben Galatasaraylı futbolcuların yerinde olsam, önce Ali Sami Yen''in, sonra da Turgut Özal ''ın mezarlarını ziyaret eder, "onlara teşekkür ederdim!." Neymiş?.. Bazıları haftalardır tutturmuş gidiyorlardı: "Arsenal''in yıldızları... Arsenal''in yıldızları... Yok Bergkamp''mış... Yok Overmars''mış... Yok Henry''miş... Yok Petit''miş... Yok Kanu''ymuş... Yok Suker''miş... Yok Seaman''mış.. Yok şuymuş... Yok buymuş..." Hemen hemen her kanalda, her spor sayfasında "kafasını Arsenal''in yıldızları ile bozmuş" onlardan "büyülenmiş ve korkmuş", onların yanında "Galatasaray''ın yıldızlarını küçük, bu yıldızların ışıklarını silik gören" birkaç spor yazarı ya da yorumcu meslekdaşım vardı. Ne yazık ki; maç gününe kadar "bunu işleyerek" Galatasaray''lı futbolcuların üzerindeki baskıyı "bilmeden ve istemeden" arttırdılar! "Moral motivasyon gayreti içindeki" Fatih Terim''in ve Doktor Turgay Biçer''in işini zorlaştırmak için adeta yarıştılar!. Hele hele İlker Yasin ile Erman Toroğlu!.. Maçtan sonra Erman Toroğlu "tecrübesi ve pişkinliği ile" durumu idare ederken, İlker Yasin hâlâ "Arsenal''in yıldızları ile ilgili nutukları atıyordu!." 10 kişi kalmış, yarısı "sarı kart cezalısı", yarısı da "sakat sakat oynayan" Galatasaray''a 95 ''inci dakika ile 120''inci dakikalar arasında "kupayı getirecek tek golü atamayan" ve de "penaltı atışlarında" dökülme yarışına giren yıldızlar!. Ne yıldızlarmış mübarekler!. Biz "kendi yıldızlarımızın değerini bilmiyoruz" anlaşılan!. Bilmiyorum, Arsenal''in takımından hangisini alıp "Çarşamba gecesi oynayan Galatasaray''a koyardım?" Belki belki, bir "Overmars!." İyi de "acaba kimin yerine?" Yooo!. "İşte bu kafamız yüzünden", Galatasaray''ın UEFA Kupası''nı kazanmasına "inanacağımız gelmiyor!." "Büyük yıldız" Petit!.. Bilmem ki, "sadece" Galatasaray''da değil, Türkiye''de kaç tane "Petit gibi" futbolcu var!. "Bitmiş" Suker''i, Hagi''nin "sağ bacağı ile" değişir miyim? "Şımarık" Seaman''ı maçın kahramanı Taffarel''in yerine koymanız mümkün mü?" Acaba Henry''i, Bergkamp''ı ve Kanu''yu "bugünkü halleri ile ve de toptan" Hakan''la değişmek isteseler, "Galatasaray takımının patronu" Fatih Terim ne cevap verirdi? Ben Terim''in yerinde olsam tereddütsüz "hayır" derdim!. İşte, "futbol terazisi!." İşte "adı büyük" Arsenal''in yıldızları!. Ve işte, onların karşısında "bir futbol takımı!." "Takım olmanın, olabilmenin sırrını çözmüş" Galatasaray!. Temenni ediyorum ki, "Süper Kupa''da" Galatasaray''ın rakibi, Real Madrid olsun!. "Yıldızı bol", bir şöhretler karması!. Üstelik "takım olmak bakımından" Arsenal''den de geri!. Rakip Valencia olursa, Süper Kupa ortadadır! Zira, "Valencia da takım olmanın sırrını çözmüş gibi" görünüyor!. Rakip Real Madrid olursa, siz Toroğlu''lar, Yasin''ler ve ve benzerleri ne söylerlerse söylesinler, "Süper Kupa şölenine hazır olun" ey Galatasaraylılar!. Hazır olun!. Ya onlar? "Ana yazımda," Galatasaray''ın bugüne gelişinde "payı olanları" yazdım! Ali Sami Yen''den, Özal''a kadar!. Ama "arada birileri var" ki, onları da unutmamak gerek!. Bir spor yazarı olarak ilk defa duyduğum "Artık Türkiye''de lig şampiyonlukları ara hedef olmalı. Asıl hedefimizi Avrupa Kupaları olarak tesbit etmeliyiz" sözünü gündeme getirenleri ve "ona göre" hareket etmeye başlayanları!. Adnan Polat''ı ve Alp Yalman''ı!.. "Bu hedef için" Türkiye''ye getirilen Derwall''i!. Derwall''in açtığı kapıdan geçerek Galatasaray''ı "Şampiyon Kulüpler Kupası''nda yarı finale çıkaran" ve daha da önemlisi "Galatasaray hangi maça çıkarsa çıksın yüzde 51 galibiyet şansı ile çıkar" diyerek, kendine inanmanın ve güvenmenin "neleri ifade ettiğini" Türk insanına anlatan bir hocayı!.. Mustafa Denizli''yi!.. Onlara da teşekkürler!.. Ve de.. Sezar''ın hakkı Sezar''a!.. Galatasaray''ın bu sezon Avrupa Kupaları''nda "hakem ve ayak oyunlarına kurban gitmemesi yönünde" ağırlığını koyan UEFA Asbaşkanı Şenes Erzik''e de, Galatasaraylılar''ın teşekkür etmeleri gerek! Her maça "çok iyi hakemler" verildi ve her maçımızda "tarafsız yönetimler" vardı!. "O hakemlere de," binlerce teşekkür!. Bu kafayı değiştirin!.. Bakıyorum hâlâ "bazı at gözlüğü takmışlar", Galatasaray''ın Avrupa Kupalarında karşılaştığı rakiplerinden yana görünüyorlar!. Bolognalı oldular... Dortmundlu oldular!. Mallorcalı oldular!. Leedsli oldular!. En sonunda da Arsenalli oldular!. Durmadan yenildiler!. Yenilgiye doyamadılar!. Halbuki, Galatasaray''ın "aldığı her galibiyetle, her beraberlikle, her atladığı turla", tuttukları takımın gelecek yıllarda "Şampiyonlar Ligi''ne, UEFA Kupası''na, Türkiye''nin artan kontenjanından faydalanarak" katılma imkanına kavuşturduğunu düşünmeleri gerekmez miydi? Bu nasıl bir zihniyettir ki, ülke insanını mutlu etmekten, ülkeyi en iyi şekilde tanıtmaktan, yurt dışındaki gurbetçilerimizin başları dik dolaşmalarını sağlamaktan öteye, Türk Futbolunun "puanlarına puan katarak" her Türk takımı için "yeni imkânlar ve ufuklar açan" bir Türk Takımı''nın "yabancı rakiplerine yenilmesi için dua etmek" nasıl bir mantıktır, nasıl bir fanatikliktir, anlamam mümkün değil!. Almanya gibi, İspanya gibi, İtalya gibi, İngiltere gibi, "Avrupa Kupaları''na dörder, beşer, altışar takımla katılan" bir ülke olsak hadi neyse!. Ama "bir takım fazla sokmak, birkaç puan fazla almak," Türkiye Ligleri''nin "sadece" en üst değil, üst sıralarındaki takımlarına da "Avrupa Kupaları''nın yolunu açacakken" ve bu görevi "Galatasaray çok üstün bir performansla yerine getirirken," onun önünü kesmeye çalışmak; "Yenil de gel" demek, acaba ne anlama geliyor? Söyleyin bana, "Galatasaray''la Fenerbahçe arasında bitmeyen ve bitmeyecek olan dostluğa ait masallar anlatan ve yazan" arkadaşlarım, meslekdaşlarım; "Bu körlük ne anlama geliyor?" Terim giderse? Görülüyor ve anlaşılıyor ki, "şu anda" Galatasaray ile Fatih Terim''i birbirine bağlayan ip, "dikiş iğnesinin deliğinden geçecek kadar" inceldi!. Hoca, gitti gidecek!. Biz "kalmasından yanayız" ama, oldu ya, Galatasaray yönetimi Hoca''yı tutamadı!. Tutacak beceriyi gösteremedi!. Mustafa Denizli Fenerbahçe''ye gittiğine göre, Galatasaray''ın başına kim gelecek? Kim gelebilir? İşte benim adayım: Toshack!. Ülkeyi tanıyor!. Türk futbolunu tanıyor!. Türk futbolcusunu tanıyor!. Galatasaray''ın rakiplerini çok iyi tanıyor!. Avrupa''yı tanıyor!. Gelecek yıl Şampiyonlar Ligi''nde Galatasaray''ın rakibi olacak takımları tanıyor!. Kariyeri var, adı var, bilgisi var!. "Çok renkli" bir kişiliği var!. Denizli''nin de, Scala''nın da gölgesinde kalmaz! Galatasaraylılar düşünmeye başlasın bakalım; hangi sonuca varacaklar? Ali Şen gülüyordur!. Fenerbahçe''nin haline bakın!. Daha dün bir, bugün iki!. Başkan Yıldırım bir yana çekiyor!. Kalkavan - Soydan ikilisi bir başka yana!. Teknik Direktör Mustafa Denizli, "öyle bu yana öte yana çekilmeyi sevmez;" ister ki "kendinden yana çeksin!." Eee!. "Yeni yüzler, yeni havalar" Kıyat Paşa ile Dündar kardeş de, "kendi taraftarlarına çekiştirmeye başlayınca," daha transfer ayına "resmen girilmeden" Fenerbahçe oldu parça parça!. Belki başka parçalar da vardır ama, ben bilmiyorum!. Duruma bakıp da "Ali Şen, herhalde kahkahalarla gülüyordur" dememek mümkün değil!. Galatasaray''ın Arsenal maçında "pilavı gene yemesine çok üzülmesine rağmen" gülüyordur!.. Soru; Bu tabloyu gören" hangi futbolcu Fenerbahçe''ye gelmek ister? "Gelirse," kaç para ister? "Fenerbahçe futbol takımı dibe vurdu. Bugünkünden kötü olamaz. Bu sebeple Mustafa Denizli''nin başarı şansı yüksek" diye düşünüyordum! "Paramparça bir tablo ortaya çıkınca," ümidimi kaybetmeye başladım!. Allah, Denizli Hoca''nın yardımcısı olsun!. İşi zor, hem de çok zor!.. Kimse karışmasın!.. Bakıyorum gene "Elmalarla, armutları toplama merakımız kabardı!." Herkes, Milli Takım Teknik Direktörü Mustafa Denizli''ye akıl veriyor!. Daha doğrusu "kolaycılığa kaçarak," aklı sıra "doğru yolu gösteriyor!." Galatasaray başarılı ya.. UEFA Kupası''nda zirveye tırmandı ya!. Diyorlar ki; "Sahaya yabancıları çıkarılmış Galatasaray''ı sür!. Hagi, Popescu, Capone ve Taffarel''in yerine de Rüştü''yü, Alpay''ı, Ogün''ü, Sergen''i, koy!. Yeter!." "Demedikleri, diyemedikleri" bir şey var: "Sen de trübüne çık otur, saha kenarına Fatih Terim otursun!." Bakınız, "Arsenal''in şoka uğraması, Galatasaray''ın önünde dağılması, kupayı kaybetmesi," sadece "Galatasaray''ın gücünden, Galatasaray''ın çok iyi oynamasından değil," bir de Arsen Wenger''in "Galatasaray''ı izlememesinden," hafife alıp, çözmemesinden, "Ben kendi takımıma bakarım arkadaş" demesinden de oldu!. Terim "tam tersini yaptı!." Arsenal''i çok iyi izledi, çok iyi çözdü! Ona göre takım tertibi, ona göre taktik; ona göre motivasyon yaptı! Futbolcularına Arsenal''i ezberletti! Sonuç ortada!. "Penaltılarla gelen galibiyetten de öteye", ortada!. Oyuna hakimiyet, tempo, tehlike, korner, şu, bu ve herşey!. Denizli "Avrupa Kupası Finallerinde rakiplerimizi çok iyi izliyor!." Onlarla maçları "yüzlerce defa" kafasında oynuyor!. "Kazanmak için nelerin nasıl yapılması gerektiğini" en küçük ihtimallerine kadar hesaplıyor!. Kime karşı nasıl oynanması ve "hangi tertiple sahaya çıkılması" gerektiğini de elbette ki bu hesabın içine sokuyor!. Eeee? Şimdi çıkıp da ona "Bak arkadaş hazır Galatasaray var, onu sahaya sür" demenin bir alemi var mı? Elbette "gerekirse" sürer! "İcap ediyorsa" sürer!. Denizli aptal mı? Neyin ne olduğunu görmüyor mu? Terim''in "UEFA Kupası''ndan sonra", kendisinin de ve talebelerinin de "mutlaka ama mutlaka" Avrupa Kupası finallerinde "başarılı olması gerektiğini" anlamayacak kadar "kıt zekalı mı?" Rahat bırakalım Hoca''yı!. Zaten "Fenerbahçe''de dün bir bugün iki, rahat olmadığını" görüyoruz! Bari, Belçika''ya "rahat bir kafayla gitsin!" Sorumlu o!. Hesap, "başarılı olamazsa" elbette ki sorulur!. Cemiyetler el koymalı!.. İddia korkunç!. "Kopenhag''daki müessif olaylar, bazı reyting avcısı medya mensuplarını tahrik ve teşvikleri ile başladı. Sonra duruma hakim olunamadı!." "İstanbul olaylarından sonra", spor yazarlarının dışında, "bir yazar - çizer, üst yönetici ordusunun reyting avcılığı ve fırsatçılığı uğruna" Leeds''e akın düzenlemelerine karşı çıkınca, "ağır eleştirilere uğramıştık!." "Eğer iddialar doğru ise", ki doğru olduklarına hemen hemen hiç şüphem yok, tutulan bu hatalı yola karşı çıkmakla ne kadar haklı olduğumuz ortaya çıktı!. "Reyting avcıları ve fırsatçıları", Kopenhag''a "boşu boşuna gitmemiş olduklarını ispat için", Kopenhag''a gelen taraftarları tahrik ve "olay çıkarmaya teşvik edince", gene kan aktı!. Gene "ülke imajımız" zedelendi! Zira biliyoruz ki, Avrupalı "Olayı kendileri yapınca" diyor ki; "Holiganlar!." "Bizim holiganlarımız yapınca", diyorlar ki; "Türkler!." İşte "bu çifte standart biline biline", olayları körükleyenler kimlerse "mutlaka ortaya çıkarılmalıdır!." Gazeteciler Cemiyetlerimiz, TSYD''lerimiz görev başına!. Bu "meslek hainlerine" gereken ders verilmelidir ki, bir daha yapmaya teşebbüs etmesinler!. Ve de "sevgili" Aykut Işıklar başta yaralanan bütün meslekdaşlarımıza acil şifalar dilerim!..
ÖNE ÇIKANLAR