Amatör padişahlar ve biz!..

A -
A +

Şu büyük kulüplerimizin "mevsim başı" hâline bakınız!. Galatasaray'da soğuk savaş... Fenerbahçe'de sıcak savaş... Beşiktaş'ta yıkım!.. Neden?.. Kendilerini "padişah" ve "padişahın vezirleri" sanan, kulüplerini de "mülkleri" kabul eden "amatör" yöneticiler yüzünden!.. Sonra da çıkıyorlar TV kameralarının karşısına, yüzleri kızarmadan "haklı eleştiriler yapan" insanları, "haber ve yorum yazan" gazetecileri suçlamaya, azarlamaya kalkışıyorlar!. Sevgili Naci Arkan'ın dünkü "enfes" yazısı, "en büyük kulüplerimizi yöneten ilkel zihniyeti" ne güzel ortaya koyuyor!. "Amatör padişahları", bu pervasızlığa itenler kimler? Önce... Ceplerindeki paraya güvenen kendileri... Sonra camialarındaki "olaylara seyirci kalan" çoğunluk ve onların tepkisizliği... Sonra da... Bizim içimizdeki "Saflar... Asalaklar... Yalaklar!.." Ve de... "Maalesef", bütün olanları "Mars'ta yaşıyormuşçasına" seyreden meslek kuruluşlarımız... Başta da "bizlerin" olduğunu zannettiğimiz "kendi" derneğimiz; TSYD'miz!.. "Seçilmeden önce" attıkça mangalda kül bırakmayan, ama "seçildikten sonra" dut yemiş bülbüle dönen "yöneticilerin elinden kurtulamayan" TSYD'demiz!.. "Amatör padişahlar" ve "vezirleri", her Allah'ın günü, bizlere çamur atmak, bizleri fırçalamak ve hakaret etmek için "adeta" fırsat kollayıp, ağızlarına geleni söylüyorlar; buna karşılık bizler ne yapıyoruz, TSYD'miz ne yapıyor? Hemen hemen hiç!.. Basında birkaç yazı... Çok nadir de, "suya sabuna bulaşmamaya azami dikkat gösterilmiş" ve "iş olsun torba dolsun" cinsinden bir dernek bildirisi... Spor servislerindeki çöp sepetlerine giden bir bildiri!.. Hâlimize bakın!.. Mesleğimiz, itibarımız, onurumuz, derneğimiz ne hâllere düştü? Bilmiyorum ve de anlayamıyorum; bu derneğin yöneticilerinin, "bunca olaya, bunca hakarete karşı" hiç mi yürekleri burkulmuyor, hiç mi yüzleri kızarmıyor, hiç mi yapacakları bir şey yok? "Yapacak bir şey bulamıyorlarsa"; o kadar acz içinde iseler, neden "o koltuklara yapışmış gibi" oturmaya devam ediyorlar?.. Aziz Yıldırım'ların, Özhan Canaydın'ların, Yıldırım Demirören'lerin, Ergun Gürsoy'ların, Bilal Kutluap'lerin, Oktay Kıvanç'ların ve daha bir çoklarının spor yazarlarına, gazetecilere karşı "yaptıkları, söyledikleri" yenir yutulur şeyler değil; ama Derneğimiz, TSYD'miz sus pus!.. Neden? Çünkü "dernek yöneticilerimiz", üç büyüklerden, üç büyüklerin yöneticilerinden, başkanlarından çekiniyorlar, açıkçası korkuyorlar!. Sıkışınca, "eften püften bir bildiri" ile işi savuşturmaya, "Bakınız görevimizi yaptık" demeye ve "Ne yapalım, medya bildirilerimizi ekrana ve sayfaya koymuyor" şikâyetine sığınmaya kalkışıyorlar!. Sen, bu "amatör padişahların ve vezirlerinin yaptıklarına karşı", dişe dokunur, ses getirir bir "eylem yap" bakalım, medya ne yapacak? Sen, cesaretin varsa, "cesur bir adım at" ve mesela "hakareti alışkanlık hâline getirenlere karşı" elinde "siyah bir çelenk" arkanda "birkaç yüz gazeteci" bir yürüyüş yap, bakalım TV'ler vermeyecek mi, gazeteler görmeyecek mi? Bakınız açıkça söylüyorum: Bu derneğin yönetimini "İstanbul'un hakimiyetinden, iki yıllığına Anadolu'nun hakimiyetine veriniz"; görün bakalım, "amatör padişahlar ve vezirleri", iki yıl sonunda böylesine "pervasız" hareket edebilecekler mi? Ya da, çok değil, bundan 15-20 yıl öncesinin başkan ve yönetimlerini örnek alacak ve onların yaptıklarını yapabilecek "başkan ve yönetimleri" iş başına getiriniz; bakalım "amatör padişahlar ve vezirleri" ayaklarını "denk atar" hâle gelecekler mi, gelmeyecekler mi? Hodri meydan!.. Ve sözüme noktayı koyuyorum: Ya mesleği, derneği, meslek ve dernek üyelerini, "tüzüğümüzde yazılı olduğu şekilde" koruyun!.. Ya da "koruyacaklara yerinizi tez elden terk edin!." Yeter artık!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.