Eğer 2001'deki gibi "Kesin olarak gidiyorum" dedikten sonra "sözünden dönmezse", bu defa "Fenerbahçe'de Aziz Yıldırım dönemi kapandı" demektir!.. Sadece Fenerbahçeliler için değil, herkes için sürpriz bir karar!.. Hatta, Fenerbahçeliler için tam bir şok!.. "Başkanlığı bırakacağı" haberini Hürriyet'te okuduğumdan beri şu sorunun cevabını arıyorum; "Neden istifa etti?.." Elbette, "kendisinin söyledikleri içinde" istifasının sebeplerinden "bazıları" var!.. İstifa kararını açıkladıktan sonra, Fenerbahçe yöneticileri ve Fenerbahçe yazar ve yorumcuları dahil, okuduğum ve dinlediğim pek çok kişiden ise "dişe dokunur" bir mesaj almadım, alamadım!.. "Öyleyse sen iyice düşün Öcal" dedim ve düşündüm: 1 - Aziz Yıldırım akıllı adamdır, daha dün sevgili Tahir Kum'un Futbol Extra dergisine sansasyonel açıklamalar yaptığında "tam tersini söyleyen" bu akıllı adam, neden istifa etmiş olabilir?.. 2 - Eğer, o günlerde ümit ettiği ve beklediği gibi Fenerbahçe Türkiye Kupasını ve ardından da Süper Ligi kazansaydı, istifa eder miydi?.. Bu sorunun bana göre cevabı, "kesin" olarak "Hayır, istifa etmezdi" şeklindedir!.. 3 - Öyleyse istifa "bu kupaların kaybına bağlıdır", ama sebep "Kupaların kaybının üzüntüsü ve öfkesi" hiç değildir!.. 4 - "Karar vermeden önce 4 gün düşündüm" sözünü ağzından kaçıran Başkan, "dört gün" ne düşünmüştür?.. 5 - Kupa ve şampiyonluk gitmiş, yeni sezonun transfer ayı gelmiştir, teknik direktör sorunu ortadadır!.. Kupa alınsa ve şampiyon olunsa, Daum kalacak, teknik direktör sorunu olmayacak, transfer de "Daum'un listesiyle, kendisinin listesi içinde" çözülecektir!.. 6 - Camia ve taraftar, bu defa "Şampiyonlar Ligi'nde de başarılı olacak" bir takımın kurulmasını beklemektedir!.. 7 - Kaybedilen kupalar sonunda "Daum'u takımın başında tutma imkânı" kalmamıştır; yeni bir hoca aranacak ve bulunacaktır, "onun istediği bir takımı kurmak için" vakit çok geç olacaktır!.. Yeni hocanın dışında kurulan bir takımla, yeni hocanın uyumu ve başarısı da zaman alacaktır!.. 8 - Daum da, Aziz Yıldırım da "takımın yerli oyuncularının çoğundan ve yabancı oyuncuların yarısından memnun değillerdir" ve "bunlarla Avrupa'da başarılı olunamayacağını" bilmektedirler!.. 9 - Yani, takım hemen hemen "yeni baştan kurulacaktır!.." 10 - "Bu durum", büyük para harcamayı gerektirmektedir!.. 11 - Fenerbahçe içinde mırıltılar yükselmeye, birdenbire "büyük borçlardan" söz edilmeye ve "Bu kadar borç var, paralar nereye gitti, şimdi yeni ve büyük harcamalar nereden ve nasıl yapılacaktır" denilmeye başlanmıştır!.. 12 - Kupa ve Lig şampiyonluklarının getireceği coşku ve heyecan içinde "kulüp gelirlerinde ve hisse senetlerinde" beklenen artışın ve "tahmin edilen" gelir düzeyine yaklaşmanın, kaçan kupalar sebebi ile mümkün olmayacağı ortaya çıkmıştır!.. 13 - Futbol Extra röportajında "Dayı'ya meydan okuyuş", Aziz Yıldırım'ı "aile desteğinden mahrum bırakmıştır!.." 14 - "Kendi başına", hoca dahil "yeni bir takım kurmayı ve hemen başarıya ulaşmayı" mantıklı ve akıllı bir insan olarak "gözüne kestiremeyen" Aziz Yıldırım, "istifa kararı" almıştır!.. 15 - Bu kararda, "Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy ile savaşında yalnız kalmasının büyük rolü" de vardır!.. 16 - Haluk Ulusoy ile savaşta "en büyük müttefiki olan" Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin'i, İzmir'deki kupa finalinden sonra, Şeref Kürsüsü'nün yanında "yarım saat beklettikten sonra takımını göndermeyerek" yaptığı büyük hata sonucu kaybetmiştir!.. 17 - Bu kayıp, Haluk Ulusoy'un başkanlığının "büyük bir ihtimalle devam etmesi" demektir!.. Zira, Galatasaray ve Beşiktaş da dahil, bütün kulüpler "kendisine ve Fenerbahçe'ye karşı tavır ve cephe almış" bulunmaktadır!.. 18 - Bu durumun, "Fenerbahçe'ye nasıl zarar verdiği" son iki - üç ay içinde ortaya çıkmıştır!.. 19 - "Fenerbahçe'ye daha fazla zarar vermemek için" açıklaması, gerçeği bütün açıklığı ile ortaya koymakta ve Türkiye'ye dalga dalga yayılan "Fenerbahçe antipatisinin temelinde kendisinin ve tavırlarının yattığının herkes tarafından ifade edilir hâle gelmesi" de, "Zararın neresinden dönülse kârdır" diyebilen bir akıllı adamın kararında büyük rol oynamış bulunmaktadır!.. 20 - Aziz Yıldırım, Fenerbahçe'ye büyük hizmetler ettikten ve büyük işler yaptıktan sonra, Fenerbahçe'nin önünü açmak için "istifa etmesi gerektiğini" görmüş ve açıklamıştır; bilmektedir ki, artık "Mızrak çuvala sığmamaktadır!.." 21 - Asıl önemlisi "büyü bozulmuş" ve "Aziz Yıldırım'ı kimse yenemez" imajı yıkılmış, kulüp dışında da, kulüp içinde de, tribünlerde de "ipler elden kaçmaya başlamıştır"; akıllı adam, "artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını" anlamış ve "bırakmanın" en doğru karar olacağına inanmıştır!.. Türk futbolu, son beş yılında, "en önemli iki aktöründen birinin sahayı terk etmesi" ile yeni bir döneme giriyor ve "sahadan çekilenin en büyük rakibi olan" aktör, "şimdilik" sahnede yalnız kalıyor; Haluk Ulusoy!.. Fenerbahçe için de, Türk futbolu için de "çok önemli bir dönüm noktası olan" bu kararın sonrasında olacak gelişmeleri yaşayıp göreceğiz!.. Ok'un hatırlattıkları!.. Sevgili Ömer Faruk Ünal çok haklı olarak "Ulusoy feryadı duymalı" diyor ve ekliyor: "Gözlemcilerin feryadı var. Sayın Ulusoy belki şu günlerde babasının rahatsızlığı başta olmak üzere başka meselelere odaklanmış durumda. Çok güvendiği Hilmi Ok, GTK'yı yönetirken maalesef adil davranmıyor." Futbol Federasyonu'nun "yumuşak karınları olan" Merkez Hakem Kurulu - Gözlemciler ve Temsilciler Kurulu - Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu - Tahkim Kurulu içinde, Haluk Ulusoy Federasyonu iş başına geldiğinden beri, "olumlu yönde en büyük gelişmeyi" Mustafa Çulcu yönetimindeki Merkez Hakem Komitesi gösterdi!.. Denizlispor Başkanı Ali İpek'e "Hani Fenerbahçe maçından sonra konuşacaktın arkadaş, ne oldu, dut yemiş bülbüle döndün" diyenler, iş hakem konusuna gelince "söylediklerini, yazdıklarını yalayıp yuttular" ve de "Ben enayi miyim ki, elde belge yokken isimler verip konuşayım, bunun sonu mahkeme olur" demeye getirdiler!.. En korkusuzundan, en tecrübelisine, "En iyi ben bilirim" diyeninden, "Kuş uçsa haberim olur" iddiasında olanına kadar "hepsinin", TV ekranındaki kıvırmalarını "gülerek" izledim; Ali İpek'le yarıştılar ve hatta geçtiler!.. İşte konuşacak ve yazacaksan sevgili Ömer Faruk gibi konuşacak ve yazacaksın; olay olay, tarih tarih, isim isim!.. Ve de, anlı - şanlı Hilmi Ok "gık" diyemeyecek!.. Ben ilave edeyim; neredeyse 40 yıldır tanıyorum Hilmi Ok'u!.. "Hakem yöneticiliği hayatında" ne zaman "adil" davrandı ki?.. Bilmiyorum, ondan ne umuldu da, "Gözlemciler ve Temsilciler Kurulu'nun başına getirildi?.." Disiplin ve Tahkim Kurulları konusunda "henüz" tam bir karara varamadım; iyileşme var mı, yok mu; ancak gelecek sezonda anlayabileceğim!.. TV ekranlarında ve gazete sayfalarında yapılan "imalı yorumlara karşılık", kimse ortaya "ciddi ve açık bir şey" koyamadı!.. Sevgili Genel Müdürüme!.. "Sporda Şiddetin önlenmesi için", hemen hemen "bütün ümidini", Valilerin başkanlığında İl Spor Güvenlik Kurulu'na bağlamış görünen Gençlik ve Spor genel Müdürümüz Mehmet Atalay'a bir önerim olacak!.. Lütfedip, Denizlispor - Fenerbahçe maçının "güvenlikten sorumlu temsilcisi" baş müfettiş Haluk Çetin'in Futbol Federasyonu'na verdiği "4 sayfalık raporu" bir okuyunuz!.. "İl Spor Güvenlik Kurulu'nun en güvenilen insanlarının neler yaptığını", pardon "neleri yapmadığını" görünüz!.. Hâlâ derseniz ki; "Çıkardığımız kanunu, İl Spor Güvenlik Kurulları uygulayacak ve sporda şiddet önlenecek"; size olan sevgim ve makamınıza olan saygımdan dolayı, "düşüncelerimi yazmam!.." Bilmem anlatabiliyor muyum; sevgili Genel Müdürüm!.. "İl Spor Güvenlik Kurulu'nun en güvenilen insanlarının neler yaptığını", pardon "neleri yapmadığını" görünüz!.. Bu kafa değişmeli!.. Ömer Çavuşoğlu, TV ekranında neredeyse ağlayacak: "Aziz Yıldırım, Haluk Ulusoy'u, Yıldırım Demirören'i, Adnan Polat'ı istifa ettirmeden nasıl gider, bir Fenerbahçeli olarak içime sindiremiyorum!.." İşte "bu kafadır", Fenerbahçe'yi Türkiye'de "en antipatik kulüp" hâline getiren!.. Aslında demesi gerekirdi ki: "Bu kulübe bu kadar büyük hizmetler eden, şampiyonluklar getiren, modern tesisler kuran, şirketler kuran, görülmedik gelir kapıları açan, büyük transferler yapan, Fenerbahçe'yi sporun her odağında etkili ve yetkili hâle getiren, kulüp içinde grupları bitiren, en büyük rakiplerine bile 'Fenerbahçe bizi geçti' dedirten bir başkanın, takım ikinci oldu diye bırakıp gitmesini bir Fenerbahçeli olarak içime sindiremiyorum!.." Bence, Aziz Başkan gitmekte haklı!.. Etrafında ve medyada "Çavuşoğlu gibiler" çoğunlukta; "İşten çok kavga istiyorlar!.." Ama, Aziz Yıldırım "artık" yoruldu!.. Fenerbahçe'ye "iş yapacak ve dostluk bayrağını taşıyacak" bir başkan gerek!..