Aziz Yıldırım’ı dinleyin F.Bahçeliler!

A -
A +

“Ben başkan oldukça, Fenerbahçe’yi şampiyon yapmazlar” diyen Ali Koç, Türk sporunun en büyük üç kulübünden biri olan 117 yıllık Fenerbahçe’yi “sadece futbolda değil, bütünüyle perişan edecek ‘Futbol takımını Süper Lig’den çekme yetkisini de gündemine koyduğu’ 2 Nisan Genel Kuruluna ‘bütün Fenerbahçelileri davet’ çağrıları yapmaya” devam ederken…

 

Daha geçen yılın haziranında “Ali Koç’un ne yapması gerektiğini” söyleyen “efsane başkan” Aziz Yıldırım çıktı ve “Genel Kurula gitmeyeceğini” açıklayarak, sebebini de açık açık anlattı.

 

Aziz Yıldırım, “Fenerbahçe’yi kim şampiyon yapmayacak” sorusunun cevabının verilmediğinin altını çizdi, “Toplantının amacının ne olduğu ve sonucun ne olacağı konusunda belirsizlik var” dedi.

 

Yıldırım “kendilerinin FETÖ mücadelesini ‘sebeplerini açıklayarak’ yaptıklarını” belirterek, “2 Nisan Genel Kuruluna ‘belirsizlik’ sebebiyle gitmeyeceğini” ilan etti.

 

Yıldırım, “aslında” Ali Koç ve yönetiminin “ne yapması ve neden yapması gerektiği” geçen yılın haziran ayında söylemişti. Kulübün “Beş yıllık büyük tarihî bir başarısızlık yaşadığını ve bu sebeple güven tazeleme ihtiyacı doğduğunu” belirterek… “Ali Koç ve yönetimine düşen, mazeret ileri sürmeden, güvenoyu alabilmek için olağanüstü genel kurula gitmek ve güven tazelemektir” demiş… Dahası, “üstten bakan, kendinde hata görmeyen, başarısızlığı sahiplenmeyen ve hayali düşmanlar arayan bir bakışa sahip olma” vurgulamasını yapmıştı…

 

Efsane Başkan, “o günkü” açıklamasını “Fenerbahçe’yi yönetmek demek, kulübe salt para girişi yapmak değil, bütün bu finansal sistemi doğru yönetebilme kabiliyetine sahip olup sportif başarı elde etmek demektir. Bir kere daha ifade etmek isterim ki, Fenerbahçe Kulübü hiç kimsenin, hiçbir şirketin, vakfın, derneğin, ailenin, sosyal oluşumun malı değildir. Fenerbahçe halktır. Fenerbahçe halkındır. Hep de öyle kalacaktır” diyerek bitirmişti.

 

Evet, Fenerbahçe’nin sahibi, ne Ali Koç’tur, ne “Fenerbahçe’yi sonu belli olmayan bir maceraya sürükleyecek olan kararı ‘oy birliği ile’ alan” yönetimidir, ne de “genel kurula gelecek” 5-10 bin kulüp üyesidir; Fenerbahçe’nin sahibi milyonlarca taraftarıdır… Dahası Fenerbahçe AŞ’in hisse senetlerini alan yüz binler, belki de milyonlardır…

 

“Oldu bittiler” ile, medyadaki yazıcı, sözcü kalemşorların “kaos kampanyasına verdiği” desteklerle “Halkın Fenerbahçe’si için” karar verilemez!..

 

Dikkat edin, Fenerbahçe Kulübü’nün üyeleri… “Süper Lig’den çekileceğiz” ile başlayan kampanya, sonrasında nelere, “kaç ihtimalli bir karar” senaryosuna dönüştürüldü.

 

Şaşkınlar, “dönüşü olmayacak bir yola girildiğini” nihayet anlamışlar ve “Federasyon üzerinde kurmak istedikleri baskı” konusunda “ne yapmaları gerektiğine ‘tam olarak’ karar verememiş” durumdadırlar!..

 

Aziz Yıldırım, “gerçekleri” söylüyor ve “çözüm yolunu” da gösteriyor. “Ben oldukça, Fenerbahçe’yi şampiyon yapmazlar” diyen bir Başkan, kulübünü “dibi görünmeyen bir uçuruma götüreceğine”, neden “çok daha kolay ve riski olmayan bir kararı” vermiyor ve hâlâ o koltukta oturuyor?..

 

Yoksa, siyasetin meşhur “topal ördek” tabiri, spora mı taşınmak isteniyor?..

Utanç verici itiraf!

Galatasaray Başkan Yardımcısı Mehmet Cibara, HDI Sigorta ile yapılan sponsorluk anlaşmasının imza töreninde “VakıfBank’tan voleybolcu Alexia Carutasu ile yeni sezon için anlaştıkları” müjdesini verirken, “Bizim bu sezonki bütçemiz 750 bin dolardı. Başka kulüplerde bunun üç katını alan, 1-2 katını alan birkaç oyuncu var. Stratejimizden ödün vermiyoruz” dedi.

 

Ülkemize “kulüp bazında” basketbolu ve voleybolu getiren Galatasaray’ın, kadın-erkek voleybol ve basketbol takımlarının, yeni kurulan, adlarını yeni duymaya başladığımız takımlara bile yenildiği, hem de çok uzun süreçte, Cibara’nın bu açıklaması ve “artık ikinciliği zorlayabilecekleri” sözleri, müjdeden çok “utanç verici bir itiraf” değilse nedir?..

 

Hem de “büyük rakipleri” Fenerbahçe, bu branşlarda hem kadınlarda, hem erkeklerde Türkiye’de ve Avrupa’da başarıdan başarıya koşarak “kupa koleksiyonu yapmaya” devam ederken…

ŞAKA!

Adana Demirspor eski başkanı Murat Sancak, “futbolumuzda olanları federasyondan, kulüplere, yönetimlere, hakemlere kadar bölüm bölüm anlatan bir tiyatro oyununa benzeten” açıklamalarında, “spor medyamıza” da paragraf açtı. İşte o sözler…

 

Murat Sancak: “Medya bağlantısı mı? Spor yazarları mı? Duyan oldu mu? NAMUSUYLA HAKKIYLA YAPAN ÜSTATLARA ŞAPKA ÇIKARILIR… Ya diğerleri…

 

Çocuğuna, vukuatlarıyla meşhur bir hakemden burs alan mı ararsın, halı saha maçlarıyla birbirleriyle ilişki kurup tüyo alan mı ararsın, ayıptır söylemesi aşna fişne işlerinde işbirliği yapan, yok artık dedirten mi ararsın, ne siz duyun ne de ortaya çıksın…

 

Bu arada bazı spor yazarcıkları var ya hani o çıkarcılar… Nasıl mı etki ediyor tiyatroya… Mesela ekipten birinin maçı var değil mi ve maçta da kritik pozisyonlar oldu... Maçtan sonra hemen bu yazarcık aranır. Replikleri verilir… Akşam bir güzel işlenir. Ne tesadüf ki hakem arkadaş ya haklıdır pozisyonda ya da ‘insani bir hata’ yapmıştır…”

 

Yeni Çağ gazetesinde çıkan “İstanbul statlarına giden futbol yazarları ve yorumcularının tümünü töhmet altında bırakan “dehşet verici” iddialarla dolu yazıdan sonra… Şimdi de Murat Sancak gibi “tecrübeli ve ağır” bir Başkan’ın tüyler ürpertici açıklaması…

 

Peki, ama “kendi üyeleri böylesine ‘töhmet altında’ bırakılan” meslek kuruluşlarımız, Gazeteciler Cemiyetlerimiz, Spor Yazarları Derneğimiz, Basın Konseyimiz ne yapıyor; Basın Konseyi “ümit veren” bir adım attı, sonu gelmedi. Ötekiler, görmediler, duymadılar, susup oturuyorlar!..

 

Atasözümüz kulaklarımda çınlıyor; “Sükût ikrardan gelir”; yani, “Susmak, kabul etmek” demektir!.. Tablo çok acı ama sonu “şaka gibi” değil mi?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.