Bu ne kindir, bu ne komplekstir, bu ne hırstır?.. Hem hiçbir şey yapmazlar, hem de "yapmak isteyene yaptırmazlar"; işte "İstemezükçü" zihniyet ve işte İstemezükçüler!.. Galatasaray yönetiminde de "bunlardan" vardır ve ne yazık Galatasaray Başkanı adeta bunların hamisi ve yol göstericisi rolünü gönüllü olarak oynamaktadır!.. Bugün, Galatasaray Yönetimi'ndeki İstemezükçülerden, Başkan'ın zafiyetinden faydalanarak yapılanları engellemeye çalışanlardan söz etmek istiyorum. Özhan Canaydın'ın "Böl ve yönet, bölemezsen gidersin, bölebildiğin kadar böl ki, o koltukta oturmaya devam edesin, hem de ne kadar başarısız olursan ol" zihniyetinin Galatasaray'ı, Galatasaray camiasını, Galatasaray Kulübü'nü ve nihayet Galatasaray Yönetimi'ni getirdiği nokta işte burasıdır ve ne yazık ki, "İstemezükçüler" de bu zihniyetin ürünü ve "fikri kısırlığın, vizyonsuzluğun ve misyonsuzluğun" temsilcileridir!.. Adnan Polat ve yönetimdeki arkadaşları, devre arasında "Gerets krizinde" taviz vermeseler ve "dik durabilselerdi", Başkan ve İstemezükçüleri ya bitecek ya da gideceklerdi!.. Polat ve arkadaşları yapamadılar, yapamayınca da İstemezükçüler, her konuda "Ya bu iş böyle olmayacak, şöyle olacak ya da biz gideriz" demeye başladılar!.. Bu durum, Başkan için bulunmayacak bir fırsat doğurdu, belki de "bu durum" beraberce evet "beraberce" sahneye konan bir senaryonun temelini teşkil ediyordu; Canaydın, tam bir "mektepli dayanışması içinde" İstemezükçülere "mavi boncuk veriyor" ve de "onları" Polat ve arkadaşlarına karşı "zaman zaman" koz ve kalkan olarak kullanıyordu!.. Böylesine "karanlık" bir zihniyetin sadece "Galatasaray'da değil", hiçbir kulüpte "iktidar olmasının düşünülmesi" mümkün müydü; ama "inanılmaz oldu" ve bu zihniyet yıllardır Galatasaray'da "kimseye nefes aldırmıyor"; almak isteyen de ya tasfiye ya da pasifize ediliyor!.. İstanbul'da Galatasaraylı olan,Galatasaray kongresi üyesi olan "onlarca kişi ile" bir araya geldim, konuştum!.. Mekteplisiyle konuştum, mektepsiziyle konuştum. Hepsinin yüreği kan ağlıyordu ve "Galatasaray'ı manen de, maddeten de bitirdiler" diyordu!.. Ortak görüş şuydu: "Maddenin yerine koymak mümkün, ama giden manevi değerlerin geri getirilmesi çok zor. Galatasaray'ın diğerlerinden farkı bu değerlerdi, Canaydın ve arkadaşları o değerleri yok ederek Galatasaray farkını ortadan kaldırdılar!.." Onlara hep şunu sordum: "Koca Galatasaray camiasında böyle bir başkanın, böyle bir yönetimin yerine geçmek için ortaya çıkacak cesaret sahibi bir avuç insan yok mu?.." Cevaplar neredeyse aynı idi: "Ne yazık ki yok. Kimse kulübün ne hâlde olduğunu tam olarak bilemediği için işe bulaşmak istemiyor. Üstelik genel kurullar ayak oyunları ile o hâlde getirilmiş ki, ümitsizlik bir kâbus gibi camianın üzerine çökmüş. Herkes gitmesini, hem de bir an önce gitmesini istiyor, ama parmağını oynatmak istemiyor. Herkes havuza başkasını itmeye çalışıyor. Camianın üzerine ölü toprağı serpilmiş, herkes seyrediyor." Başkan "şu anda" tam bir çaresizlik içinde!.. Polat ve Feldkamp'ın "ona zaman kazandıracağını" biliyor. İstemezükçülere bu defa "hayır" demesinin sebebi de bu!.. Yeterli zamanı kazanınca, Feldkamp'ın ve dolayısı ile Adnan Polat'ın ayaklarının sürmesini bekleyecek, İstemezükçülerle beraber!.. Sonra, Ali Dürüstlere, Ergun Gürsoylara ne olduysa o!.. Kaç teknik direktöre ne olduysa o!.. Nerede "Feldkamp gelirse istifa ederiz" diyenler?.. Galatasaray'da kimse "Feldkamp başarılı olacak mı, olmayacak mı" diye düşünmesin!.. İstemezükçülerin kamp kurduğu, "parça parça olmuş" bir yönetimle, "vurdumduymaz" bir camiayla, "dünyanın en iyi teknik direktörü" değil, "on tanesi" birden gelse, başarılı olamaz!.., Bu başkan ve bu yönetim gitmedikçe, Galatasaray'da "iyi" hiçbir şey olmayacaktır!.. Hiçbir şey!..