Sevgili Naci Arkan "senden izin almadan" dünkü "nefis" yazının başlığını bugünkü yazımın başlığıma oturttum!. Keşke... Evet, keşke "Türkiye''de pek çok spor yazarı", senin yazının başlığını, "yazılarının başlığı yaparak" aynı konuda yazılar yazsaydı!. Yazabilseydi!. Zira "Fransa dördüncü liginden gelip, Fransa Kupası Finali''ni haksız bir penaltı golü ile kaybeden" Calais''ten ve "Calais olayından" alacak o kadar dersimiz var ki!. Sportif yönden!.. Futbol yönünden! İdari yönden! Teknik yönden! Sosyal yönden! Kültürel yönden! Mantalite yönünden! Bu listeye "daha birçok ilave" yapılabilir!.. Ben "Calais olayında çuvaldızı başkalarına batırmadan", iğneyi kendimize batıracağım!.. Yani, "medya olarak bizler" acaba nasıl bir ders çıkarmalıyız, "TV başında hepimizin gözlerini yaşartan", bizleri nerede ise "ağlayan Calaisli futbolcular ve taraftarlar gibi ağlatacak hale getiren" bu olaydan? Bir dönüp aynaya bakalım, orada ne göreceğiz? İşte içinde bulunduğumuz sezonda, "İkinci Lig''den iki takım", Türkiye Kupası''nda Fenerbahçe ve Beşiktaş gibi "iki dev takımı" elemişti! Elbette, Calais ile Pendik ve Çanakkale Dardanel arasında "statü" olarak büyük fark vardı!.. Pendik de, Çanakkale de "statü olarak" profesyoneldiler ve "dördüncü değil", İkinci Lig''deydiler!. Ama, gene de, hele hele Pendik''in "60 milyon dolara kurulmuş" bir Fenerbahçe''yi elemesi "çok büyük bir sürpriz", çok "büyük bir olaydı!.." Medya olarak ne yaptık? Pendiklileri "reyting için" bir-iki TV eğlence programına çıkarmanın, bir-iki spor programında ve gazete sütununda "lâf ettirmenin dışında?" TV''lerin bütün spor programları, gazetelerin bütün spor sayfaları, "Pendik''i bir yana bırakmış", Fenerbahçe''nin yenilmesinin, elenmesinin peşine düşmüştü! Fenerbahçe''nin içindeki ve dışındaki "bazı odaklar" teknik adam Zeman''ın "kovulması için" bu maçı "manipule etmeye çalışıyorlardı!." Elbette "bunlar da haberdi!." Ama, "Pendik''in yok sayılması"? İşte "Fransa''da ve Avrupa''da yapılmayan buydu!" Calais, finale gelirken "geçen yılın Fransa Şampiyonu Bordeaux''yu elemişti!." Fransız medyası ve Avrupa "Bordeaux neden elendi"nin peşinden koşmaktan çok, "Nedir bu Calais gerçeği?" sorusunun cevabını aramıştı! İşte "bu fark", Avrupa''da "Calais''leri ve Calais benzeri olayları" besliyor, sayılarını çoğaltıyor; "futbolun temeline çok sağlam harçlar koyuyordu!." Avrupa''da her genç biliyordu ki, "halkın kahramanı olmak için" milyonlarca doları cebine koyup, büyük bir şöhrete ulaşmak "olmazsa olmaz" bir şart değildi! İnanmak, iyiyi ve güzeli yapmak, başarmak ve bütün bunları "basit ama sağlam bir temelin üzerine oturtmak", mesela bir kupa finalinde Fransa Cumhurbaşkanı Chirac''a da "Kupayı kazanan Nantes''lılardan çok, kaybeden Calais''lilerden bahsetme şansını vermeye" yetip de artıyordu bile!. Evet, "şansını vermek!." Bu şans, "Fransız TV''lerine, Fransız gazetelerine de verilmişti!." Bunu çok iyi kullandılar! "Reyting rekorları" kırdılar! "Her zaman bahsettikleri, her zaman yazdıkları" Bordeaux''larla, Nantes''lerle "acaba bu şansı yakalayabilecekler miydi?" İnsanoğlunun en büyük tutkularının başında "merakın geldiğini" ve insanoğlunun "bilinmeyenle arasında kuracağı sihirli iletişimine eğilmenin getirecekleri" anlamayan, görmeyen medyamızın "reyting ve tiraj zavallılığının sebebini" bilmem ki "bu mantalite farkı ortaya koymuyor mu?" Senenin 365 günü ve gecesi "Galatasaray - Fenerbahçe - Beşiktaş''la yatıp kalkan" spor medyamızın, bıraktım "diğer kulüplere", hatta "futbol dışındaki spor branşlarına" yaptığı büyük kötülüğü bir yana, "asıl kendi kendine çelme taktığını" Calais olayı da medyamızı yönetenlere anlatamayacaksa", gene "bilmem ki", ne yapmak gerek?

