Daha önceleri neredeydiniz?.. 

Sesli Dinle
A -
A +

İzmir liselerinde binlerce öğrenci yetiştiren rahmetli Fuat Edip Baksı Hoca’mızın güftesini yazdığı ve büyük bestekârlarımızdan Selahattin Pınar’ın bestelediği “Daha önceleri neredeydiniz” şarkısının başlığı, bugüne kadar çok yazarın, çok başka başka olaylarda ve konularda yazığı yazılara başlık olmuştur. Bugün sıra bende… 

 

Bıraktım, “bu sezondan öncelerini”, sadece bu sezonun başından “büyük felaketin ‘10 ilimizi harap ettiği güne kadar’ olanlara bakarak” bu yazıyı “o başlık ile” yazıyorum, hem de büyük bir üzüntünün esaretinde soruyorum:

 

“Dördünüzün ‘birbirinizi yemeyi’ bırakıp, yan yana gelerek ‘büyük ve asil bir adımı beraberce atmanız için’ yüzyılın deprem felaketinin başımıza gelmesi” mi lazımdı?

 

Ey Ali Koç, ey Dursun Özbek, ey Ahmet Nur Çebi, ey Ahmet Ağaoğlu söyleyin bana söyleyin, “tribünlerinizde rakiplerinize karşı küfür / hakaret koroları kurulur ve de deplasmana gelen takımların taraftarlarına yasaklanacak hâle gelirken” nerelerdeydiniz?

 

“Başarısızlıklarınızın üstünü örtmek, tabanınızı, taraftarınızı yanınızda tutmak için ‘hedef olarak birbirinizi sahneye koymanızın sonuçları” hem de kesintisiz her hafta “şöyle ya da böyle” ortaya çıkarken… Yaşadığımız büyük felaketin ardından attığınız bu büyük ve asil adımın, onlarca milyonluk taraftarınızda, milyonluk camialarınızda oluşturduğu ulvi havayı teneffüs hazzını elbette duydunuz!..

 

İşte, milletçe de teneffüs ettiğimiz bu ulvi havanın bir başka adımı da, “Galatasaray Divan Kurulunda Volkan Demirel’in alkışlanması” ile atılırken, 
sporun “düşmanlık değil, sevgi / barış / kardeşlik olduğunun hiç ama hiç unutulmaması gerektiği” de ortaya konulmadı mı?..
Bilmelisiniz ki, “kulüpleriniz ülkenin en büyük sivil toplum kuruluşlarıdır” ve de sizler onların başkanısınız!..

 

Sporun “şiddete, düşmanlığa, kavgaya kapılarının kapalı olması” gerektiğini ortaya koymak ve “bunun da gereklerini yerine getirmek” öncelikle “bu uygulamayla herkese örnek olmak” asli göreviniz olmalıdır!..

 

Düşününüz Sayın Ali Koç ve Sayın Dursun Özbek, “kulüplerinizden biri kurulmamış olsaydı, ‘olan ikincisi’ bu kadar büyük olabilir miydi?..”

 

Dünyanın tanıdığı “Galatasaray - Fenerbahçe rekabeti” değil midir, “Galatasaray’ı da, Fenerbahçe’yi de ‘beraberce’ en büyük yapan?..”

 

Benim spor yazarlığına başladığım 1950’li yıllarda, Fenerbahçe - Galatasaray maçını seyretmek için, Galatasaraylısı, Fenerbahçelisi arkadaşlar beraberce Kadıköy’den tramvaya biner, Üsküdar’a geçer ve oradan da vapurlar ya da motorlarla Kabataş’a ulaşır, sonra da Dolmabahçe Stadı’nın gişelerinde sıraya girerdik. Kapalı tribünde taraftarlar aralarında duvar, tel olmayan yan yana iki bölümde oturur, gol olursa tribünün bir yarısı ayaklanır, öteki yarısı onları seyrederdi… 

 

“Maç kaç kaç bitmiş olursa olsun”, tribünlerden çıkıştan sonra gene bir araya gelir, beraberce Kabataş - Üsküdar yoluyla “birbirimizle şakalaşarak, birbirimize takılarak” Kadıköy’e dönerdik…

 

O günlerden bugünlere, nerelerden nerelere geldik; kim sorumlu?..

 

Bu soruya üzülerek vereceğim cevap, ne yazık ki, “Sizlerin zihniyetinizdeki yöneticiler” olacak…

 

Şimdi, “unutulmaz” Baksı – Pınar şarkısının güftesinden esinlenerek ve beraber verdiğiniz fotoğrafa bakarak soruyorum:

 

“Felaket ertesinde rastladım size, 
Üzüntü içinde beraberdiniz. 
Sormak günü geldi işte, 
Daha önceleri neredeydiniz?”

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.