Doğru kararlar!..

A -
A +

Zaten giderek kan kaybeden Türk futbolunun ve futbolcusunun tamamen önünü kapayacak olan "yabancı sınırlamasının kaldırılması ya da yabancı kontenjanının arttırılması" istekleri karşısında "Hayır" diyen Türkiye Futbol Federasyonu'nu kutlarım!.. FIFA bile "yabancı oyuncu kontenjanlarının asgariye indirilmesinin yollarını" ararken, Türkiye'de "Benden sonra tufan ve benim takımımdan başkasına hayat hakkı olmasın" havasındaki bazı kulüp başkan ve yönetimlerinin "sınırsız, adaletsiz ve haksız" isteklerine "dirayetle ve cesaretle karşı duran" ve bu başkanların, bu kulüplerin medyadaki kalemşorlarına rağmen "kontenjanı arttırmayan" bir federasyonunun "Türk futboluna hangi büyük iyiliği yaptığı" yarınlarda çok daha iyi anlaşılacaktır!.. Benim hayret ettiğim, "bu mücadelede", Türk futbolcularının ve onları bir çatı altında toplayan derneğin sessiz kalması ve "göstermesi gereken" tepkiyi göstermemesidir!.. "Yabancılar cenneti" olan bir ülkede açılan ve "bu cennetin yabancılar lehine daha da büyütülmesi" sonucunu getirecek haksız kampanyalara karşı "Türkiye Futbol Federasyonu'nu yalnız bırakmak", nasıl bir düşüncedir, nasıl bir gaflettir?.. Mesele, dernek başkanının yazdığı bir - iki yazı ile geçiştirilecek kadar önemsiz midir?.. Nerede basın toplantıları, nerede "tepki" açıklamaları ve nerede gerekirse ki, gerekiyor izinli yürüyüşler?.. Bugünkü sistemin bile Türk futbolunu nereye getirdiği ortadadır; ligde ikinci ile üçüncü arasında tam 24 puan fark vardır ve görünen odur ki, bu fark daha da açılacaktır; böyle bir şey nasıl olur?.. İstiyor ki "parası olan"; birinciyle ikinci arasında da "bu kadar puan farkı oluşturacak" bir sisteme geçelim; kafaya bakın!.. Kim gider, o zaman maçlara?.. Onların umurunda mı; "Benim başkanlığım sırasında şu başarıya ulaşıldı" denilecek ya!.. Geliyorum, Deniz olayına!.. Sen Deniz Efendi; "imzaladığın ve yeni talimatlara göre sözleşmenin eki kabul edilen ve edileceğini bildiğin" özel sözleşme ile verdiğin taahhüdü yerine getirmeyeceksin, borcunu ödemeyeceksin, kulübünün ödemesi konusunda "Yaptım" dediğin sözleşmeyi ortaya çıkarmayacaksın, kulübünün "şampiyonluk primlerini bile peşinen aldı" şeklindeki iddiasına sesini çıkarmayacaksın ve siz Fenerbahçe Kulübü yöneticileri, Gençlerbirliği'ne verdiğiniz sözü tutmayacak ve verdiğiniz çeklere tedbir koyduracaksınız; sonra da Federasyonun verdiği "doğru" ve "adil" karara karşı, medyadaki kalemşorlarınızla birlikte yaygara koparacaksınız; öyle mi?.. Neymiş; "Yargı kararı varmış!.." Peki; "Kulüplerin, sporcuların, Tahkim Kurulu kararlarına karşı yargıya gidemeyeceklerine dair" mevzuat ve hatta "Yargıtay kararı" ne oluyor?.. Bu sorulara karşılık, "Efendim, o ayrı, Deniz'in davası ayrı, bunlar birbirine karıştırılmamalı" diyen siz değil miydiniz?.. Şimdi ne diyorsunuz?.. "Yooo, yargı kararı da, Federasyon kararı da bir olmalı ve Federasyon yargı kararına saygı göstermeli!.." Hani "bunlar" ayrı ayrı şeylerdi?.. Elbette bunlar, "yargı kararı ile ayrı ayrı şeyler" oldu; şimdi de "ayrı ayrı şeyler" olarak uygulamaya kondu; yargı kararı ayrı; kesinleşirse uygulanacak, Federasyon kararı ayrı; uygulanıyor!.. Yargı, "kendi önündeki belgelere göre" karar veriyor; Federasyon da "kendi önündeki belgelere ve kendi mevzuatına, FIFA mevzuatına göre!.." Fenerbahçe ve Deniz verdikleri sözü yerine getirsinler; Deniz'e "oynama hakkı" hemen verilecek!.. Yargı kararı mı?.. O da kesinleşirse, gereği yapılır; onun "bu işle" ne ilgisi var?.. O karar, "Deniz'in imzaladığı özel sözleşmeyi yok sayarsa", o zaman Gençlerbirliği "aldığı parayı geri öder"; bu kadar basit!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.