Neymiş? "Bu bir 3 maçlık grupmuş!. İlk maçtan sonra alemi mi varmış, futbolcuları, teknik direktörü eleştirmenin!. Beklemeliymişiz, 3 maç sona ersinmiş, ondan sonra eleştirilecekse, eleştirilsinlermiş!." Böyle bir mantığı, ne insan, ne gazeteci, ne de spor yazarı olarak kabul etmem mümkün değil!. "Bize bu öğütleri verenler", eğer onların dedikleri gibi yapsaydık ve "iş işten geçse, tıpkı geçen Avrupa Şampiyonası''nda olduğu gibi, Türkiye puan alamadan elenseydi" ve biz "ondan sonra yazıp çizse idik", çıkıp da demiyecekler miydi ki: "Testi kırıldıktan sonra yol gösteren çok olur! Aklınız ilk maçtan itibaren nerede idi? Başarısızlık kesinleşince konuşmak çok kolaydır!" İnsaf!. Ülkenin "en bunalımlı dönemlerinden geçerken", hatta ülke savaşın içinde ve göbeğindeyken, bu ülkenin cumhurbaşkanları, başbakanları, bakanları, hatta "savaşan askerleri" bile eleştirilecek, ama "milli takımın teknik direktörü ve de futbolcuları", yabancıların "alay ettiği" bir futbolsuzluk gösterisinden sonra, "el bebek gül bebek tutulacak"; öyle mi? Bu nasıl bir mantıktır? Efendim moralleri bozulurmuş, bozulmuşmuş!. Yok canım!. "Bunlar" sanki 10 - 15 yaşında "acemi çocuklar!." Yıllardır "şampiyonluklar görmüş, Avrupa maçları görmüş, hatta Avrupa''da kupa kucaklamış koskoca futbolcular!." Transfer pazarını "milyonlarca dolarlarla açıp", prim pazarını milyarlarca liralarla, ciplerle kapıyorlar! Profesyoneller! İşleri "görevlerini yapmak!." Sahada "uyur gezer gibi dolaşmak" değil! "Kenarda", teknik adamlık yerine "seyircilik yapmak" hiç değil! İtalya maçı "Türk futbolu adına utanç verici idi!" Eleştirenler, eleştirmekte çok haklıydılar! "Kişiliğe dönük eleştiri yapanlar, art niyetliler" hariç! Üstelik "Dünya''nın her yerinde" de "böyle yapılır!" İşte İngiliz medyası... İşte Alman medyası... İşte benzerleri!. Üstelik "böyle yapılmasaydı", Denizli gibi "inadım inat" diyen bir Hoca, İsveç maçında da, Belçika maçında da "bildiğini okur", Hakan ileride "yalnızları oynar", Suat gibi, Arif gibi takımın "şimdi değişmez yıldızı olan" iki futbolcu, yedek kulübesinde paslanırdı! Üstelik Denizli, "futbolcuları motive etmek için", büyük bir silâha sahip olamaz, futbolcular da "işi onur meselesi yapamazlardı!" Daha ne isteniyor? Neymiş; "Dün o eleştirileri yapanlar, bugün yalakalık yapıyorlarmış!" Kim yalakalık yapıyor, Allahaşkına? Eğriye "eğri", doğruya "doğru" diyenler mi? Yoksa, "Denizli''nin yanlışlarına bile alkış tutmaya başlayanlar mı?" Hakan Şükür''ün "vatan haini" iz''ansızlığına karşı "sus pus olanlar mı?" Bari, Hakan Şükür''ü eleştirinler "vatan haini olduğuna göre", onu göklere çıkaranlara da "Devlet yazarı" ünvanı verilse!. Teklif ediyoruz; Bakanlar Kurulu kararname çıkara!. Bu nasıl iştir? Bu ülkede hadi Atatürk''ü bir yana bıraktım, İnönü''ler, Fevzi Çakmak''lar, Bayar''lar, Menderes''ler, Evren''ler, Özal''lar, Demirel''ler, Ecevit''ler, Türkeş''ler hem de "en ağır şekilde eleştirilir" ve de herkes "demokrasinin icabı" hoşgörüyle karşılar! Biz Fatih Terim''i eleştirirsek oluruz; "Firavun!." Mustafa Denizli''yi eleştirirsek oluruz; "İrlandalı!." Hakan Şükür''ü eleştirirsek, oluruz; "Vatan haini!." Hadi canım sizde!. Takımına "futbol oynatmayan" Mustafa Denizli "nihayet" baklayı ağzından çıkardı: "Evet, medyayı kullandım!." Ne diyeyim; el birliği ile iftihar edebiliriz! Portekiz''i yener miyiz?. Grupta "daha önce yapmadığımız" hazırlık maçlarını yapmış olduk! Çeyrek finale çıkmış olmak, goller atmak, puanlar almak, galibiyet almak futbolcularımızın da, teknik heyetimizin de moralini düzeltti! Hatta, Denizli "Avrupa Kupaları finallerinde gol atamayan ve puan alamayan" Fatih Terim''i fersah fersah geride bıraktığı için çok ama çok mutlu!. "Bütün zamanların en başarılı milli takımı" deyip de, başka birşey dememesinin altında "bu rekabet yatıyor!" "UEFA Şampiyonluğu etiketinin altında kalmanın" ezikliği bitti!. Yani, çeyrek finalden, yarı finale çıkabilmemiz için "bizim kanatta" yeterli, "moral yığınak var!." Peki ama, bu "moral yığınak yetecek mi?" Futbol olarak "finallerin neresinde olduğumuz", grup maçlarındaki istatistiklerde ortaya çıktı! Gruplar karmasının "tek Türk futbolcusu yok!." Hatta, yedeklerde de yok! "Pas isabetinde, şutta, hücum insiyatifinde" gerilerde, hatta çok gerilerde, "kalesinde tehlike görmede, kalesine atılan isabetli ya da isabetsiz şutlarda" ise çok ilerideyiz! Bu "neyi gösteriyor?" Kim kızarsa kızsın, durum açık; "sayılarla çeyrek finaldeyiz ama, futbolda sınıfta kaldık!" "Sınıfı ve turu geçmek için", Portekiz önünde "futbol da oynamamız gerekiyor!." Direkler, defans oyuncularımıza çarpan gollük şutlar, Rüştü''nün harika kurtarışları, "zaten yapacağını yaptı" ve bizi çeyrek finale taşıdı! Denizli''nin "koruyucu meleklerinin hatta fazla mesai yaptığı ortada!." Ama, "futbol oynamazsak," bütün bunlar "Portekiz''i elememize yetmeyebilir!." Öyleyse, Denizli "hâlâ sürdürdüğünü gösterdiği inatlaşmanın son belirtilerini" takım tertibinden silmeli, "en doğru tertibi, en doğru taktikle sahaya sürmelidir!." "İsimler yazıp," gene moral bozmayalım!. Başka "vatan haini" diyenler de çıkabilir! Portekiz''in "6''lı gömülü defans blokuna rağmen" zayıf karnı "defansı!." "Kötü" İngilizlerin attığı goller, neyin ne olduğunu gösteriyor! "Hakan İtalya önündeki yalnızlığı oynamaya mahkûm edilmezse," Portekiz''i eleyecek golleri bulabiliriz! Ama "herşey" orta sahada belli olacak! Kim orta sahaya ve oyunun kontrolüne sahip olursa, "gülen taraf olmaya yakın!" Portekiz''i geçebiliriz! Takımın "90 dakika mücadele gücüne eriştiği" böyle bir günde: Bütün gözler Denizli''de! Bol şans, "öfkeli" hocam!. Soru!.. Diyelim ki, 3 büyük gazete arasında "kıyasıya bir tiraj yarışı var!." Ya da 3 büyük TV arasında reyting yarışı!. Diyelim ki, "Fenerbahçe Hakan''ı transfer ediyor!." Ve bu gazetelerden ya da TV''lerden birinin Galatasaray ile Fenerbahçe muhabirleri "haberi atlıyorlar!." Spor Müdürleri, "atlayanlara" karşı ne yapar? "Aman tiraj yarışı devam ediyor, çocukların moralini bozmayalım" diye susar mı, yoksa "ağzına geleni söyleyip, bir de okkalı ceza mı verir?" Ardından diyelim ki bu defa, "Moldovan Galatasaray''a transfer olur" ama "bizim Galatasaray ve Fenerbahçe muhabirleri" olayı gene atlarlar!. Spor müdürleri "bu defa" ne yapar? "Aman, tiraj ya da reyting yarışı devam ediyor, bu çocukların morali bozulması" diye sırtlarını mı sıvazlar, yoksa "başka başka şeyler" mi yapar? "Susar, sırt sıvazlarsa," gazete ya da TV''nin. Üst düzey yöneticileri ve de patronu "O spor müdürü için ne yapar" ya da "ona neler söylerler?" Lâfı "fazla" uzatmayalım! "Profesyonellikte moral," görevini hatasız yapmaya çalışan ve kusur payını en aza indirenler için "kullanılan" bir manevi silâhtır! Görevini yapmayanlara, hata ve kusurlarını ardarda ortaya dökenlere "moral" diye "hoşgörüyle bakmak," profesyonelliğin lügâtinda yazmaz! "Bunu yaptınız mı," bu defa "görevini yapanları, kusur ve hatalarını en aza indirmeye gayret edenleri" de bozarsınız! Profesyonellikte "duygusallığa yer yoktur!" Profesyonelliğin gereği akıldır, mantıktır! "Batılı" böyle düşündüğü ve yaptığı içindir ki, "bilgi çağının da ötesine geçmiştir!" Biz ise "hâlâ," ekonomik istikrar proğramımızı bile "Kurt - kuş mizahına," La Fontaine masallarına, Ezop Hikayelerine bağlamaya devam ediyoruz! Ve de "haklı eleştirilere," kendini kaybetmiş şekilde "Bunu yapanlar vatan hainidir. Benim moralimi İnter başkanı düzeltti" diyebilen Hakan''ı "haklı görme gayretine düşenlere" söylemek istediğim birşey var: "Hadi biz haksızlık ettik, ediyoruz! Portekiz''i göklere çıkaran yabancı ve tarafsız yorumcular da futbol haini mi? Onların eleştirileri, hem de çok ağır eleştirileri ne oluyor? Ya bizzat Hakan''ın, Suat''ın Denizli''ye onun takım tertibine ve taktiğine karşı eleştirileri?." Yorumculara kurs!. Merkez Hakem Komitesi''nin yeni başkanı Bülent Yavuz, TV''lerde ve gazetelerde "ahkâm kesen" hakem yorumcularına hemen bir kurs açmalı!. Belçika maçında hakemin "Arif''e yaptığı faulden sonra", kaleci De Wilde gösterdiği "kırmızı kart için" Ahmet Çakar''ın "Bu kart kararı ağırdı, zira ortada doğrudan gol pozisyonu yoktu" diye yazmasından sonra, anlıyorum ki, "bu kurs şart oldu!." Benzer yorumlar, Leeds - Galatasaray maçında ardarda atılan "bir Leedsli, bir Galatasaraylı oyuncu" olayında da "yanlış olarak yapılmış", bizim "ûlemamız" kararları "ağır bulmuştu!." De Wilde''e verilen "iki maçlık ceza", hakemin kararının "doğru değil" hem de "çok doğru olduğunu", Ahmet Çakar''ın da fena halde yanıldığını gösteriyor! FIFA "artık" sakatlanmalara yol açacak hareketlerde, "eğer top oynamak kasti yoksa ve de doğrudan rakibe doğru yapılmışsa", hatta "temas olmasa dahi", hakemlerin "kart, hem de kırmızı kart göstermelerini" istiyor! Zira "temas olduktan, sakatlanma olduktan sonra çıkan kartın" önemi ne ola ki? Bir tarafta "aylarca oynamayacak" bir oyuncu, öte tarafta "bir - iki maç ceza!." İşte, FIFA, artık "oyuncuların topla oynama kastı olmadan, rakibi sakatlayacak hamlelerde oyundan ihraç edileceklerini bilmelerini istiyor" ve hakemlere de "böyle yorumlamalarını" emrediyor! "Bizimkiler" ise hâlâ işin farkında değil; "net gol pozisyonu yoktu, hakem kırmızı kart göstermekte hatalıydı" diye yazabiliyor! Hımm!. Başladık devam edelim!. Maç naklen yayınlarında yorum yapanlarımıza da, maç anlatanlarımıza da "kurslar açmak" gerekiyormuş! "Averaj hesapları nasıl yapılır? Kaç oyuncu değiştirdikten sonra, artık oyuncu değişmez! Maçları yorumlanırken, teknik terimler mi kullanılır, yoksa "İnşallah... Maşallah... Şeytan kulağına kurşun... Allah''ın sevgili kulları...'' gibi ilâhi deyimler mi?" gibi "çok yönlü analizlerin yapılacağı" kursların yararlı olacağı kanısı iyice yaygınlaştı!. Benden, TSYD''ye ve Futbol Federasyonu''na duyurması! Eğer "bu kurslar açılmazsa", yarınlarda "sokaktaki adamın" iyice maskarası olacağız! Ne "kaide" biliyoruz, ne de "teknik" yorum!. Ama "bildiğimiz", hem de "çok iyi bildiğimiz" bir şey var: "Birbirimizi yemek!." Tam bir "Homo homini lupus" meselesi!. Mesaj!.. Sevgili Kâzım Kanat stop... Gazete arşivlerinde duruyor stop... Fevzi''yi ve Büyük Mehmet''i kadroya çağırmadığı zaman Denizli için yazdıkların, stop... Denizli o zaman milli görev yapmıyor muydu, stop?. Morali bozulmuyor muydu ve sinirleri gerilmiyor muydu? Stop... Yoksa, İtalya maçındaki çok kötü futbol ve alınan sonuç, Fevzi''nin, Mehmet''in kadroya alınmamasından daha az mı önemliydi? Stop... Doğrusu sevgili Burhan Ayeri gibi, ben de bu 180 derecelik dönüşün sebebini çok merak eder oldum, stop... Kaleci Engin için yazdıkların Engin''in moralini bozmuyordu da, Hıncal Uluç''un yazdıkları neden Hakan''ın moralini bozuyor? Stop.... Milli takımın kalesi, milli takımın santrfor mevkiinden daha az mı önemli, stop?. Bence "vaziyetini değiştirmemeliydin", stop... Medyayı kullandığını açık açık söyleyen Denizli bunu haketmiyor, stop!. Sevgilerle gözlerinden öperim, stop... Öcal Uluç... Stop...

