Elvan ve Trabzonspor!..

A -
A +

Olimpiyatta, "sporların ana dalı" atletizmde "altın madalya" umudumuzu önce "Süreyya'yı harcayarak" Yücel Kop, sonra da "Elvan'ı harcayarak" Ertan Hatipoğlu bitirdi! Spordan sorumlu Devlet Bakanımız M.Ali Şahin'in yarışma sonrası söylediği "Acaba Elvan'ın ailesini Etiyopya'da tehdit mi ettiler, yoksa bu kadar kötü koşmazdı" şeklindeki "esrarengiz" sözler ve "Elvan'ın yarış içinde Etiyopyalı atletlerle işaretleştiği" iddiaları doğru değilse (ki, doğruysa "Elvan yakında Etiyopya adına koşacak" demektir), Elvan'ın başarısızlığını "doğrudan antrenörüne ve sonra da kendisine bağlamak" gerekiyor!. Elvan'ın olimpiyata "psikolojik olarak da, fizik olarak da, taktik olarak da hazır olmadığı" seçme yarışında görülmüş ve adeta "finaldeki başarısızlığın sinyalleri" alınmıştı! Elvan, seçmede "gergindi, panik içindeydi, yarışta acemi işler yaptı, fizik olarak da hazır olmadığını son sprintte ortaya koydu!" Antrenörü, "Finalde bu hatalar olmayacak, her şey düzelecek, Elvan yarışa hazır" diyerek yüreklere su serpmeye çalıştı ama, herkesin kafasında "acaba" tereddüdü belirmişti ki; o "acaba" tam bir "şok" şeklinde gerçekleşti ve Elvan 12. olabildi! Hatipoğlu da "şok içinde" olacak ki; "Bütün hata bende, nerede yanlış yaptım, bulamıyorum" diyordu! Bütün hata şuradaydı: 1- Elvan "erken" forma girmiş, olimpiyata aylar kala "5000'de dünya rekoru kırmış, 1500'de sezonun en iyi derecesini yapmıştı!." O yaşta, o kiloda bir genç kızın "aylarca formunun zirvesinde kalması mümkün değildi" ve daha sonra "olimpiyata kadar" başka yarışlar da koşmadığı için "formunun neresinde olduğu" fark edilmemişti; antrenman dereceleriyle, "olimpiyat altın madalyası almak" mümkün değildi! 2- Elvan'ın, "seçmede başka, finalde başka, yarış içinde değişken taktikleri uygulayacak tecrübeye sahip olmadığı" ortadaydı! Hatipoğlu'nun "bir büyük hatası" buradaydı! 3- Bir de "bunun üzerine" milletiyle, medyasıyla, spor teşkilatı ve federasyonuyla bu gencecik kıza "ilk olimpiyat altını" ısmarlanınca ve beyinler "ille de altın" diye yıkanınca, Ertan Hatipoğlu taktiğini "ya altın ya hiç" olarak belirledi ve faturayı Elvan'a ciro etti! Elvan, o "gencecik" kız "bu faturayı kaldıramadı"; "geçileceğini, altını alamayacağını hissedince" mücadeleyi bıraktı! Yoksa, "pek âlâ" normal bir yarış koşar ve "mutlaka" bir madalya alırdı! Ya da muhtemelen "fazla antrenman yüklemesi yapıldı" ve Elvan "sürantrene" oldu!.. Sebep ya da sebepler ne olursa olsun, açıkça görüldü ki; Yücel Kop, Süreyya konusunda nasıl "teknik yardıma muhtaç ise" Hatipoğlu da, Elvan konusunda "öyle" bir teknik yardıma muhtaç! Süreyya'yı ve Elvan'ı "bir yere kadar getirdiler"; durdular! Ötesi; "daha çok bilgi" istiyor! Çekiçte "30 santimetre" ile bronz madalyayı kaçıran Eşref Apak'ın hocası Artun Talay "gerçeği" cesaretle söylüyor: "80 metreye kadar ben Eşref'e yettim, ama artık yetemiyorum. 80 metrenin üzerinde sıkıntılar başladı, bunu aşacak teknik adam gerek Eşref'e..." Bu gerçeği göremeyenler ve anlamayanlar ile, "ki, bunların başında federasyon başkanı Mehmet Yurdadön geliyor"; Türk atletizminde "üst seviyede istikrarlı bir başarı çizgisi yakalanamaz", tek tük başarılar şansa kalır, "bazen olur, çokça da hayal kırıklığı olur!" Ve de.. "Altın madalya alanların etrafını çevreleyip", TV kameraları karşısında "altını alan sporcudan daha fazla arz-ı endam edip" bol bol konuşanlar da, birdenbire yok olur ve Elvan gibi bir pırlanta "yapayalnız, boynu bükük" soyunma odasına yollanır!.. Ben bu satırları yazarken, Elvan'ın "1500 metre koşup koşmayacağını" bilmiyorum. Zira 5000 yarışı gecesi Sky TV'deki canlı yayında Hatipoğlu'na sorduğumda "Şimdi bir şey söyleyemem, bunun kararını yarın vereceğiz" dedi! Ve ben bu satırları yazarken, "karar henüz verilmemişti!" Dileğim, Elvan'ın 1500'de ezdirilmemesinden yana! Ama, Elvan "İlle de koşacağım" derse, buna antrenörü de engel olamaz! Zira Elvan, "bunca hazırlıktan ve bunca meşakkatten sonra" kendisine "yeni bir şans verilmesini" isteyebilir ve hakkıdır! Koşarsa ne olur? Her şey olur!. Bugün "kritik!.." Bugünü atlarsa, perşembe ve sonra da cumartesi "daha kolay" olacak; zira artık "o favori değil" ve kimse ondan "altın beklemiyor!" Yazımın başlığı "Elvan ve Trabzonspor!.." Buraya kadar Elvan'ı yazdık.. Sıra geldi; "Şampiyonlar Ligi'nde bu sezon Daum'un Fenerbahçe'sinden çok daha ümitli olduğum" Trabzonspor'a!.. Bugün "kritik!." Bugünü atlarsa... Şampiyonlar Ligi'nde "çok iş yapacaktır"; Trabzonspor!. Çünkü "favori" değil ve kimse Trabzonspor'dan "altın madalya" beklemiyor!. Maçlara, rahat ve güvenli çıkacaklar, futbollarını oynayacaklar, kazanacaklar ya da kaybedecekler!. Ama, herhalde, bu sezon "Avrupa Kupaları'ndaki en iyi Türk takımı" olacaklar!. Başarılar Trabzonspor!.. Başarılar Ziya Hoca.. Başarılar, benim futbolcu kardeşlerim!.. "Biz Avrupa'da Türkiye'yi temsil edeceğiz, biz Şampiyonlar Ligi'nde oynayacağız, Gökdeniz'i bize verin, hem bu futbolcunun seneye bedavaya bize gelmesiyle kaybedeceğiniz parayı kazanırsınız, hem de bu parayla Türkiye Ligi için birkaç transfer yaparsınız" diyen zihniyete ve "bu zihniyeti ayıplayacaklarına" bu zihniyetin kalemşörlüğünü yapanlara öyle bir cevap verin ki, hayatları boyu bir daha unutmasınlar ve "Trabzonspor ne imiş" anlasınlar!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.