Galatasaray üzerine “acı” bir yazı!..

Sesli Dinle
A -
A +

Evet, Galatasaray Kopenhag’da Kopenhag’ı yenebilir, belki de yenecektir de…

 

Ama “bu sonuç”, Galatasaray’ın “bugün içinde bulunduğu durumla ilgili görüşlerimi” değiştirmez…

 

Son söyleyeceğimi, en başta söyleyeyim, dahası, “bugüne kadar azar azar söyleyerek ve yazarak geldim” zaten…

 

Okan Hoca’mıza “240 milyon avroluk palto, ‘pardon’ kadro’’ büyük geldi; bir…

 

Hoca’nın teknik heyet kadrosunda “önemli bir eksik” var; bu iki… 

 

Ve de, bu sebeple onca maçta, onca puan “bu eksiklik yüzünden” kaybedildi. Dahası, Galatasaray “bu eksiklik yüzünden” Çarşamba gecesi 3-3 berabere biten Manchester United maçından da, Bayern Münih maçlarında olduğu gibi, “0 puan ile” ayrılabilirdi…

 

Galatasaray’ın “defans ve orta sahadaki zafiyetini iyi analiz edip, taktik tuzaklarını kuran” adamlar, son 15 dakikada “Bayern Münih gibi” üç gol atabilecek fırsatları da yakaladılar, ama atamadılar. Onlara da, bu dakikalarda kurtardıkları için “ilk iki golü ‘çok hatalı’ yiyen Muslera’ya da, kale direklerimize de dua etmeliydi, Galatasaraylılar!.. 

 

Şimdi, “Bunca hazırlık, bunca Süper Lig, bunca Avrupa maçına rağmen, hâlâ ‘kondisyon zafiyeti’ ile ‘son 15 dakikalarda’ art arda maçlar ve puanlar kaybediliyorsa, ‘nedeni’, hem de apaçık ortada değil mi” sorusunu sorsam, haksızlık mı etmiş olurum, Okan Hoca’m?..

 

Bitmedi, “üç” de var; ilk yarıda yenen iki golde de, “a) top ortaya doğru götürülürken, sağ ve soldan kaçan iki adama uzatılsın, b) oralardaki boşluklarla ‘yolgeçen hanında dönen’ kanatlardan gelen rakip oyuncuların ortaya gönderdikleri toplar, ‘o panik içinde’ karşılanamayarak, kalemizin ağlarını bulsun” ve en az bir o kadar fırsatta da, şansın bizden yana olmasıyla “top” direkleri sıyırdığından, “fark” ikide kalsın…

 

Ve de… c) Bunları saha kenarından izleyen Hoca’mız, “ikinci yarıya hiçbir değişiklik yapmadan” çıksın… Olacak şey mi?..

 

Hadi, “tam bu maçlık oyuncu olan” Davinson Sanchez’in sakatlığı sebebiyle, maça “böyle” bir kadro çıkardın ama ilk yarıda “Ndombele ve Angelino gibilerin durumunu ve hatlar arasındaki zafiyeti gördükten” sonra, gerekli oyuncu değişikliklerini yaparak, ikinci yarıya hatta ve mesela “3-5-2’ye dönerek” çıkamaz mıydın?..

 

Elbette, “iki defa iki farkla geride kalan ve sonra beraberliği sağlayan takım” için “güzel sözler” söylenir; “övgü yazıları” yazılır, ama…

 

İşte, şimdi de “ama…” faslına geçiyorum…

 

Oyunu ve “iki defa iki farklık durumdan beraberliğe dönüşü sağlayan” sonucu alkışlayan, Hoca’yı ve futbolcuları öven yorumcu arkadaşlarıma ve yorumlarına saygı duyuyorum…

 

Ne var ki, “benim de övmem için” bir şartın gerçekleşmesi gerekiyordu; “Maçın sonucu ile ‘şimdi örneklerini vereceğim’ maçların sonuçları gibi ‘grupta beklenen sonuca’ ulaşılmış” ise…

 

Mesela, PSV Eindhoven, deplasmanda Sevilla maçında 0-2 mağlupken 3-2 kazanarak, gruptan çıkmayı ve son 16’ya kalmayı GARANTİLEMİŞ…

 

Mesela, İnter, deplasmanda Benfica önünde 0-3 mağlupken, 3-3 berabere kalarak gruptan çıkmayı GARANTİLEMİŞ…

 

Galatasaray’ın durumu ne; Kopenhag’daki maç ile Manchester United-Bayern Münih maçının sonucuna göre, gruptan çıkabilir de, UEFA Ligi’ne kayabilir de, “grup sonuncusu olarak” Avrupa’ya veda edebilir de…

 

Şimdi geliyorum, “acı ve üzücü” olan son soruya; acaba, sezona “Avrupa paltomuzu çıkarıp, Süper Lig – Türkiye Kupası montumuzu giyerek” devam etmek, daha mı hayırlı olur?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.