İnanamıyorum; “Galatasaray Kulübü’nün kurulduğu Galatasaray Lisesi’nde müdürlük de yapan” Tevfik Fikret’in ünlü “Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür bir şairim” sözünü “sloganlaştırılarak” Galatasaray ile özdeşleştirildiği sarı kırmızılı dünyada “garip şeyler” oluyor…
Neymiş efendim; “Galatasaray Divan Kurulu toplantıları naklen yayınlandığı için, orada yapılan konuşmalar sosyal medyaya yansıyor, orada da ‘Galatasaray Divan Kurulu Üyesi olmayanlar tarafından’ yorumlanıyor, eleştiriliyormuş da… Onun için ‘bu toplantılar’ naklen yayınlanmamalıymış…”
Anladığım kadarı ile… Ciddi ciddi bir kampanya başlatılmak üzere…
Galatasaray, “sadece Türkiye hudutları içinde ve de dışında yaşayan milyonlarca taraftara sahip” bir kulüptür… Dahası “bu milyonlar içinde binlerce Galatasaray Kulübü Üyesi, dahasının da dahası Galatasaray Kulübü Divan Kurulu Üyesi” vardır!..
“Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” insanların buluştuğu bir camianın kulübünün Divan Kurulu toplantılarının “yayınlanmamasını istemek” doğrudan “200 - 300 kişiye ‘Siz daha hürsünüz’ imtiyazını vermekten öteye” neye yarayacaktır?..
Dahası da var; Galatasaray Kulübü’nün ‘gazeteci üyeleri’ vardır; dahanın da dahası ‘Gazeteci Divan Kurulu Üyeleri’ de vardır; Divan Kurulu toplantılarını sansürlemek, bu arkadaşlara da ‘imtiyaz sağlamak’ değilse” nedir?..
Yoksa “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” insanların kulübünde “Onlara da Divan Kurulunda olan biteni yazmak ve yorumlamak yasağı” mı konacaktır?..
Bırakın, herkes izlesin, hatta sadece Galatasaray üyeleri ve taraftarları değil de, Fenerbahçelisi de, Beşiktaşlısı da, Trabzonlusu da, Kayserilisi de izlesin…
Galatasaray Divan Kurulunda “kulüple ilgili görüşlerin, hiçbir sınır konulmadan nasıl ifade edildiğini, ‘olumlu ya da olumsuz’ nasıl yorumlandığını” herkes dinlesin ve bu toplantılar herkese örnek olsun!..
Türkiye Atletizm Federasyonu Başkanı Fatih Çintimar ile ilgili iki yıldır yazdığım yazılar beni üzüyor; zira bu yazıların içinde “Onun hakkında bir tane bile ‘olumlu cümle’ yok…”
Hâlbuki “Sporcu olarak, hoca olarak, yönetici olarak Türk sporuna ve özellikle Türk atletizmine yaptığı hizmetlerle dolu” bir kariyeri var…
Ve de, “o koltukta oturmaya devam etmek için” ne yazık ki, “yaptığı hata ve yanlışların hesabını vermek ve gereğini yapmak” yerine, “gerçekleri saptırmak gibi, kendisine de, Türk atletizmine de zarar veren” bir yolu seçti…
Cevaplanamayan birkaç soru” bile, Sayın Çintimar’ın nasıl bir girdabın içinde olduğu gösteriyor…
Durmadan “Olimpiyat öncesi olimpiyatlara fazla yarışmacı götürmek için yarışma sonuçları değiştirilmedi, manipülasyon yapılmadı” diyor.
Ama Dünya Atletizm Birliği (WA) öyle demiyor… “Manipülasyondan ceza aldığını ilan ettiği yedi ülke içinde” Türkiye de var.
Ve “Türkiye’de dâhil” bu yedi ülkede yapılan yarışmalarda alınan derecelerin kabul edilebilmesi için “o yarışların WA’nın ‘denetim yetkisi verdiği’ görevlilerin nezaretinde yapılması” şart.
Nitekim daha bu ay İzmir’de ve Bursa’da yapılan organizasyonlara “WA’nın İrlandalı görevlisi geldi” ve de bütün masraflarını Türk Federasyonu ödedi.
Bakınız Sayın Çintimar, Avrupa oyunlarına 193 sporcu ile gittik, bunun 39’u federasyonunuzun sporcusu idi… O yarışmalarda birçok sporcumuz “olimpiyat barajını aşarak, oyunlara katılma hakkını kazandı. Birçok sporcumuz altın / gümüş / bronz madalya aldı. Söyler misiniz bana 39 atletimizden kaç tanesi madalya aldı; sıfır değil mi?..
Bitmedi; İzmir / Bursa yarışmalarında “olimpiyat barajını aşan oldu” mu, “bir Türkiye rekoru” kırıldı mı?..
“Türkiye rekoru” dedim de, duyduğum “acı bir haber” aklıma geldi. “Enes Talha Şenses’in 22.06.2022 tarihinde Ankara Naili Moran Atletizm Sahasında yüksek atlama branşında elde ettiği 2,31’lik bir yüksek atlama derecesini, ‘hem de bu olayda hiçbir kusuru ve dahli olmayan’ sevgili Necdet Ayaz kardeşimize fatura edecek bir oyunbazlığı da içine alan bir sürecin sonunda (Kendisi oynanan oyunu yazdı)” resmî sitenizdeki ‘Rekortmenler Listesi’nden’ “aniden” neden kaldırdınız? Yoksa “2,31’lik yüksek atlama rekoru, ‘Yok’ dediğiniz manipülasyonun gazabına” mı uğramıştı?..
Ve de “Manipülasyon yok, ceza yok” diyen Federasyon Başkanı’mıza, “bu silinme” bizzat federasyonun verdiği “itiraf” cevabı mı olmuştu?..
Ama bardak dolu ve taşıyor; siz ne yapıyorsunuz Sayın Başkan; hem de “görüntüyü kurtaran ‘devşirmeler’ dönemi” de “Paydos” derken?
Nerede Türk atletizmi; bakınız, haklı olarak uluslararası hakemimiz Necati Çeteci “Art arda küme düştük ve de sonuncusunda ‘16 ülke arasında, Norveç’in ardından sondan ikinci’ olduk; sorumlusu kim?” diye sormakta haksız mı?..
Ve de neden dünya atletizminin “en üst düzey kuruluşlarından başlayarak, sonunda Balkan Atletizm Federasyonları Birliği’nin yönetim kuruluna bile seçilemediniz?..
Acaba, Türkiye’de yapılacak “U20 Balkan Yarışmalarının iptalinde” bu seçim mağlubiyetinin etkisi oldu mu?..
Saygılar sunarım, Sayın Başkan’ım…
Galatasaray Basketbol Takımı’nın kadrosu büyük ölçüde değişiyor. Bugüne kadar “oyun kurucu ve forvet olarak” birçok oyuncu alındı. Kadro “pota altı” takviyesi bekliyor… “Yeni hoca / Yeni kadro” bakalım Fenerbahçe ve Anadolu Efes ile yarışabilecek mi?..
Galatasaray’a yakışan odur; İcardi hamlesinin yakıştığı kadar!..
Beşinci yılda “kaçıncı yönetici, kaçıncı hoca, kaçıncı futbolcu” ben hesabı kaçırdım, görev istatistikçilere düşüyor. Son olarak döndü dolaştı teknik direktörlük görevi “gene” ve “has Fenerbahçeli” İsmail Hoca’ya verildi.
Verildi de, neden sözleşme “1 senelik” anlayamadım. Acaba “şu” iki ihtimalden biri olabilir mi; ya Ali Koç Başkan kendine ya da İsmail Hoca’ya güvenemiyor”; Ne dersiniz Fenerbahçeliler?