Türkiye Gazetesi E-Gazete
Arama
Kaydet
a- | +A
Galatasaray “sadece Türk insanýný deðil”, spora gönül vermiþ, “fanatizme karþý olmuþ” yüzlerce milyon insaný da “mutlu eden” bir büyük baþarýya imza attý! Baþkanýyla, yöneticisiyle, teknik heyeti ile futbolcusuyla, taraftarýyla her türlü alkýþý ve övgüyü haketti! Bu büyük baþarýda elbette Fatih Terim’in ve onun talebelerinin payý herkesten fazla! Hem de çok fazla! Leeds Kulübü Baþkaný’nýn maçýn bitiþ düdüðünden hemen sonra ayaða kalkarak “tuttuðu alkýþ”, doðrusu ya “Galatasaray’ýn yazdýðý tarihe ýþýk tutacak” gurur tablosunun önemli bir figürü olurken, TV baþýnda gözlerim yaþardý! “Sevgili” meslektaþým Güneþ Tecelli ile beraber seyrettiðim bu maç, “yarým asra yaklaþan spor yazarlýðý hayatýmýn” bakýnýz “en heyecanlý” demiyorum, “en stresli” 90 dakikasý idi! “Çok” heyecanlanmadým! Zira, “Galatasaray’ýn Leeds’ten daha iyi bir takým olduðunu” biliyordum ve “onlarý yeneceðimize” inanýyordum! Ama “stres? O “bitirici” stres yok mu? Ýþte onu “bitmek bilmeyen bir 90 dakika içinde”, yaþarken, “Kopenhag finalinin çok daha kolay olacaðýný” düþünüyorum! Ýngiliz bulvar medyasý ile Leeds Kulübü Baþkaný’nýn “Galatasaraylý futbolcular üzerinde yapmak istedikleri psikolojik ve yýkýcý baskýnýn”, maalesef Türk medyasýnýn da “bu tuzaða düþmesiyle”, günlerce Florya’ya taþýnmasýydý “stresin sebebi!” Ve de “Leeds Stadý’na adeta savaþa gider gibi gitmemizdi” stresin sebebi! Bu yüzden Galatasaray takýmý “futbol olarak” 3 - 4 maçta yapabileceði toplam hatayý “bu 90 dakikaya sýðdýrdý!” Bu yüzden “haftalardýr gol atamayan” Leeds “Taffarel birazcýk Taffarel gibi olmasa” Ýstanbul’daki farký kapayacak golleri yakalayabilirdi! Birkaçý hariç “sapsarý yüzlerle” ve “heyecandan çok endiþe dolu” yüreklerle sahaya çýkan sarý- kýrmýzýlý futbolcularýn “bazýlarý” nerede ise “10 - 15 dakika” ne oynadýklarýnýn farkýnda bile olamadýlar! “Dünya’ya kafa tutan” o meþhur orta sahamýzýn “bücürleri” sanki sahada yoktular! Önce Suat, sonra Okan kendilerine geldiler ama “Emre” devre biterken bile “ne yaptýðýnýn farkýnda deðildi!” Ýnanýlmayacak, affedilmesi çok zor bir hata yaptý! Ama “daha önce yaptýklarý” böyle bir hatanýn gelebileceðini gösteriyordu! Dua edelim ki rakip “onun atýlmasýyla elde ettiði avantajý kullanabilecek bir noktada deðildi!” Maç “Galatasaray’ýn istediði þekilde bitti!” Yýllardýr, aylardýr bunca uyarýya, Terim’in “bunca kulak bükmesine raðmen” Emre’nin “bir türlü aklýný baþýna almamasý”, adeta “Tugay abisinin yanlýþ yolundan yürümeye devam etmesi”, bu “yarýnlarýn büyük futbolcusu için” çok kötü not oldu! Ve “UEFA Finali gibi bir maçta oynama fýrsatýný” kaçýrmakla, bence “en büyük cezayý gördü!” þimdi istediði kadar aðlasýn, üzülsün; “filmi geri alamaz!” Temenni edelim ki, “bu ona ders olur!” Ayný sorumsuzluðu, ayný þýmarýklýðý bir daha yapmaz! Fatih Terim’in “oyundan çýkarken ona karþý yaptýðý hareket” görüntü olarak hiç de güzel deðildi ama, doðrusunu söylemek gerekirse, “koca stadda yapayalnýz olan bir Galatasaray’ý”, bir de “aptalca bir hareketle” sahada 10 kiþi býrakan “çocuk” da bunu haketmiþti! Bakýyorum, “duygusallýðýmýz devam ediyor!” Bazý gazeteler “bütün oyuncular gibi” ona da “4’er 5’er yýldýz vermiþler!” Ne “dört yýldýzý? Beþ yýldýzý?” “Tam bir içi boþ yýldýzdan öteye hiçbir þeyi haketmedi” Emre! “Penaltýya sebep olan pasýn sahibi olsa” bile! Allah göstermesin “ya onun gafleti” çok büyük bir çöküntüyü ve çok kötü bir sonucu da beraberinde getirseydi ne olacaktý? Ayný gafleti “finalde” Arsenal önünde yapsa ve takýmýný 10 kiþi býraksa ne olacaktý? Tugay “yýllarca Galatasaray’da ayný sorumsuzluðu gösterdi!” Galatasaray’a “çok maçlar, kupalar kaybettirdi!” Þimdi sýrada Emre mi var? Yaþayýp göreceðiz! Okuyucularým “böyle bir zamanda bunlar yazýlýr mý?” demesinler! “Böyle zamanda yazýlmazsa” hiç yazýlmaz ve de “huylu huyundan vazgeçmez!” Emre genç! “Bu huyundan” mutlaka vazgeçirilmeli! Ötekiler? Bence, maçýn “en büyükleri” aralarýnda “fark olmadan” Hakan - Hagi - Taffarel - Popescu dörtlüsü idi! Ýkisi “iki gol atan” bir o kadar da kaçýran ofans gücünü, ikisi de “iki gol yiyen” ama ondan çok fazlasýný kurtaran “defans gücünü” temsil ediyordu! Galatasaray’ýn Leeds Stadý’ndan baþý öne eðik çýkmamasýnda en büyük pay sahibi oldular! Sonrasýnda Okan vardý, Capone vardý, Suat vardý, “iki büyük hatasýna raðmen” kaptan Bülent vardý, “ilk yarýda hata üstüne hata yapmasýna raðmen” Ergün vardý, “beklemediðim kadar” daðýnýk görünen Arif vardý! Ben “bunlarýn önüne” ikinci yarýda oyuna giren K.Hakan ve Ahmet’i koyamam ama, “kulübeden gelen bu iki adamýn oynadýklarý futbol” sahadaki çok futbolcuya parmak ýsýrtacak cinstendi! Bravo K.Hakan! Bravo Ahmet! Ve de son sözlerim Fatih Hoca ile yardýmcýlarýna! Bizlere “çok büyük bir keyif, çok büyük bir mutluluk, çok büyük bir gurur gecesi yaþattýnýz!” Bütün “olumsuz þartlarýn üstesinden geldiniz!” Ve de alýnlarýnýzdan öpüldünüz! Bir çift sözüm de “Galatasaray nereden de Avrupa Fatihi oluyormuþ?” diye soran ve hatta “tebessüm eden” futbol fukaralarýna! Ýþte “Perþembe gecesi gibi gecelerde ve Leeds Stadý gibi cehennemlerden, hem de yapayalnýz olmalarýna raðmen” UEFA Kupasý finalinin vizesini çýkarabilecek yüreðe ve futbola sahip olduklarý için bu çocuklara “Avrupa Fatihi” diyoruz! Bilmem ki “hâlâ” edecek ve söz söyleyecek haliniz kaldý mý? Reyting avcýlarý! Bazýlarý arkadaþým! Bazýlarýyla da “merhabamýz” var! Bazýlarýnýn “sadece yazýlarýn okudum!” Hepsine birden söylüyorum ki; “Sizler reyting avcýsý birer gazeteci olmaktan öteye gidemediniz!” Kendinize de, mesleðinize de, “bizim mesleðimize” de yazýk ettiniz! “Çok yakýndan biliyorum!” Ýçlerinde “hayatýnda bir defa maça gitmemiþler, bir tek futbol yazýsý okumamýþlar; puan cetveline bir defa bakmamýþlar” var! Peki, “ne iþiniz var” Leeds’te? “Savaþa gider gibi” bir havayý kurgulayýp, “bundan kendiniz için reyting çýkarmak yarýþýna girmeniz” size yakýþtý mý? Bunca yýl “karda, kýþta, kýyamette, taþlý, sopalý saldýrýlar altýnda Dünya’nýn dört bir tarafýnda görev yapan spor yazarlarýnýn önüne geçip” sür manþetlere oturmak, “resimlerle poz vermek,” TV ekranlarýnda “spor adýna, futbol adýna son derece komik yorumlar yapmak” size yakýþtý mý? Bu nasýl bir “fýrsatçýlýk” anlayýþýdýr? “Fýrsatçýlýkla” suçladýðýmýz “Leeds kulübü baþkanýndan ve Ýngiliz bulvar gazeteleri yönetici ve yorumcularýndan” ne farkýnýz kaldý? TV ekranlarýnda bir kaçýnýz hariç sizleri dinlerken “kahkahalarla güldüm!” Bir kaçýnýz hariç gazetelerdeki yazýlarýnýzý okurken “kahkahalarla güldüm!” Ve de “siyasetimizin neden bu hallere düþtüðünü” çok iyi anladým! Ne olur ve de lütfen, “bundan böyle sporu, futbolu spor yazarlarýna, spor gazetecilerine býrakýn!” Yýllardýr “yakamýzdan düþsünler” diyerek yazýp geldiðimiz “eski futbolcularýn, eski hakemlerin, eski teknik adamlarýn devþirilerek spor yazarý yapýlmýþlarý bile, “sizin yanýnýzda” gerçekten “spor yazarý gibi kaldýlar!” Yooo! Kýzmaca gücenmece yok! “Rahmetli Özal’ýn Türk sporu, Türk futbolu için yaptýklarýný, çim saha devriminin nasýl gerçekleþtiðini bile” yeni öðrenmiþ “gazeteci” aðabeylerimizin, duayenlerimizin “birdenbire” futbolun peþinde koþmalarýný “futbolumuz adýna” hayra yormamýz mümkün deðil! Eðer “bu reyting hevesi ve yarýþý devam ederse,” yakýnda sporumuz da siyasetimize benzer! Allah korusun! Ya Arsenal? 17 Mayýs’ta Kopenhag’da yapýlacak Galatasaray - Arsenal maçý ne olacak? Þimdi herkes birbirine bunu soruyor! Ben baþtan beri þuna inandým, þunu söyledim: “Galatasaray - Leeds yarý finali erken finaldir! Buradan finale çýkacak takým kupaya da adýný yazdýracaktýr!” Þimdi de ayný noktadayým! Ben, “Leeds maçýnda Galatasaray defansýnýn gösterdiði yan top zafiyetine raðmen” Kopenhag’da “kupaya daha yakýn takýmýn” Cimbom olduðu görüþümde ýsrar ediyorum! “Birkaç büyük yýldýzýna raðmen” Arsenal Galatasaray’ý “alt edecek” güce sahip deðil! Tabii futbol bu! Üstelik “tek 90 dakikada” her þey olabilir! “Þanstý, hakemdi, falandý, filandý” gibi faktörler maçýn sonucunda etkili olacak! Ama Galatasaray “Arsenal’den daha iyi bir takým!” Bakýnýz “takým” diyorum! Ýnanýyorum ki “takým oyunu olarak” bu sezon Galatasaray’ýn yükselttiði çýtanýn üzerinden geçebilecek “çok az Avrupa takýmý var!” 3 ya da 4 tane! Ve de “Arsenal bu 3 ya da 4 takýmýn arasýnda deðil!” Öyleyse “normal þartlar altýnda oynanýrsa” Kopenghag finalinde “Kupaya uzanacak el” Galatasaray kaptaný Bülent’in elleri olacaktýr! Tabii ona “Taffarel’in elleriyle,” Hagi’nin beyni, Hakan’ýn kafasý ve diðer Galatasaraylý futbolcularýn “inanç dolu” yürekleri yardým edecektir! Kopenhag’daki stadý dolduracak binlerce “ayyýldýz bayraklý Türk taraftarlara mesajým var: “Öyleyse buyrun Galatasaray’ýn final þovuna!” Parreira yanlýþý! Fenerbahçe yönetimi bunca iddiasýna ve bunca gürültüsüne raðmen “son derece yanlýþ bir tercih yaptý!” Brezilya’lý Parreira’yý “teknik direktörlüðe getirmek” demek, “gelecek sezondaki hüsrana þimdiden kapý açmak” demektir! Trabzon’un “altýn bir tepside sunduðu þampiyonlukta” hemen hemen hiç bir payý olmayan “Brezilya’lý Hoca’nýn,” Fenerbahçe’den sonraki “futbol hayatý” da çok sönük! “Kariyeri itibariyle” en diplerde bir yerde bulunuyor! “Kuyudan adam çýkarmak” da birþeydir ama “böylesi deðil!” Eðer “kesin bir anlaþma yoksa” Fenerbahçe yönetimi “bu tercihten vazgeçmelidir!” Anlýyorum ki, baþkan Aziz Yýldýrým gene birilerinin dolduruþuna geliyor! Avrupa’da “bunca iyi hoca varken,” Dünya futbolundaki geliþmelerin çok gerisine düþmüþ “kâzip bir þöhreti” takýmýn baþýna getirmek, “paralarý gene sokaða saçmaktan baþka birþey getirmeyecek!” “Ahý gitmiþ vahý kalmýþ” diye bir söz vardýr! Ýþte tam “Parreira için” söylenmiþ bir söz! Üstelik de “ahý gideli çok yýllar olmuþ!” Dünya futbolunun üst katlarýnda “vahý bile duyulmuyor!” Kim çýkardý, nereden çýkardý, neden çýkardý bu Parreira’yý; anlamak mümkün deðil! Erdoðan Þenay “bu konuda çok önemli ve anlamlý uyarýlar yapýyor!” “Sivrisinek sazý da geçti;” durmadan davul çalýyor! Bakýyorum “anlayan yok!” Peki ama, ne olacak bu Fenerbahçe’nin hali? Alkýþlar Efes’e! Böylesine “dar” ve böylesine “genç” bir kadro ile basketbol Kupa-1’de “dörtlü finale kalýp” üçüncü olan Efes’i ne kadar kutlasak az! “Spor tarihimizin” en büyük baþarýlarýndan birine imza attý Efeslilerimiz! Eðer “yedeklerde” biraz þanslý olabilse idik ve eðer “oyun kurucumuz kendisi yerine “takýmý için oynayabilseydi,” daha da doðrusu “ilk rakip Panatinaikos olmasaydý,” belki “ikinci,” hatta “birinci” olabilirdik! Olmadý! Ama “maya tuttu!” Ýnanýyorum ki “Efes yönetimi,” tutan bu mayadan gelecek yýl “þampiyonluk çýkaracak!” Hem “ilk beþe,” hem de yedek sýralarýna yapýlacak “kaliteli takviyeler,” Türkiye’ye yýllardan beri özlediði ve beklediði kupayý getirecek! Galatasaray’ýn futbolda UEFA Kupasý’nda final vizesi aldýðý gece, Efes’in basketbolda üçüncülük kürsüsüne çýkmasý, “sporumuz için” çok büyük bir baþarý tablosudur! Onur tablosudur! Keyif tablosudur! Sizlerle gurur duyuyoruz çocuklar! Saðolun, varolun! Hayal kırıklığı Teleon ve Star TV spor proðramlarýndaki “yanlýþlar, hatalar, saçmalýklar devam edip gidiyor! Okuyucularýmdan “bu konuda aldýðým” telefonlar - fakslar giderek çoðalýyor! “Soru sormasýný hâlâ öðrenemeyen” ve “röportaj yaptýðýný zanneden” muhabirler “ne söylediðini bile zaman zaman bilmeyen” oturum yöneticileri, “kendisine yakýþmayan taraflý açýklamalar yapan” hakem yorumcusu! Kýsacasý “mecburiyetten seyrettiðimiz” bir TV spor proðramý! Mevsim baþýndan beri “bir arpa boyu ilerleme” olmadý! Aksine “gerileme bile var” diyebilirim! Saatlerce “diksiyon dersinden orta bile alamayacak” kiþileri dinlemek “hatalý ve taraflý yorumlarla zaman öldürmek,” kötü görüntüleri hem de “defalarca ve defalarca tekrarlarda ezberlemek” herhalde bizlere verilmiþ “en büyük ceza oluyor!” Hayret ediyorum, “Türkiye standartlarýnda böylesine büyük paralarý bu iþe döken insanlar” böyle “spor proðramlarýyla” tatmin olabiliyorlar mý? Hiç mi “Dünya TV’lerini seyretmiyorlar?” Hatta “geçen yýllarda çok eleþtirdiðimiz” Þansal Büyüka ve arkadaþlarýný hiç mi seyretmediler? Türkiye’de “doðru dürüst Türkçe konuþacak, futbolu bilen” spor spikeri ya da “doðru dürüst 3 - 5 soru sorabilecek” spor yazarý mý yok? Ýþte “taaa” Iðdýr’dan faks çeken bir okuyucumun, Ertuðrul Sönmez’in yazdýklarý: “Bizler sporu ve futbolu çok seven insanlar olarak pazar günleri Star TV’de Telegol prooramýný seyretmek zorunda kalýyoruz. Maç özetlerini de en az 6-7 defa gol tekrarý yapýyorlar. Ayný golü üstüste bu kadar seyretmek stres atmak için oturduðumuz TV baþýnda büsbütün sinirlerimizin bozulmasýna sebep oluyor. Baþka bir TV kanalýnda seyretmek imkânýmýz da yok. TV’yi kapatýp, çýkýp yatýyoruz. Þunu söylemek istiyorum; biz geri zekalýmýyýz ki, ayný golü 6-7 defa gösteriyorlar? Görme özürlü de deðiliz; 2-3 defa gösterseler yetmiyor mu?” Star TV ve Teleon, “golleri seyretmeyi bile” seyirciye “iþkence haline getirmiþse” biz daha ne yazalým?
ÖNE ÇIKANLAR