Galatasaray Genel Kurulu''ndan "istediği borçlanma yetkisini ve bütçe tadilini geçiren" Galatasaray Yönetim Kurulu ve "özellikle" başkan Faruk Süren, "sakın ola ki" sonucu yanlış yorumlamasın! Sonuç tam bir "Pirrus zaferidir!." Alınan UEFA ve Süper Kupaları''na, üst üste "beşinci şampiyonluk" sloganlarına, "Jardel''i, Emre''yi, Ümit''i, Okan''ı satarız" baskılarına karşılık, "genel kurulda" arkasında olan "oy sayısı" sadece, "evet" sadece 452''dir!. Galatasaray "genel kurul üye tam sayısının" nerede ise 22''de biri!. Kimbilir, belki de 24''te biri!. Ve "dikkat ediniz", daha "dün gibi" kısa bir süre önce yapılan "seçim genel kurulunda" onlara oy veren 600 üye de "bu defa" ortada yoktur!. Nerede ise "yarım asırdır" bu işlerin içindeyim, "ilk defa", bir genel kurulda "hayır" oyları için ayrı, "evet" oyları için ayrı sandık konulduğunu görüyorum, duyuyorum! "Bu uygulama ve taktik", ister istemez, insana "tek parti ve milli şef devrinin" ünlü "açık oy, gizli tasnifli" seçimlerini hatırlatıyor! Çok üye "bu açık oy sebebiyle" ve kendilerine "vefasız" denmesin diye, "istemeye istemeye" gidip "evet" sandığına kartlarını attılar!. Bu nasıl oylamadır ki, "oy pusulası" bile yoktur! Bu nasıl bir seçimdir ki;" ad bile okunmamış", adeta önüne gelen elindeki "kartı" kutuya atmıştır! Kimse kızmasın, gücenmesin; "mesela" ben de orada olsam, "genel kurul üyesi olmadığım halde", elime bir "kart tutuşturuluverse", gidip sandıklardan birine atabilirdim! Bu nasıl bir oylamadır? Elbette, "Galatasaray Genel Kurulu''nda böyle birşey olmaz" ama, ben "Galatasaray için en hayati bir konuda yapılan genel kurulun" ne kadar "ciddiyetten uzak olarak" hazırlandığını ve yapıldığını ortaya koymak için "bu örneği vermek durumunda kaldım!" Genel Kurul Divanı''ndan ve Galatasaray camiasından özür dilerim! Geliyorum; genel kuruldaki tabloya!. Galatasaray camiasının "bütün devleri", bu yönetime karşı oy kullandılar! Alp Yalman''dan, Adnan Polat''a!.. Hayri Domaniç''ten, Necdet Çobanlı''ya!.. Kemal Onar''dan, Taner Aşkın''a!.. Selahattin Beyazıt''tan, İnan Kıraç''a!.. Ergun Gürsoy''dan, Özhan Canaydın''a kadar!.. "Bunların çoğu", Faruk Süren''le beraber çalışmış, "ilk kazandığı seçimde" Süren''i desteklemiş ve ona oy vermiş, "camiada karizması olan" Galatasaraylılar''dı! Süren "şimdi etrafına baksın!." Kimler kalmış? Ve camiada "etkinlikleri" ne kadar? İşte 452 oyluk "Pirrus Zaferi!." Sakın ola ki; "muhalefet ne yaptı, ne kadar oy aldı?" demesinler! "Bu bir seçim genel kurulu" değildi! Kimsenin "bu yönetimi değiştirme" gibi bir niyeti ve faaliyeti yoktu!. "Buna rağmen", üyelere "borçlanma yetkisi alamazsak gideriz ya da Jardel''leri, Emre''leri, Okan''ları, Ümit''leri satarız, küçülürüz" baskıları yapıldı! Aidatını yatıran "2000''den fazla üye", Galatasaray''ı "bugünlerde yönetim krizine sokacak bir sonucu istemedikleri için" genel kurula gelmediler; "yönetime karşı olduklarını belli ettiler", ama kulüplerine "vefa gösterdiler!." Alınan kupalara saygı gösterdiler!. "Futbol takımının küçülmesini" istemediler! "Bir seçimli genel kurulda", Süren ve arkadaşları bilmeliler ki, hepsi sandığa koşacak ve "yönetime hakettiği dersi vereceklerdir!." Eğer Süren ve arkadaşları "böyle bir dersi almak istemiyorlarsa" yapacakları şeyler bellidir: 1.Camiayı kucaklayacak adımları hemen ve samimiyetle atmalıdırlar! "Bölen" olmak, yerine, "bütünleştiren" olacaklarını göstermelidirler! "Şeffaf" olmalı, "gerçekleri" söylemeli, "yardım ve destek istemeli ve almalıdırlar!. "Karşı fikirlere" saygı duymalıdırlar!. Yönetimden çok, "Süren''e karşı", büyük bir "antipati halkası vardır!." Eğer önlenemezse "Galatasaray, Güneş olayı günleri gibi" çok gergin bir ortamın içinde çıkış yolu arayacaktır; yönetim bu yolu bulamaz! 2.Oy sonucu açıklandığında, "sahnede" Mehmet Cansun''un "yumruklar havaya kalmış", büyük bir coşku içinde, adeta "kendini kaydetmiş" olarak "Cim Bom Bom" diye bağırışı, "bu yönetimin camiayı ve kendisini ne hale getirdiğini çok iyi gösteriyordu!." Sanki "Galatasaray, Brezilya takımını yenerek, kıtalararası süper kupayı kazanmış gibi" seviniyordu Cansun!. O Cansun ki, "yönetimin içinde, Galatasaray''ın karizmatik isimleriyle, o isimler şimdi karşılarında da olsa, uygar ilişkiler kuran, kurabilen bir kişiydi!. Ve "Galatasaray ikinci başkanıydı!.." Evet, Galatasaray, stadını da yapabilir!. Şirketleşebilir de!. Para da bulur!. Borçlanır da!. Bütün bunlar halledilebilir! Ama, "eğer yukarıda anlattığım tablo düzeltilmezse", arkasında "sadece 452 oy kalan" bu yönetimin "Galatasaray''da yapacağı hiç bir iş yoktur!." İstese de, yapamaz! "Vermezlerse, ben logoyu kullanırım" tehdidi, Divan Başkanı "bir hukukçu, bir hukuk profesörü" olan Galatasaray''da hiç bir başkanın söyleyemeyeceği "bir hukuksuzluktur!" Süren, herkesi "karşı tarafa iterek", tehditler savurarak, baskı kurarak bir yere varamaz! Yönetim içindeki "ılımlılar", inisiyatifi ele almalı ve "Galatasaray''ı bölen" bu "sert tutumu" derhal değiştirmelidirler! Günün "moda" deyimi ile söyleyeyim: "Galatasaray''a ''bir ombudsman'' gerekiyor!." "Aslında", bu ombudsmanın "Divan Başkanı olması gerekirdi!." Ama o, "maalesef", Galatasaray''ın "iyi olmasını isteyenleri", sadece "gerçeklerin ortaya çıkmasını isteyenleri" en ufak bir niyetleri olmadığı, olamayacağı halde "Bana hakaret kasıtları var, hakaret ettiler" diye mahkemelere vermekle meşgûl! Açıkçası "taraf olmakla meşgûl!." Peki nerede o "ombudsman?" Dün telefon ettiler; "Duydun mu, bir zamanlar ''Galatasaray''ı sevmeyen ölsün'' diyerek çam deviren eski bakan, şimdi de ''Hayır oyu verenlerin canı çıksın'' dedi, TV''de!." İnanamadım, hâlâ da inanmıyorum! Eğer "doğru" ise vah Galatasaray''a!. Ne hallere gelmiş! Süren, "arkasında olan" bu gibilerle iftihar edebilir! Yazık, çok yazık!

