Federasyon başkanlığı seçimleri bugün yapılıyor!.. Çok federasyonda "birden fazla aday var!." Seçilecek olanlara şimdiden başarılar diler ve "Allah kolaylık versin" derim!. Ben bugün, "futboldan sonra" en gözde olan iki spor branşımızdan söz edeceğim!. Basketbol "gerçekten" gözde!. Güreş ise "geleneksel ata sporumuz" olduğu için gözde!. İki branşta da "seçimlere binbir soru ile giriliyor!." Üstelik iki federasyonun başkanının da, "görev sürelerinin görüntüleri" birbirini andırıyor!. Turgay Demirel de, Ahmet Ayık da göreve "camialarına büyük ümitler vererek" geldiler!. İddialı geldiler!. Geldiklerinde de "iyi işler yapmaya başladılar!." Ama sonradan anlaşıldı ki, "iyi işler yapar gibi görünmüşler!." Sonra "duraklama" devirleri geldi!. Daha sonra da "gerileme dönemi!." Ve nihayet; tam bir kaos!.. Ne yazık ki, iki başkan da "Buraya kadar, bayrak değiştirelim ve bizden daha iyi hizmet edecekler gelsin" diyeceklerine, "yeniden aday oldular!." Seçilirlerse ne yapacaklar? İsmet Paşa''nın ünlü lâfıdır: "Bugüne kadar ne yaptılarsa onu!." Yani? Birbirine düşmüş camialar!. Milli bazda da, kulüpler bazında da gerileyen branşlar!. Alt yapıda da, üst yapıda da "duraklama döneminden, gerileme devrine adım atan" basketbolumuz ve güreşimiz!. Güreşte "dışarıdan gelenlerle" iyiye doğru gider gibi görünen "aldatıcı gelişmenin" çabuk dökülen yaldızları!. Basketbolda "yazık olan kulüpler" ve "yavaş yavaş kaybolan" dış itibar!. Elimin altında "titizlikle hazırlanmış" bir güreş raporu var!. Ahmet Ayık döneminin "nasıl ümitlerle başlayıp", nasıl hüsranla noktalanmak üzere olduğunu çok iyi gözler önüne seriyor!. Zaten, Sidney Olimpiyatı''nda olanlar ve "Türkiye''ye döndükten sonra" ortaya konan tavır da, Ayık''ın "TV''lerdeki açıklamaları ve görüntülerde", Başkan''ın "nasıl bir bezginlik ve yorgunluk içinde olduğunu" çok iyi gösteriyordu! "Bu haliyle" ne yapacak? Güreşe ne verecek? "Darmadağın olmuş ve birbirine düşmüş" camiayı nasıl toparlayacak! Üstelik kendisi "taraf" olmadı mı? Turgay Demirel''den daha da umutsuzum!. "Dar bir kadro ve hınk deyici bir çevre ile", basketbolumuzda kalın çizgilerle belirlenmiş düşmanlıklar oluşturdu! "Yeniden seçilirse", vah ki ne vah!.. Geçen gün basın toplantısını TV''lerde izledim, gazetelerde okudum! Nerede ise Dünyaları vaad eden" bir hava içindeydi! Kendisine sormak gerek; "Bunca yıl baştaydın! Üstelik dediğim dedik çaldığım düdük havalarında!. Ne yaptın da, şimdi yeni şeyler vaad etme hakkını kendinde görüyorsun? Kimi kandırıyorsun?" Elbette "seçim" deyince, "sandık" deyince, "sandıktan çıkacak her sonuca hazırlıklı olmak" ve katlanmak zorundayız! Temennim, basketbolda da, güreşte de "kan değişikliğidir!" Denenmiş, başarılı olamamış, aksine "çok da yıpranmış" isimlerin sporumuza "hayırlı hizmetler" verebileceğine inanmıyorum! Onların yapacakları "en hayırlı iş" artık köşelerine çekilmekti! Yapamadılar!. Kendilerine de, ama asıl basketbolumuza ve güreşimize yazık ettiler! Hele hele "seçilirlerse", daha da edecekler!. Hagi olmak!.. Hagi''nin Türkiye''ye geldiği sezonun başında Amokachi de Beşiktaş''a gelmişti!. İstanbul''daydım!. Sabah kahvaltısı için, sevgili kardeşim Hıncal Uluç''la beraber Ortaköy''e Ertekin''in yerine inmiştik!. Sanıyorum bir pazar sabahıydı; yavaş yavaş sporcu, sanatçı çevrelerinden tanıdık isimler uğramaya başladı, tabii tatlı sohbetler de!. Lâf lâfı açıp, Hagi ile Amokachi''ye geldi! "Beşiktaşlı" olan bir dost "Hagi ile" dalga geçti: "Fenerbahçeliler doğru söylüyor, Hagi''ye Mengen''den antika bir de baston gerek! Bizim Amokachi bu yıl fırtına gibi eser, Hagi''yi alanları da pişman eder!." Aradan beş yıl geçti!. Hagi burda ve daha da önemlisi Dünya Futbolunda!. Amokachi nerede? Beşiktaşlılar bile bilmiyor!. Şimdi "iki maçta dört-beş topa iyi vurdu" diye, Hagi''nin önüne konulmaya çalışılan, hatta "bu yönde iddialı iddialarda da bulunulan" ama nedense "Fenerbahçe''nin Hagi''si" denilerek "bu iddialara ters düşülen" Rapaiç, gündeme getirilip oturtuldu! Elbette Rapaiç iyi futbolcu! Top tekniği yüksek!. Türkiye''ye gelmiş "en iyi yabancılardan biri" olabilir; tabii istikrarlı bir-iki sezon geçirirse!. Amma.. Hagi olmak öyle kolay değil!.. İngiltere''de bir kokteylde, zengin bir İngiliz leydisi, ünlü ressam Pablo Picasso''nun yanına yaklaşır, elindeki kağıt peçeteyi uzatarak "Üstad şuraya bir-iki kalem darbesiyle bir eskiz çizer misiniz, sizin hatıranız olarak ölene kadar saklayacağım!." der! Picasso peçeteyi alır, cebinden kalemini çıkarır ve birkaç kalem darbesiyle bir eskiz yapıverir. Leydi, elini uzatır ve eskizi almak ister! Picasso vermez ve "Lütfen 10 bin paund" der!. "Aman üstad 10 saniye bile sürmedi, 10 bin paund eder mi?" O sırada 60 yaşında olan Picasso güler: "10 saniye değil sayın leydi, 60 yıl ve 10 saniye!." der!. İşte Picasso olmak budur!. Hagi olmak da!. Ona "nedense" pek sempati duymayan Sevgili Osman Şenher "gene" yazmaya başladı; "Hagi''nin Galatasaray''a hiç faydası yok!." Ligde attığı 7 golü ve yaptığı "9 asisti" saymıyorum!. Avrupa Kupaları''ndaki gollerini ve asistlerini de!. Ama "Galatasaray''da Hagi''nin olması" ne anlama gelir, bir de "Galatasaray''ın rakipleri olan Avrupa''nın dev takımlarının teknik adamlarına soralım" bakalım, ne diyecekler? Şimdiye kadar neler dediler? Ya da "rakip oyuncular" Hagi''li bir takıma karşı oynarken, nasıl bir ruh haleti içindedirler? Keşke Türkiye''de 3-5 Hagi olabilseydi! Oynadıkları takımlarda "gençlere kimbilir neler öğretirlerdi?" "Fatih Terim olmasaydı", Galatasaray son 4 yıldaki başarılara ulaşabilir miydi? Çok zor!. Soruyu değiştirelim: "Ya Hagi olmasaydı?" Cevap aynı: "Çok zor!." Hagi olmak? O ise çok daha zor!. Ya Rapaiç? Bekleyelim!. Hele Hagi''nin yaşına bir gelsin bakalım, ne olacak? Sorular ve şüpheler!.. Sevgili Osman Şenher, Galatasaray''ın taaa göbeğinde olan bir yorumcudur!. Birkaç defa ima etti, ama sonunda açık açık yazdı: "Galatasaraylı futbolcular, Popescu kaptan olarak kupa almasın diye, Ankara''daki Atatürk Kupası maçında işi bilerek hafife aldılar ve yenildiler!. Galatasaray''da gruplaşma iyice ortaya çıktı." İddia doğru ise, tüyler ürpertici!. "Doğru ise" şartını lâf gelişi yazdım! Sevgili Şenher''in "doğruyu yazmış olduğunu" çok iyi biliyorum! İş bu noktaya kadar gelmiş durumda!. Yönetim ise, İtalya''da "Sportif AŞ''nin hisselerini pazarlamak için şov yapıyor!." Galatasaraylı futbolcular her maç "amatörce kart görüyor!." Galatasaraylı futbolcular her maç "amatörce kendi kendini sakatlıyor!." Teknik Direktör Lucescu "gazete gazete manşetlere çıkıyor" ve diyor ki: "Beni haksız yere eleştiriyorlar!" Eh!. Böyle yönetime, böyle hoca çok bile!.. Zihniyet!.. Geçen yıllarda Maraton''da benzer "ayrımcılık" yapılırdı, şimdi Telegol''de yapılıyor !.. Ligin üçüncü-dördüncü-beşinci sıralarında bulunan takımlar "Telegol''de", ikinci sırasında bulunan takım "Telemaç''ta!." Neden? Hımm!. Nedenini yazarsak "gene" birileri ayağa kalkıp diyecekler ki; "Bölücüler !" Yarınlarda spor sayfalarına da bakın !. İkincinin maçı nasıl, üçüncü, dördüncünün maçı nasıl veriliyor? Hımm !. biliyorum, bölücü biziz ! Hiç onlar böler mi? Bölmezler ama, "Sezar''ın hakkını Brütüs''e verir", sonra da sorarlar: "Sende mi Kleopatra? Öyleyse düş Markus Antonius !." Bakalım Markus Antonius düşmezse ne yapacaklar, onu çok merak ediyorum !. Hele bir de lider olup, sürdürürse? Haydi Gaziantepliler göreyim sizi!. Ve de başkan Celal Doğan''a kucak dolusu selamlar!.. Ders !. Ben Futbol Federasyonu''nun yerinde olsam, Türkiye-Fransa Mili maçından bir "Zidane klibi çıkarır", bütün Türk futbolcularına hediye ederim!.. Adam, Juventus''la arasını iyice bozmuş !. Juventus taraftarlarınca "İstemeyen adam" ilan edilmiş!. Geliyor Türkiye''ye !. "Özel" bir maçta, işte böyle oynuyor!. İşte "böyle !." Koca Zidane, "bire birde adam geçip, adam eksiltecekse çalım atıyor !" Yoksa, tek top !. Pasını verip, bom boş alanlara kaçıyor ! Topu yeniden aldığında etrafında hep "enine boyuna geniş boşluklar oluyor." Bu yüzden "çok rahat ve istediği gibi top kullanıyor !" Takımda "hem beyin, hem yürek görevi görüyor !." Bizimkiler ne yapıyor? İşte Okan.. İşte Emre... İşte Hakan Ünsal... Topu alıp 3-4 kişinin arasına dalıyor !. Oradan topla "sağ salim" çıkması kolay değil! Nitekim ya topu kaptırıyorlar, kontratak yiyiyoruz! Ya topu kaptırınca faul yapıyorlar, sinirleniyorlar, hakemle didişiyorlar, kart yiyorlar !. Ya da sakatlanıyorlar !. Neden ? "Onlara futbol oynamanın Zidane gibi oynamak olduğunu" hâlâ öğreten, gösteren yok ! "Allah''ın verdiği yeteneği" kartlarla, çalımlarla, sakatlanmalarla yiyip bitiriyorlar ! "Yazık!.." Yöneticiler de hâlâ, suçu mili takıma, Federasyona yüklemeye çalışıyorlar; "ayıp !." Jardel!.. Adamın Avrupa ve Türkiye "gol ortalaması" nerede ise maç başına 1.5''a vuracak, hâlâ tartışıyoruz; "Bu futbolcu Galatasaray''a faydalı mı, değil mi?" Daha da komiği "Hakan mı, Jardel mi?" tartışması da sürüp gidiyor! Avrupa''da "aklı başında" bir yorumcunun çıkıp "Di Stefano mu, Gerd Müller mi?" diye bir soruyu tartışmaya açacağını sanmam. Zaten açtığını da görmedim! Soru şöyle olsa, anlarım: "Kulüp başkanısınız Hakan da, Jardel de satışta, hangisini alırdınız?" Cevap da basit: "İkisini de! Öyle bir ikili oluştururlar ki, böylesi belki bir 10 yıl daha gelmez!" Derlerse ki; "Yalnız birini alabileceksiniz!" Eğer, bugünkü Galatasaray gibi, Jardel''e istediği pasları atacak adam yoksa, hoca böyle bir golcüye "gol vuruşları yaptıracak" taktikleri bulamıyorsa, elbette ki, "Hakan" derim!. Ama, Jardel''e gol attıracak taktikler bulunacaksa, "tek vuruş için pas üretecek, asist yapacak kanat adamları varsa, hiç tereddüt etmeden cevabım "Jardel olacaktır! Bunca yıldır futbol izliyor, yazıyor ve yorumluyorum; "Vücudunun heryerini tek vuruşluk gol teşebbüsleri için böyle kullanabilen başka bir futbolcu hatırlamıyorum, Gerd Müller dahil!" Futbolda "gol" herşey değildir ama, "en çok şeydir!" Futbol "gol atmak ve gol yememek için" oynanıyor! Böyle kolay gol atan bir adam bulduktan sonra, bir de "kolay gol yemeyen adam" bulursan, işlem tamam! Daha ne isteniyor? Üstelik, Rizespor maçında adam "nasıl çalım atılır" dersleri de vermeye başladı ki; "enfesti!" Ayrıca, sevgili kardeşim "Hıncal Uluç''a katılmadığım bir konu daha var: Portekiz Ligi, Türkiye Ligi''nden kolay bir lig değil !" Orada 35 gol ortalaması ile oynayan Jardel, Türkiye Ligi''nde 40-45 gol ortalamasıyla oynarsa hiç şaşmam! Yeter ki, "kanatlardan top getirip" versinler! Orta sahadan "top şendellemekle" Jardel oynatılmaz! Keşke Druloviç alınabilseydi !. Porto''da Jardel''in asistçisiydi ! Kimbilir, belki Arif ?.. Bakalım göreceğiz !.

