Türkiye Gazetesi E-Gazete
Arama
Kaydet
a- | +A
Galatasaray "o futbolu ile kupa finaline çıksa idi", bu sonuç futbol adına talihsizlik olurdu! Fenerbahçe "her yönüyle finali" haketmişti! Son 10 dakika içinde maçı ve turu Galatasaray''a hediye etmek için ellerinden geleni yapmalarına rağmen, gene de "penaltılarla da olsa kazandılar" ve yıllardır hasretini çektikleri finale adlarını yazdırdılar; tebrikler! Ya Galatasaray ne yaptı? "İtalya turisti" Taffarel, herhalde "bir gece sonra" Patrick''i seyrederken utanmıştır! Ona "Kupa yarı finalini bir tarafa bıraktım" bir Fenerbahçe maçı öncesi izin veren Lucescu''lara, Cüneyt Tanman''lara ne demeli? Ya, bir maç önce, hiç yoktan sarı kart görerek", bu çok önemli ve kritik maçta oynayamayan K.Hakan''a ne demeli? Ya, haftalardır "Ben bu takımda oynamak istemiyorum arkadaşşşş" diye bağıran ve "bu havasını da sahaya tam anlamıyla yansıtan" Jardel efendiye ne demeli? Nerede mevsim başının Jardel''i, nerede ilk yarının son maçlarından bu yana ortalıkta "korkuluk gibi" dolaşan Jardel? Ya, "Jardel böyle iken", devre arasının ve ikinci yarı başının "en iyilerinden olan" Türkiye Ligi gol kralı Serkan''ı yedek kulübesinde unutan Lucescu''ya ne demeli? Ya, Revivo''nun "Fenerbahçe için ne ifade ettiğini" İstanbulspor maçında göremeyen, koridor, hatta paspas olan Capone''yi ancak "Revivo imzalı" 3 gol pasından sonra almayı akıl eden Lucescu''ya ne demeli/ Ya, yaptığı üç değişiklikte, Fatih isimli olanı hariç, "karavana atan" Lucescu''ya ne demeli? Ya, UEFA Kupası finalinde "en kritik ilk ve son penaltıları atanlara, penaltı attırmayan, attıramayan, anlaşılıyor ki, hâlâ "Fatih Terim kompleksi yaşayan" Lucescu''ya ne demeli? Rakip uzatmalarda "forvetsiz ve golcüsüz kalmışken", maçtan önceki idmanlarda "penaltı çalışması yaptırarak", futbolcularını adeta "beraberliğe ve maçın penaltı atışlarına kalmasına motive eden" Lucescu''ya ne demeli? (Yıllardır tam tersini yapan Denizli''den bu konuda ders alsa, iyi olacak!..) Gülüyorum; "Lucescu''dan özür dilemeye kalkışanlara gülüyorum!" "Bu çocuklar" Avrupa Kupası maçlarına "kendi kendilerini motive ederek" çıkıp oynuyorlar! Elbette, Lucescu''nun da "bir miktan katkısı oluyor!" Ya Türkiye''deki maçlar? Ya "derbi" maçları? Sahi, söyler misiniz bana, Lucescu ne işe yarar? Bir sözüm de, "Hagi''nin oynamaması avantaj" diyenlere! Ergün''ün verdiği tesadüfi bir pas dışında, Jardel''e doğru dürüst asist yapan bir oyuncu var mıydı? "Duran toplarda" rakip kaleye tehlike olabilecek tek vuruş yapıldı mı? Oyunun kritik anlarında "telaş ve paniğe girmiş" Galatasaray''ı toparlayacak kim vardı? Bakmayın maçın 4-4 bittiğine! Aslında Fenerbahçe "hem içerden, hem dışardan" maçı bitirdiğine ve turu geçtiğine inanmasa ve futboluna ciddiyetle devam etse, "tarihi bir hezimet bile olabilirdi!" "Hagi''nin olmaması avantajmış!." "Golü attıktan sonra", bir ikincisini kaçırıp, geride kalan zamanda kaybolan Emre''yi ve "dökülen" Okan''a diyeceğim pek bir şey yok! Olabilir, her futbolcu "bunları yaşamıştır!" Ama "Hagi''nin olmaması Galatasaray''ın avantajı" diyebilmek için ya Hagi''yi tanımamak ya da "art niyetli olmak" gerek! İşte gördük, "kötü de oynasa Hagi", böyle bir maçta "gene de çok işler yapardı!" Bir duran top, iki asist... Hasan''ın yerine penaltı atışı... Hepsinin ötesinde belki de "Hagi gibi" bir futbolcu yetmez mi? Söyler misiniz bana, Hasan ve Suat dışında kim ne yaptı? Eğer Arif''ler, Denizlili Bülent''ler Galatasaray takımına "kurtarıcı" diye giriyorsa, demek ki Hagi''nin tek ayağı bile yeter ve artardı! Galatasaray''ın sorunu Hagi değil, bu haliyle Jardel! Ve daha önemlisi "sabit fikirli" Lucescu!. Böyle giderse. ligde de, Şampiyonlar Ligi''nde de "hüsran" yakındır! Övün... Övün... İşte Pascal Nouma huzurlarınızda!. "Hırçın Hagi''ye gösterilmeyen" hoşgörünün sınırsızca hediye edildiği Fransız futbolcu!. Biri yerden yere vurulurken, "yediği tekmelere rağmen hırçınlaşmaması gerektiğine dair" en ağır eleştirilerle yüz yüze bırakılırken, ötekine "Beşiktaş''a gelmiş en büyük yabancı" destanları yazılıp duruyor. Tam bir koruma ve kollama halkasına alındı! En kritik maçlarda "en ilgisiz pozisyonlarda" yapmadığı kalmadı! Spor yazarlarına hakaret etti! Türk örf, adet ve ahlâk anlayışıyla alay etti! Buyrun, son yaptığına bakın! Rakibine kafa attı, doğrudan kırmızı kart gördü, şimdi "ceza alacak ve ligde de belki birkaç maç oynayamayacak, bu nasıl "en büyük futbolculuk?" Bilmiyor mu, Beşiktaş''ın kadrosunun "zaten dar olduğunu" ve kendisinin yedeğinin olmadığını? Ama, "en büyük Nouma!." Umurunda mı? Beşiktaş iyi, hem de çok!. Gençlerbirliği önünde seyrettiğim Beşiktaş kupadan elendi ama, iki gecenin "en iyi futbolunu oynayan takımdı!" Patrick gibi bir "gününde kaleci", bir takımın karşısına, hem de "o büyük şansı için de" belki de 5 yılda bir çıkar, Beşiktaş bu kazaya uğradı! Nouma hariç bütün Beşiktaşlı futbolcuları kutlarım! En az da Ahmet Dursun''u! Yoo, Scala''ya "Mehmet''i neden oynatmıyor" diye fazla yüklenmeyin! 90 dakika ölesiye mücadele eden ve koşan Gençlerbirliği önünde Kaptan''ın "dip dinç girdiği son 35 dakikada" sahada nasıl dolaştığını gördük! "Zaman zaman ve iyi gününde ise" elbette ki Kaptan''a "evet!." Ama, bunu Scala gibi bir hocadan daha iyi kim bilebilir? Toshack''tan beri "tartışılan" bu konuya Beşiktaşlı yazarlar noktayı koymadıkları sürece, Beşiktaş takımına huzur gelmez! Bence "Bu futbolu oynayan" Beşiktaş şampiyonluğun en büyük adaylarından biri ve belki de birincisi! Neticeye bakmaktan "Hatice''yi pek gören yok!." Vural''ın ardından!.. Daha Erol Yaşar''ın acısını dindiremeden.. Daha İslam Çupi''nin acısına gömülmüşken.. Ve Ahmet Kabaklı Hoca''nın acısıyla sarsılırken, Ankara''dan bir haber, "Vural Saygılı''yı da kaybettik!" Ah Vural ah!.. Mesleğimizin "mutfaktaki isimsiz kahramanlarından" bir yürekli, bir çalışkan, bir vefakar, bir temiz adam!. Soyadı gibi Saygılı... Ey büyük Allahım, bu kadar üst üste acıyı yaşamak için acaba biz hangi büyük kusuru işledik, günaha girdik? Vural''a gözlerim yaşlı olarak rahmet, ailesine ve arkadaşlarına sabır ve başsağlığı dilerim! İstatistik ne oldu? Genelde "her yıl" ligin devre arasında ve bu dönemlerde, spor sayfalarımızda "Galatasaray hakem hataları ile kaç puan kazandı, Fenerbahçe ve Beşiktaş kaç puan kaybetti? Bu hatalar olmasaydı, puan cetveli nasıl olurdu?" diye istatistikler düzenlenir, haberler yapılırdı! Bu sezon "tısss" yok! Sadece "Serkan''ın ayağından attığı beş-altı gol sayılmayan, 5-6 penaltısı verilmeyen, son Fenerbahçe Kupa maçı dahil gollük, hem de yüzde yüz gollük yığınla atağı haksız olarak kesilen "Galatasaray için Galatasaraylı yazarlardan ve yöneticilerden "ses seda çıkmıyor!" Ne diyelim: "Yaşasın Bülent Yavuz MHK''sı!" Quo Vadis Galatasaray? Ey bütün Galatasaraylılar, bırakın futbol takımını da "biraz" kulübe bakın!. Yıllardır yazıp geliyoruz, "Bakın... Bakın... Bakın..." "Bir - iki spor yazarının" ve de "gerçek Galatasaraylı" bir avuç genel kurul üyesinin dışında, kimsenin umurunda değil!. Herkesin gözü "Galatasaray futbol takımında!." İşte Fatih Terim ve Hakan gitti!. Bu sezonun sonunda da "göz göre göre", Emre''ler, Okan''lar, Fatih''ler gidecek, Hagi futbolu bırakacak ve "perdeee!." Bütün "gizleme gayretlerine rağmen" ortaya çıktı ki; "yıllardır Avrupa maçları sebebiyle kulüp kasasına akan döviz bazında trilyonları maç naklen yayınlarından alınan trilyonlar, maç hasılatları, ürün ve oyuncu satışlarından gelen paralar, AIG''den alınan milyonlarca dolarlar ve sonuç; "Denizlispor''a ödenemeyen Bülent''in bonservis bedeli yüzünden haciz!." Nerede ise uçan kuşa borçlu bir kulüp!. "Ödeyeceğiz... Ödüyoruz... Ödedik..." diye diye atlatılan futbolcular, teknik direktörler ve kamuoyu!. Nihayet; kulübe gelen her kuruşa "alacakları karşılığı el koyan" bankalar!. "İmza atıp kefil oldukları kulüp borçlarını bir an önce ödemek için" yarışa çıkan ve bu yüzden futbolcuların "analarının ak sütü gibi hak ettikleri paraları ödemeyen" ve "parasızlık sebebiyle" Emre''leri, Okan''ları, Fatih''leri "nohut - çekirdek parasına elinden kaçırmak üzere olan" yöneticiler!. Daha da acısı, bu durumu seyreden, "gerçekleri konuşmak ve tartışmak isteyen gerçek Galatasaraylılar''a söz hakkı bile tanımak istemeyen bir Divan Kurulu! Bu kurul, "kulübün bu mali durumunu" bilmiyorsa; yazık!. Biliyor da "seyrediyorsa"; çok daha yazık!. Ey Galatasaray''ın "bugüne kadar futbol takımını seyredip, kulübün durumuyla hiç ilgilenmeyen ve büyüklere masallarla avutulan" değerli genel kurul üyeleri!.. Belki "bugün bile" çok geç oldu ama, hiç olmazsa yarına, öbür güne göre gene de erken sayılır! Kulüple ilgilenin!. Bu kulübün derhal "güvenilir bir yönetime" ve de hemen "taze paraya ihtiyacı var!." "Yüksek faizlerle borç alınan bankalar", Galatasaray''a "resmen gelen ve gelecek olan paraların kasasına girmesine izin vermiyor!" Hepsi "önce ben alacağımı almak durumundayım" diyor, para kapanın elinde kalıyor! Bu tablo ile, Galatasaray''ın kupadan sonra, ligde de, Şampiyonlar Ligi''nde de "havlu atması" çok normal! Futbolcular dayanabildikleri kadar dayandılar, daha ne kadar dayanacaklar? Bugüne kadar verdiği sözlerin hiçbirini tutamayan bir yönetime artık "Ben önce kulübümü düşünürüm" diyen futbolcular bile inanmıyor. Bu nasıl bir kulüptür ki, "binlerce genel kurul üyesinin üzerine sanki ölü toprağı serpilmiş!." Ya Galatasaraylı yazarlar?. Ya Galatasaray''ı yazan spor yazarları? Anlaşılıyor ki, "onlar" sadece futbol takımı için varlar, kulüp onların da umurunda değil!. Vah... ki, ne vah!.. Kabaklı Hoca da gitti Hey gidi koca Ahmet Kabaklı Hoca hey!. Milliyetçiliğin, inanmışlığın, insan onur ve gurururun, Türkiye''nin yılmaz bekçilerinden biriydin! 25 yıl Tercüman''da, 10 yıldan fazla da Türkiye''de beraber olduk! Bir günden bir güne "haklı ve güçlü çizginden şaştığını", bir günden bir güne "savunduğun davan dışında" insanları kırdığını görmedim! Sevgi dolu, tertemiz bir gönlün, cesur ve yurdu için atan bir yüreğin, davana talebelerine ve milletine adadığın bir beynin vardı Nur içinde yat!
ÖNE ÇIKANLAR