Hakemler uyanın artık (1)…

Sesli Dinle
A -
A +

Önüne gelen, kulüp başkan ve yöneticileri, “hakem yorumcusu” eski hakemler, spor yazarları, teknik adamlar, sporcular “eleştiri” deyiminin arkasına saklanarak, sizlere etmedik hakaret bırakmıyorlar… 

 

Hâlbuki siz, 2005 yılında zamanın Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin’in Abant’taki Merkez Hakem Kurulunun eğitim seminerinde açıkladığı gibi, “Türk Ceza Kanunu’nda yapılan bir değişiklik” ile “kamu görevlisi” sayılıyorsunuz.

 

“Kamu görevlisi” Türk Ceza Kanunu’nun 6. maddesinde “Kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişi” olarak tanımlanıyor.

 

Ve de… TCK’nun 125. maddesi “Şeref karşı suçlar hakaret” bölümünde deniliyor ki…

 

“(1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir.

 

(2) Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur. (3) Hakaret suçunun; a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenmesi hâlinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz. (4) (Değişik: 29/6/2005 - 5377/15 md.) Hakaretin alenen işlenmesi hâlinde ceza altıda biri oranında artırılır.”

 

Dahası, 5. fıkra; “Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır.” (Bu fıkrayı MHK üyeleri” de iyi düşünmeli…

 

Dahasının dahası da var; işte 126. madde; “Hakaret suçunun işlenmesinde mağdurun ismi açıkça belirtilmemiş veya isnat üstü kapalı geçiştirilmiş olsa bile, eğer niteliğinde ve mağdurun şahsına yönelik bulunduğunda duraksanmayacak bir durum varsa, hem ismi belirtilmiş ve hem de hakaret açıklanmış sayılır. Bitmedi; 127. “İddianın ispatı” maddesinin 2 fıkrası bakın ne diyor; “İspat edilmiş fiilinden söz edilerek kişiye hakaret edilmesi hâlinde, cezaya hükmedilir.”

 

Ve… bir “bitmedi” daha; “125. maddenin 3. fıkrasındaki ‘Kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçu’ şikâyete tabi değildir. Bu nedenle hakaret suçunun bu şekli için herhangi bir şikâyet süresi sınırlaması yoktur. Kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçun işlenmesi hâlinde cumhuriyet savcılığı resen soruşturma açar.” Ve de… “Hakaret suçunun mağduru ‘maddi / manevi tazminat davası’ açabilir.”

 

Hukuk “böyle” derken, sizler ne yapıyorsunuz?

Hakemler uyanın artık (2)…

Gazetelerde haber: “Devrek AKD - Sakarya AŞ arasında oynanan futbol müsabakasında gördüğü kırmızı kart sonrasında maçın hakemi İsmail İnam’a kafa atan Devrek AKD takımı oyuncusu Serkan Albayrak, altı ay hapis cezasına çarptırıldı. Dava 1,5 yıl sürdü.”

 

İşte örnek; hem “cesur bir hakem”, hem de “adil bir karar” var ortada… İşte Merkez Hakem Komitesi Başkanı Ahmet İbanoğlu, bir büyük kulübün başkanını mahkemeye verdi.

 

Ama “TV ekranlarında “kamu görevlisi” hakemlere ‘Ahlaksız, sahtekâr, terbiyesiz’ diyen” bir başka büyük kulüp başkanının hakaretleri havada uçuşuyor…

 

Ve de “spor suçları için özel olarak çıkartılan” 6222 sayılı Kanun raflarda uyuyor; öyle değil mi, sayın savcılar?..

 

Ey hakemler, “her türlü hakareti”, hem de gazete sayfalarında, TV ekranlarında milyonlara ulaşan “hakaretler dizisini” sinenize çektikçe, “kulüpçülük / reyting / tiraj yarışında yapılan hakaretler” her gün, her hafta “artarak” devam edecektir; uyanın… 

Hakemler uyanın artık (3)… 

Bir derneğiniz var; “birilerine ‘Etiket’ sağlamaktan başka hiçbir şey yapmıyor, yapamıyor. 

 

Türk hakemlerine yapılan ağır hakaretleri, “iddia ve söyleniyor” denilerek TV ekranlarında ve gazete sayfalarında sakız hâline getirilen ve “ispatlanamadığı için ‘iftiraya dönüşen’ hakaretleri” duymazlıktan, görmezlikten gelen ve de susan yöneticilerle yönetilen (!) ve de adında “faal olan” ama “hakemlere hakaret faaliyeti olanlara karşı ‘faaliyetsiz olan” bu derneği rafa kaldırın artık…

 

Gelin bir araya “sizlere ‘gerçekten kalkan olacak’ yeni bir dernek” kurun; daha ne bekliyorsunuz?..

Montella’dan  Okan Buruk’a mesaj…

A Millî Takım’ın “bizleri mutlu eden” başarılı hocası Vincenzo Montella’ya “gönlü Galatasaray’dan yana olan” bir spor insanı olarak da teşekkür ediyorum.

 

Zira “defans yapan rakiplere karşı ‘santrfor’ diye sahaya sürülünce, Barış Alper’in takımı 10 kişi bıraktığını” ispatladığı için…

 

Hocamız, Gallilerin “mutlak kazanmak için defanslarını ileriye çıkarıp, geride ‘Fenerbahçe’nin geçen yıl Galatasaray maçlarında yaptığı hataya düşeceğini” hesaplayarak Barış Alper’i maçın ilk yarısında ilk 11’de “santrfor” olarak koydu.

 

Ama Galliler daha maçın hemen başında golü atınca, her şey değişti. Onlar “golün üstüne yatmak için” defansı geriye çekip, takviye de ettiler ve de Barış Alper, “koşacak alan” bulamadı, kalabalık defansın arasında da “gene iş yapamadı” ve de takımını 10 kişi bıraktı.

 

Montella “onu kenara alıp, “gencecik” Kenan’ı sahaya sürünce” Türkiye, “finallere grup birincisi olarak katılmasını sağlayacak” golü buldu… Böylece “Barış Alper’den ‘santrfor’ yapan” Okan Buruk’a da mesaj yollanmış oldu; “Galatasaray’ın santrforu, ‘santrfor’ olmalı!..”   

Şaka!..

Dünkü gazetemizde haber; “Yolcudur Aboubakar! Gol makinesi, devre arasında ayrılabilir. Siyah beyazlıların uzak ara skora en çok katkı veren ismi olan Kamerunlu yıldıza üç Arap kulübü talip. Yıldız golcü yine beklenmedik şekilde elden gidebilir.” Ben Beşiktaşlı olsam, “Aboubakar” demem, “Abov hep yakar” derim!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.