Hayal peşinde koşma, Terim!.

A -
A +

Galatasaraylılar elbette çok üzgün!.. Ama bilmeliler ki, "bu takımla Şampiyonlar Ligi'nde başarı hayaldi" ve Atina'da "takke düştü, kel göründü!." Galatasaray, "bu takımla UEFA Kupası'na bile kalamazdı"; futbol bu, "şanstı, şuydu, buydu" derken, kalsaydı da,"başarılı olmasının imkânı yoktu!." "Orta sahası olmayan, kolay gol yiyen ve çok zor gol atan" bir takımın başında "değil bir tane, on tane Fatih Terim olsa" bile, bundan öteye gidemez, "bundan başarılı olamazdı!." "Başarısızlığı kabul etmez, yenilgiye rıza göstermez" karakteri ile Terim, bugüne kadar "zehir içti" ama "kızılcık şerbeti" dedi, puslu bir Atina gecesinde nihayet kendi de gördü ki; "artık lâfla peynir gemisi yürümez!." Terim'in hatası, "Özhan Canaydın'a güvenmesiydi"; yaya kaldı!. Terim'in hatası, "onunla beraber başarıdan başarıya koşan" eski talebelerine, Ümit Davala'lara, Hakan Ünsal'lara, Arif Erdem'lere, Ergün Penbe'lere güvenmesiydi; yaya kaldı!. Ve Terim'in hatası, "elindeki mayasız hamurla, en iyi ekmeği yapabileceğine inanması", bu inancını da Galatasaraylılar'a aşılamasıydı!. İşte bu sebeple, "ona inanan ve güvenen" Galatasaraylılar "kötü futbol ve başarısız sonuçlar yüzünden" büyük hayal kırıklıklarına uğradılar!.. Terim "gerçekleri söylese" ve "kulübün bu imkânları ile, durum düzelene kadar büyük hedefler peşinde koşmayacağız, koşamayız" dese, "Gençlerle yepyeni bir takım kuracak ve geleceğin Galatasaray'ını inşa edeceğiz" dese, bugün kamuoyu önünde de, Galatasaray camiası önünde de "zor duruma düşmez"; ter içinde "mazeret üretmeye çalışmazdı!." Fatih Terim'i "Fatih Terlerim" haline getirmeye, kendisinin bile hakkı yoktu!. "Bu kadar pas hatası, bu kadar top kaybı yapan" bir ekiple, "Şampiyonlar Ligi Grubu'ndan çıkma ya da UEFA'ya katılma, Süper Lig'de şampiyonluğa oynama, yanına Türkiye Kupası mücadelesi ekleme" hayali ve ümidi, futbolun bilinen bütün gerçeklerine aykırı idi!. Bu ekiple "Galatasaray haddini bilmeli", Avrupa hayali peşinde zaman kaybetmemeli, takıma zarar veren ve "dedikodudan başka şey üretmeyen" ve spor medyasına bol bol malzeme veren oyuncularla, magazin basınının gözdesi olan "gece kuşları" hemen temizlenmeli, ocak ayında "aklı başında" 2-3 transferle, Süper Lig'de "doğru dürüst ve inanılır" bir hedefin mücadelesi yapılmalıdır!. "Boğaya özenen kurbağa" rolüne, derhal son verilmelidir!. Terim, "gönüllü olarak üstlendiği paratonerlik görevini bırakmalı", camiaya gerçekleri söylemeli ve camia da "yönetimin nasıl bir oyun içinde olduğunu" anlamalıdır!.. Olimpiyakos önünde oynanan futbol utanç verici idi!. Terim, aylardır "geri ve yan pasların çoğunun" gol tehlikesi ve gol olarak Galatasaray kalesine geldiği görülmüşken, Şampiyonlar Ligi'nde, "Avrupa'nın ikinci sınıf bir futbol ülkesinde" hezimete uğramak için "hâlâ yan ve geri paslarla rakibe gol pozisyonu ve gol hediye etmek için yarışan" oyunculara bile "söz geçiremiyorsa" ve mesela Cihan'a rakiple ikili mücadelelerle "elini kullandığında faul olacağını" anlatamıyorsa, "bitik" Ergün'den hâlâ bir şeyler ümit ediyorsa, hakeme itirazı, rakibe tekme ve kafa atmayı ve bu yüzden kart üstüne kart görmeyi hâlâ önleyemiyorsa, Frank de Boer'u "son adam olarak bırakacak ve hata üstüne hata yaptıracak" bir defans kurgusunda ısrar ediyorsa, sevgili Hocam bilmelidir ki; yakında "hocalığı da tartışmaya açılacaktır!." Kendisine de, Galatasaray'a da yazık!. Terim'in önünde tek yol vardır; temizlik yapacak ve "yeni bir Galatasaray" ortaya çıkaracaktır!. Camiaya da "yanlış yaptığını ve bunu geç de olsa anlayarak düzelteceğini" açık açık söylemelidir!. Galatasaraylılar "bunu ondan bekliyorlar!."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.