Galatasaray''ın da, Beşiktaş''ın da "Şampiyonlar Ligi elemelerindeki son maçlarını" ard arda seyrettik!. Galatasaray "kendi evinde", Beşiktaş "rakibinin evinde" oynadı!. Galatasaray''ın "ortaya koyduğu çok kötü futbolla" kahrolduk!. Beşiktaş''ın, "Moskova''daki futboluyla" onur duyduk!. O Galatasaray ki, "oturmuş kadrosuna, Avrupa ve Türkiye gol krallarını eklemişti!" O Beşiktaş ki, "nerede ise yepyeni bir ekip kurmuştu!." Galatasaray''ın "bu kadar dağınık ve ne yaptığını bilmez" görüntüsüne karşılık, Beşiktaş''ın "derli toplu ve ne yaptığını bilen" futbolunun sebebi nedir ki? Daha doğrusu: "Böylesine bir farkı" sağlayan nedir? Galatasaray''ın aleyhine, Beşiktaş''ın lehine "giderek açılan" bu fark için, "mazeret aramaya çıkan" Galatasaraylılar "bin dereden su getirebilirler!." Ama, ben "altını çizerek", tek ama "tek sebebi" açık olarak söylüyorum: HOCA!. Galatasaray''ın futboluyla, Beşiktaş''ın futbolu arasındaki fark, "kadro olarak Galatasaray''ın ağır basmasına rağmen", uzun zamandır birliktelik ve "takım olma" bakımından Galatasaray''ın çok avantajlı olmasına rağmen", eğer Beşiktaş lehine ise, belli ki, Scala ile Lucescu arasında çok ama çok fark var! "Lucescu" iyi bir teknik adam olabilir! Ama, "büyük takım hocalığı başkadır!." Scala "büyük" hocadır, "büyük takım hocasıdır"; Beşiktaş''ı da giderek büyütecektir! Bıraktım "iki takımın oynadıkları futbol arasındaki farkı!." Sahaya sürdükleri kadro ve "sonradan yaptıkları oyuncu ve taktik değişiklikleri" bir karşılaştırın bakalım; "aradaki fark ne kadar?" "Biri, kendisine 2 farklı yenilgi bile yeterken", deplasmanda "güçlü rakibini" perişan etti! "Öteki, kendisine bir beraberlik yeterken, nerede ise elenecekti!" Saint Gallen ile Lokomotif Moskova''yı "aynı terazide tartmak ne mümkün?" Rus takımı, "mütevazi" İsviçreli''den birkaç gömlek üstün!. Galatasaraylı yöneticiler, medyaya ne söylerlerse söylesinler, "yüreklerinde büyük bir korku taşıdıklarını" belli etmektedirler! "Acaba yanlış bir hoca mı seçtik?" korkusu!. "Disiplin" konusunda, daha mevsim başında "İsviçre kampından gelen haberler" hiç de iç açıcı değildi! "Bütün itirazlara ve yalanlamalara rağmen", bugün gelinen noktada da, "disiplin" konusu, Galatasaray''ın önünde "en büyük engel olarak" durmaktadır! Saha içinde de, saha dışında da!. Hoca''ya bu kadro "büyük gelmiştir!" Elbise üzerinde eğreti durmaktadır! Ya "Hoca elbiseye uyacak hale getirilecek" ya da "elbise, kesilip biçilerek, hocaya uydurulacaktır!" "İkisinden biri acilen yapılmazsa", yapılamazsa, Galatasaray''ın işi zordur! Bugün "Dere geçilirken at değiştirilmez" diyenler, eleştiri okları "ağır şekilde kendilerine yönelmeye başlayınca", değil bir atı, 4-5 atı değiştirmek için yarışacaklardır! "Dört yıldır Terim ve talebelerinin başarılarının arkasına saklanarak" Galatasaray''ı yönetenler, futbol takımı başarısız olursa, tam tabiri ile "şu şekilde" ortada kalacaklardır: "Kral çıplak!." "Kralın çıplak olduğunu" artık "küçük bir çocuğun bağırması" bile, herkese öğretmeye yetecektir! Bize "düşman gözü ile bakan" Süren ve arkadaşlarını, biz "düşman olarak hiç görmediğimizi" gene ortaya koyacağız: "Kral çıplak" çığlığı duyulmadan, tedbirlerinizi alınız! Şampiyonlar Ligi''nde de, Türkiye Ligi ve Kupası''nda da Galatasaray''ın "en büyük problemi" bellidir: Lucescu! Bu problemi çözünüz! Ama öyle, ama böyle!. Yeter ki çözünüz!. Not: Ben bu satırları yazarken, Real Madrid - Galatasaray maçına 10 saat vardı! Galatasaray, zor ama, Real''i yenip, Süper Kupa''yı alsa Lucescu olayında görüşüm değişmez! "Tek maçlı kupalar", hiç bir yerde "gerçek ölçü olamaz!" Spor ve Siyaset!... Altay Kulübü''nün "futbolda değişen şartlara ayak uydurması için şirketleşmenin bayraktarlığını yapan, ancak elimizi cebimize atmayalım ama yönetimde söz sahibi olalım" diyenlerin direnişi sebebiyle hedefine varamadığı için görevi bırakan "eski başkan" Nafiz Zorlu, şimdi "hiç haketmediği" bir karalama kampanyası ile karşı karşıya!. Altyapı, kulüp tesisleri ve futbol takımı için "çoğunu cebinden harcayarak" yaptığı "olumlu işlere karşılık", geçen sezon teknik direktör meselesinde yaptığı büyük yanlışlıkla, takımın küme düşmesine sebep olduğu için eleştirilen Zorlu''ya, şimdi "geçici başkan" Hayrettin Yorgancıoğlu çok ağır eleştiriler yöneltiyor!. Sanki, "Zorlu, kulüpte yolsuzluklar yapmış gibi bir havanın yayılmasına" çalışılıyor!. Hayrettin Yorgancıoğlu dahil "ceplerinde akrep olan" anlı şanlı birçok yönetici de, "kulüp için çok büyük paraları gözünü kırpmadan harcayan" Zorlu ailesinin "yapmak istediklerinin" önünde durmaya devam ediyor!. İşin iç yüzünü bilenler, "Hayrettin Yorgancıoğlu neden böyle yapıyor?" diye birbirlerine soruyorlar! Ben diyorum ki; "Süleyman Demirel''in Ekim ya da Kasım da atacağı adımları bekleyenler içinde eski AP İzmir il başkanlarından Hayrettin Yorgancıoğlu da var!. Kendisini gündemde tutmaya çalışıyor!. Yoksa böylesine bir vefasızlık gösterisine çıkar mıydı?" Bilmem ki yanlış mı düşünüyorum, söyleyin Altay''lı sevgili dostlarım!. BJK''ya yakışmaz!.. Sevgili Cüneyt Koryürek ağabeyin yazısında okuduğum satırlar, "spor adına" tüylerimi diken diken etti!. Beşiktaş İnönü Stadı''nda, "belki de, ülkenin tek doğru dürüst tartan atletizm pisti kaldırılacak ve trübünler büyütülecekmiş!." İnsaf ki, ne insaf!. Ülkede kurulan "ilk Türk spor kulübü" olmakla haklı olarak iftihar eden, gurur duyan Beşiktaş''ımız "eğer bu proje gerçekleşirse", kuruluş ilke ve idaellerine ihanet etmiş olacak! "Beşiktaş Jimnastik Kulübü", olacak "Beşiktaş Futbol Kulübü!." BJK yerine BFK!. Olacak şey mi? "Eğer" bu yapılırsa ve eğer "Stadı, BJK''ya kiralayan devlet bu yıkıma ve sporların anasına vurulacak bu darbeye göz yumarsa", söyleyeceğimiz tek şey var!... "Brütüs''ün bıçak darbeleriyle vücudu delik deşik olurken", ünlü Roma İmparatoru''nun söylediği sözler bunlar: "Öyleyse öl sezar!."

