İki maçı da kazanacağız!..

A -
A +

Her şey bir yana, "Dünya Kupası Finalleri'ne gitmek" bir yana!.. "Öncelikle", "Avrupa'da yaşayan ve heyecanla finallere gelecek olan Türk Milli Takımı'nı bekleyen" yüz binlerce Türk'ü, Almanya'da "öksüz" bırakamayız; bırakmamalıyız!. Sonra. Bütün bir Türkiye, bütün bir Türk dünyası da bekliyor; Türk Milli Takımı'nın finallere katılmasını!.. Bu "büyük adım" için, bu gece ile çarşamba gecesi oynayacağımız "iki maçı da kazanmamız şart!." Kaybedilecek her puan, "bu ümitleri söndürecek" ve sonrasında "telâfisi güç" boşluklar ortaya çıkaracaktır!. Aslında "bu iki maçı kazanmak" bile, "her şey" demek değil; daha kazanılması gereken çok maç var!.. Bugüne kadar "şu veya bu sebepten, şu veya bu hatadan" çok puan kaybettik; bundan sonra hata yapmamalıyız, "bize puan kaybettiren sebepleri" ortadan kaldırmalıyız!. Elbette kolay değil!.. Ersun Yanal'ın ve talebelerinin omuzlarında çok büyük bir yük var!.. Gerginler!.. Ama, maç başladığı andan itibaren bu gerginliği atmalı ve "serinkanlı" davranarak, atılacak golleri ve kazanılacak puanları beklemeliyiz!. Bu gece, seyircimiz "sabırlı olmalı" ve "90 dakika Milli takımımızı desteklemelidir!." "Hata yapan oyunculara moral vermek" seyircimizin en büyük görevi olmalıdır!. "Gol gecikebilir"; ama bilmeliyiz ki, gelecektir; bunun için sabır ilk ve en önemli şarttır!.. Türkiye, Arnavutluk'tan da, Gürcistan'dan da çok güçlüdür ve "bu iki maçı" kazanacaktır!. Öncelikle Ersun Hoca'nın "sakin olması" ve talebelerine de "sukûnet aşılaması" gerekiyor!. Almanya yolu, "kendimize güvenden geçiyor!." Biz de "Hocasından, futbolcumuzla, taraftarımızla" kendimize güvenmeli ve bunu göstermeliyiz!. Almanya'ya gitmeliyiz ve gideceğiz!.. Başka yolu yok!.. Engin Atay'a mesaj!.. Sevgili Engin. Stop. Bir çok Galatasaraylı okurum sorup duruyor, yolda, telefonda, e - mailde. Stop. "Sizin Engin Atay galiba Hagi'yi sevmiyor ve istemiyor.. İlle de onun gitmesini istiyor... Bu yönde haberler yapıp duruyor, başka gazetelerde okumuyoruz, bu nasıl oluyor?". Stop. Onlara. Stop. Diyorum ki. Stop. "Engin Galatasaray'ı en iyi bilen ve en doğru haberleri yazan spor yazarıdır"... Stop. "Ne yazıyorsa doğrudur". Stop. İnanmış görünüyorlar ama. Stop. Anlıyorum ki, bana tam olarak inanmıyorlar. Stop. Cevabını sen ver. Stop. İster bana yolla, Uluçmarket'e koyayım. Stop. İstersen kendi köşende salı günü yaz. Stop. Sevgiler. Stop... Öcal Uluç. Stop. Tiyolar!.. 1 Nisan geliyor; yeni "gazetecilere ağır hapis cezaları getiren" Türk Ceza Kanunu yürürlüğe girdi, girecek!.. Ne yapacağız? Ya, "taaa 1960 öncesinde olduğu gibi" bol bol "fasulyenin nimetlerinden" söz edeceğiz!.. Ya da, "işaretlerle, şifrelerle" mesajlar vermeye, eleştiriler yapmaya çalışacağız!.. Ben "fasulyenin nimetlerinin neler olduğunu" pek bilmem... Onun için "işaretlerle, şifrelerle" yazmaya gayret edeceğim!.. Şimdiden okuyucularıma "tiyolar" vereyim!. "Azizim Başkan" diye yazdığımda, herkes bilmelidir ki; "Aziz Yıldırım için söylemediğimi bırakmıyorum!.." "Canımızı aydınlatan başkan" dediğimde, bilinmelidir ki; "Galatasaray'ı karartan, Galatasaraylılar'ın canını çok acıtan Özhan Canaydın'dan bahsediyorum!.." "İkinci Yıldırım" dediğimde, anlaşılmalıdır ki; ben 'birinci Yıldırım' başkanlığındaki Fenerbahçe önünde Beşiktaş'ı yerle yeksan ederek, tıpkı Timur önünde hezimete uğrayan ve imparatorluğu dağıtan Yıldırım Beyazıt'a benzeyen "Yıldırım Demirören'den söz ediyorum" ve onu ağır şekilde eleştiriyorum!.. "Bıçak döner, sap döner, gün olur hesap döner" diye yazdığımda da, "Levent Bıçakçı Federasyonu'nun böyle giderse, kısa zamanda sapa döneceğini ve hesap vermek zorunda kalacağını" anlatmaya çalıştığımın bilinmesini isterim!. Mesela "baba" dediğimde, sakın ola ki "Süleyman Demirel" anlaşılmasın; anlaşılacak olan "Basketbol Federasyonu Başkanı Turgay Demirel'dir" ve "baba" sözüm de "üvey baba" anlamınadır!.. Zira, "Turgay Demirel basketbol camiasına, 'kendi adamları hariç' sadece ve sadece 'üvey babalık yapmaktadır' anlamına konuşuyorum ve yazıyorum" demek istediğimi herkes anlamalıdır!. "Benim onurlu başkanım" diye yazdığımda da, meslektaşlarım da, okurlarım da bilmeliler ki; "Ey TSYD Başkanı Onur Belge, spor yazarlarının onurları, itibarları pas pas ediliyor, sen nasıl başkansın, susup oturuyorsun" demek istiyorum!.. İşte "buradan" ve "şimdiden", üstelik "iğneyi kendimize batırarak" başlayalım: "Ey benim onurlu başkanım!.." İşaretlerim ve şifrelerim "bunlara benzeyecek"; okuyucularıma Allah kolaylık ve zihin açıklığı versin!.. Artık uyanın!.. Kaç defa yazdık, daha kaç defa yazacağız!.. "Bu federasyon", Fenerbahçe'ye ceza veremez!.. "Göstermelik" bir - iki oyuncusuna "bir - iki maç", bir de "Fenerbahçe'de çok bol olan" para ile ilgili "ceza ayarlamaları"; işte o kadar!. Futbol Federasyonu Disiplin Kurulu'nun toplanmasına kadar "gazetelerde çıkan" haberler neydi: "Futbol Federasyonu, Fenerbahçe'nin sahasının kapatılabileceğini düşünerek zemin yokladı; 'Maçı İzmir'e verebilir miyiz' diye sordu, Başkan Aziz Yıldırım 'Fenerbahçe'nin ceza almasına yol açacak bir şey olmadı; ceza verirseniz külâhları değişiriz' dedi." "Futbol Federasyonu Başkan Vekili Şekip Mosturoğlu 'Dosyayı inceledim, saha kapatacak bir şey yok;olsa olsa para cezası verilir' dedi." Eeee!.. Şimdi çıksın da Disiplin Kurulu "Kapasın bakalım Fenerbahçe Stadı'nı"; kapayabilir mi? Ey Galatasaraylılar, ey Beşiktaşlılar, ey Trabzonsporlular ve ey diğer kulüplüler; artık anlayın ve artık uyanın da, isyan falan etmeyin!.. Levent Bıçakçı - Şekip Mosturoğlu Federasyonu önünde "bütün kulüpler eşittir, ama Fenerbahçe daha eşittir"; işte o kadar!.. Aslında "eşit olan Fenerbahçe de değil, Aziz Başkan'dır!.." Hani "şampiyonluğun sadece sahada kazanılmadığını öğrendim" diyen Aziz Başkan!.. "Bu federasyonu kuran" Aziz Başkan!.. Elbette "o daha eşit olacak!.." İtiraz niye? Sakın ola ki!.. Şu Emre'ye bakın. "Avrupa - Fenerbahçe - Galatasaray arasında fiyatını arttırmak için sarkaç gibi gidip geliyor!.." Neymiş; "profesyonel futbolcu imiş, Fenerbahçe'ye de gelebilirmiş." Her gün bir gazetede "yeni"haber!.. Ey Galatasaraylı yöneticiler; sakın ola ki "Emre'yi almaya ya da peşine düşmeye kalkmayın!.." Bırakın gideceği yere gitsin; isterse Fenerbahçe'ye de!.. İşte Okan'ın Beşiktaş'taki hâli!.. Emre'ye verilecek paraya günahtır; giderken "Galatasaray'a tek kuruş hayrı olmamıştı"; şimdi gelirse, hayrı "gene" olmayacak; ama Galatasaray'ın zaten "olmayan" milyonlarca eurosu gitti, gidecek; yazık değil mi?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.