Kendini bile hazırlayamamışsın Okan Hoca'm!...

Sesli Dinle
A -
A +

Hiç sevmem ve de “yazmak istemem” ama, “nadirlerden biri” olarak ve de  “üzülerek” yazmak zorundayım…

 

Geçen hafta bugün bu sütunlarda “Olmadı Okan Hoca'm Olmadı” başlığı ile “Salı gecesi nelerin olabileceğini” yazmıştım.

 

Ben, “futbol tekniği ulemamızdan değilim” yani, “8 numaraymış, 10 numaraymış, 6 numaraymış, 4 bilmem kaçmış, 3 bilmem kaç, bilmem kaçmış” onlardan pek anlamam.

 

Ama 68 yıldır “futbol da seyreden ve spor da yazan” bir gazeteci olarak “şundan” anlarım; “Sen kendini de, takımını da, oyuncularını da Zalgiris maçına hazırlayamamışsın”; daha doğrusu hazırlayamadın Hoca'm!..

 

Zira “hazırlık maçlarını, geniş bir kadroda gelenler ve gidecekler dâhil bütün oyuncular için ‘deneme maçları’ olarak” kullandın!..

 

Halbuki, adı üzerine “hazırlık maçlarını, ‘sezon boyu tertip ve taktik olarak bazı istisna maçları hariç, kuracağın ‘ana’ tertibin iskeletini hazırlayacak maçlar” olarak oynamalı, o iskelet üzerinde ‘nokta denemeler’ yapmalı” ve de… Mesela “Şampiyonlar Ligi elemesinde bile, Zalgiris karşısına ‘santrforsuz’ bir deneme tertibi” ile çıkmamalıydın!..

 

Hem de elinde “millî takımda ve Galatasaray’da santrfor oynamış Halil Dervişoğlu varken ve de İcardi ile Bakambu yokken… Önünde 9-2 savunma oynayacak ve ceza alanını en az 7-8 kişiyle koruyacak bir takımın önüne ‘açık alan oyuncusu olan Barış Alper’i  santrfor olarak sahaya sürmemen, Halil Dervişoğlu’na o formayı giydirmen” lazımdı. Nitekim, o kalabalık arasında  oynadığı sürece hiçbir şey yapamazken,  Halil 74’üncü dakikada oyuna girdi 78’inci dakikada golünü attı.

 

Kim bilir oyuna ilk 11’de başlasa oynadığı ve nefesi yettiği sürece kaç pozisyona girer; kaç gol atardı. Nitekim, “oynadığı 30 dakikalık süreçte bir de “yüzde yüz gollük pozisyona girdi” ve kaçırdı!... Çünkü "deneme oyuncusu gibiydi, kendine güveni tam değildi!..”

 

Bak Hoca’m, Zalgiris maçından bir hafta önce ne demiştin; “Oyuncularım yarışa hazır durumda olduklarını gösterdiler…”

 

Ve de, “Takıma henüz katılacak ve ayrılacak oyuncuların olduğunu” dile getirerek “Kadro yapımızı yavaş yavaş oluşturacağız’ diye ilave etmiştin…

 

Ben de geçen cuma günkü yazımda, “Zalgiris’in kolay takım olmadığını” anlatarak “, bu sözlerine karşı şu soruyu sormuştum; “Şampiyonlar Ligi’nde de, Süper Lig’de de ‘benzer memnuniyet açıklamaları’ ile ninni söylemeye devam etmek” durumunda kalırsan, ne olacak, sevgili Okan Hoca’m?..”

 

Bu sorunun cevabını Zalgiris maçından sonra “Nelsson başta oyuncularını suçlayarak ‘hem sonucu, hem felaket futbolu’ onların sırtına yükleyerek verdin!..

 

Halbuki Nelsson’un bunca yıldır “o tür hatalar yaparak”, Galatasaray’a çok goller yedirmişti. Sen o gollere yabancı değildin. Zalgiris’in uzun toplarla santrada kurduğun defansının arkasına toplar artarak “hızlı iki adamını kaçıracağını” bilmeli, Torreira’nın yokluğunda, “defansa ‘doğrudan’ yardımı olacak bir adamı (mesela Kaan Ayhan), onun yerine Nelsson – Abdulkerim ikilisinin önüne koymalıydın!..

 

Dua et ki, adamlar “yüzde yüz gollük en az dört pozisyonu da kullanamadılar…

 

Özetle “maçtan sonra” basının önüne çıkmadan aynaya bakman ve “kendi kendinle hesaplaşman” lazımdı, sonra konuşman; yapmadın!..

 

Elbette, Galatasaray Zalgiris’i İstanbul’da yenerek turu atlayacaktır…

 

Amma… Sonrası… Ondan sonraki play-off turu?.. Ve de, gruplar…

 

“Hedef; Şampiyonlar Ligi” olarak konmuşken, ne yazık ki, Galatasaray camiasını ve taraftarını hayal kırıklığına uğrattın…

 

Acil olarak, kendini “bu hedefe hazırlamalısın” Hoca’m, elbette kendinle beraber takımını ve oyuncularını da!..

 

Bak, “en büyük rakibinde” İsmail Hoca, “ takımına ‘gerçek hazırlık maçları oynatarak’ kendini de, takımını da, oyuncularını da ‘Avrupa maçına’ nasıl hazırlamış”; herhalde TV ekranlarında izledin!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.